Niğde’nin gelişiminde ve büyümesinde önemli rol oynayan ve lokomotif görevi yapabilecek temel kurumlarından başta geleni bu kentin üniversitesidir desem, birçoğunuz bana büyük oranda katılırsınız herhalde.

Eski adıyla Niğde yeni adıyla 15 Temmuz kalkışmasının başkahramanı ve demokrasi şehidimiz olan Ömer Halisdemir’in adını alan üniversitemizin, 25.000 gibi ortalama bir ilçe nüfusuna sahip öğrenci sayısına ulaşmış olması, devasa bir büyüklük kadar sosyolojik olarak da incelenmesi gereken yüzlerce olguyu beraberinde getiriyor.

Bacasız fabrika diyebileceğimiz o kadar genç nüfusun, tüketen ve kentte yaşamını sürdüren yönüyle, ekonomik olduğu kadar sosyal yaşama kattıklarını gözlediğimizde, 15 – 20 yıl öncesinin Niğde’sini göz önüne getirdiğimizde dahi, ciddi farklar olduğunu gayet açık ve net olarak görmek mümkün.

İşte Üniversite-Kent işbirliğinin sıklıkla dile getirildiği kentimizde, Niğde Ticaret Odası geçtiğimiz haftalarda “ Ömer Halisdemir Üniversitesi Öğrencilerinin Niğde Aidiyeti Üzerine Bir Araştırma” adı altında bir çalışmaya imza atarak, Üniversite öğrencilerinin Niğde algısı ve yaşadıkları bu kentle ilgili düşüncelerini, en azından öğrenmeye çalışmış.

Doç. Dr. Sayın Ömer İskenderoğlu’nun yaptırdığı ve yönettiği araştırmada; 25.000 öğrenci arasından rastgele seçilen 1000 öğrenciye, Niğde ile ilgili sorular sorularak istatistiki verilere dökülmüş.

Niğde’nin tarihi ile ilgili bilgilenmeden Niğde sorunlarına duyarlılığa, okul dışında bu şehirle olan ilgilerinden kentin kalkınmasında pay sahibi olmak isteyip istemediklerine kadar birçok izlenim edineceğimiz soruların genel tahlilini görmek, en azından kendimizi sorgulamak ve üzerinde düşünmek açısından bile olsa konuşulmaya değer.

Bu kadar soru ve konuyu bir köşe yazısına sığdırmak elbette ki güç.

Lakin “ Niğdeliler soğuk insanlar” bölümüne 1000 üniversite öğrencisinden 314 ü ‘tamamen katılıyorum’ ve 182 sinin ‘katılıyorum’ demesi 496 kişilik bir sayı ve oransal olarak araştırmaya katılanların % 50 lik bir bölümüne tekabül ediyor ki gerçekten üzerinde kafa yorulması ve özellikle irdelenmesi gereken bir sonucu ortaya çıkarıyor.

Yani anlayacağınız üniversite öğrencilerinin yarısı kent insanını, soğuk insanlar olarak tanımlıyor. Akabinde “Okulum bitsin bu şehirden bir an önce uzaklaşacağım” diyenlere ‘tamamen katılıyorum! ve ‘katılıyorum’ diyenlerin sayısına baktığımızda 383 gibi % 39 a yakın bir öğrenci profilinin olması, birbirini destekliyor.

Hülasa üniversitemizde okuyan öğrenci kesiminin hiç de küçümsenmeyecek bir bölümü Niğde insanını soğuk bulduğu kadar, okulun bitmesiyle beraber bir an önce kentimizi terk edip ayrılmak istiyor.

Tabii ki burada bizleri soğuk insanlar olarak buldukları kalıplardan, davranış biçimlerine, dışardan geldiklerinde karşılaştıkları durumlardan, esnafla olan ilişkilerine kadar olan yüzlerce etkeni ele alıp değerlendirmek kolay değil.
Ama böylesine bir kanının oluşması, zaten şapkamızı önümüze koyup, kendimize eleştirel bakmamız açısından önem arz ediyor.

Araştırmayı yaptıran Ticaret Odası başkanı Sayın Katırcıoğlu ise konuyla ilgili olarak” Ticari ve siyasi bazda üniversiteyle hem akademik hem idari hem de öğrenci nezdinde genel olarak eğilip, iç içe geçilmesi gerektiğinin altını çiziyor.

Niğde sorunlarını ele alıp toplumsal dinamikleri harekete geçirmesi gereken biz yerel basının ise bu tarz bir araştırmayı es geçmesi ve peşine düşmemesi, geçtim çuvaldızı, iğneyi kendimize batırmasak da dokundurmak açısından bile olsa, olmazsa olmaz bir öz eleştiri olarak karşımıza çıkıyor.

Sahi…

İklim dengelerinin soğuktan sıcağa kaydığı, küresel ısınmanın kendini ve sıcağı hissettirdiği günümüz dünyasında…

 Niğdeliler, soğuk insanlar mıyız?..