Her yıl 19 Mayıs ve diğer Millî bayram günlerinde olduğu gibi TRT kanalını açtım. O görkemli muhteşem kutlamaların yerine, kısa bir kutlama yayınlandı. Diğer kanallar da ise günün anlam ve önemine uymayan sıradan programlara yer verilmişti.
İktidarın, millî bayramların kutlanması konusunda getirdiği bu yasaklamalar, millî değerlere vurulan en ağır darbe olmuştur. Kutlamaların bir adresi olmayan millî bayramlar, bir zaman sonra unutulmaya mahkûm olur. Bugün halk büyük ölçüde bayramına sahip çıkacaktır ancak yıllar geçtikçe bu sahiplenme azalarak yok olacaktır.
İşte yapılmak istenen budur. Millî birlik ruhunun yok edilerek, Cumhuriyet değerlerinin ortadan kaldırılması, Mustafa Kemal Atatürk olgusunun sıradanlaştırılması…
Merak ediyorum; Yeryüzünde tarihini böylesine inkâr eden ve kurtarıcısına bu derece saldıran, hakaret eden hatta ve hatta “ihanet “ eden bu kadar çok insanı bağrından çıkartan başka bir ülke var mıdır?
Amerikan halkı, kendisine yapay tarih yaratmak için hayali olaylar, hayali, kahramanlar üretmekle meşgulken, esasında kendisine ait olmayan topraklarını sözde İngilizlerin elinden kurtardığı dört Temmuz’u bağımsızlık günü olarak kutlarken, bizim zaferlerle dolu tarihimizden adeta fışkıran millî bayramlarımızın kutlanmasının yasaklanması nasıl bir kinin, nasıl bir hesaplaşmanın ürünüdür?
Bu soruyu tarihin sayfalarına bırakıyorum. Elbette tarih, verecek bir cevap bulacaktır… Yaşarsak bizler de şahit oluruz…
***
Burada bir kez daha, Büyük Atatürk’ün NUTUK’unun giriş paragrafına yer vermek zorundayım. Bu benim bir Türk vatandaşı olarak, tarih ve millet önündeki borcumdur. Buyurun, bir kez daha okuyun. Okuyun ve 19 Mayıs kutlamalarına stat vermeyen zihniyete, 800 bin kilometre kare toprak parçasını armağan eden Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarına, şehit ve gazilerimize, bu toprakları bugün dahi kanları ve canları pahasına korumaya çalışan Mehmetçiğe selam durun, minnet duyun!
“Samsun’a çıktığım gün genel durum ve görünüm
1919 yılı Mayısı’nın 19. Günü Samsun’a çıktım. Genel durum ve görünüm:
Osmanlı Devleti’nin içinde bulunduğu grup, Dünya Savaşı’nda yenilmiş, Osmanlı ordusu her tarafta zedelenmiş, ağır şartları olan bir ateşkes anlaşması imzalanmış. Dünya Savaşı’nın uzun yılları boyunca ulus yorgun ve fakir bir durumda. Ulusu ve ülkeyi Dünya Savaşı’na sokanlar, kendi hayatlarının derdine düşerek, ülkeden kaçmışlar. Saltanat ve hilafet makamında bulunan Vahdettin soysuzlaşmış, kendini ve yalnızca tahtını güvenceye alabileceği alçakça önlemler araştırmakta. Damat Ferit Paşa’nın başkanlığındaki hükümet zavallı, beceriksiz, onursuz ve korkak; yalnızca padişahın buyruğuna bağlı ve onunla beraber kendilerini koruyabilecek herhangi bir duruma razı.
Ordunun elinden silahları, cephanesi alınmış alınmakta…”
Evet, büyük kurtarıcı, o günkü Osmanlı’nın içinde bulunduğu durumu bu iki paragraf ile çok güzel açıklamış. Gerçekleri bir kez daha öğrenmek için Mustafa Kemal Atatürk’ün NUTUK’ unu okuyun, okutun. Bugün okullardan kaldırılan Atatürk köşelerinin yerine neden Osmanlı Padişahları’nın portrelerinin asıldığını anlamaya çalışın…
Yine büyük önderin bir sözüne yer vererek bu yazıyı bitirmek istiyorum:
“Ne yazık ki kahramanı kadar haini de bol bir milletiz”
19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramımız kutlu olsun!