Türkiye, 3 Kasım 2002 seçimi öncesi düştüğü tuzağın içinde debeleniyor! Yüzde 85-90 oranında kendi kimliğini “Türküm” veya  “Müslüman Türküm” diye tanımlayan bir halk, Anayasa’dan millet kimliği olan Türk kavramını çıkaracağını söyleyen bir partiye yüzde 50 civarında destek vermişse, bir yerde bir yanlışlık var demektir.
CHP İstanbul mitinginde, Karslı ve Azeri olduğunu belirten İ. Karadağ, “Bilinçaltında bir travma yarattılar; Türk’ün ruhunu çaldılar” demişti.
Seçmen, ya bu tehdidi algılamıyor veya doğruluğuna ihtimal vermiyor ya da Türklük yerine “Osmanlılık” veya “İslam devleti” nin geçmesini, varlığı için tehlikeli bulmuyor!

***

AKP’nin kuruluş sürecinde Tayyip Erdoğan’a ABD’den gönderilen gizli bir belgeyi ele geçirmiş ve açıklamıştım. Medya, bu belgeyle hiç ilgilenmedi! AKP’nin Genel Başkanı Tayyip Erdoğan, kendisine gönderilen memorandumda belirtilen küreselleşmenin şehir devletleri planına uyacağını parti programında ortaya koymuştu. Hatta, o gizli belgeyi parti programı yapmıştı. CHP ve MHP, 2001 yılında belgesiyle açıkladığım bu durumu, 10 yıldır Türk halkına anlatmadı! 12 Haziran öncesi de gündeme getirmediler!

***

CHP 12 Haziran seçimleri öncesinde “Aile Sigortası” gibi sosyal projelerle dikkat çektiyse de Türkiye’ye ABD ve AB’nin dayattığı projelerin ilerici bir adım olduğu sanısına kapılarak, “AB Yerel Yönetimlere Özerklik Şartı” ve “Anayasa’dan Türk kavramını çıkarmak” gibi konularda AKP ile yarışa kalktı.. Oysa, AKP bu konuda yeterince teslimiyetçi idi! Teslimiyetçilikte yarışmak yerine, Bülent Ecevit gibi düzeni değiştirecek bir umut yaratmak belki mevcut süreç içinde çok zordu ama böyle bir yol denenseydi, CHP yüzde 35’lere ulaşabilirdi.
MHP ise Türkiye’yi bu dayatmalardan nasıl çıkaracağına dair bir umut ortaya koyamadığı gibi Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kuruluş felsefesini korumak konusunda söylemler bir tarafa bırakılırsa yeterince umut veremedi. MHP, kaset operasyonu ile AKP’ye kayan muhafazakar oylarını CHP tabanından gelen “Aman MHP baraj altında kalmasın, AKP 400’e yakın milletvekili çıkarmasın” oyları ile dengeleyebildiği için barajı aşmakta zorlanmadı.. 

***
 
CHP, Kemal Kılıçdaroğlu’nun olağanüstü gayret ve çalışkanlıkla sürdürdüğü seçim kampanyasına rağmen yüzde 30 barajını aşamadığı için, başarısızdır. Bu başarısızlıkta,  “Yeni CHP” nin içi doldurulurken, devletin temel nitelikler ile ilgili olarak bizzat bana yapılan açıklamalar dışında kamuoyuna hiçbir teminat verilmemesi de rol oynamıştır.
AKP ile özerklik konusunda yarışamazsınız, çünkü AKP zaten yerel yönetimlerin özerkliği yolunda bütün hukuki ve ekonomik alt yapıyı hazırlamış, sadece Anayasa’nın ilk üç maddesini değiştiremediği için beklemedeydi.
Yine AKP’nin hazırlattığı Anayasa taslağında da Türk kavramı yoktu ama Süheyl Batum’un Anayasa taslağı da AKP ile üniter devleti yıkmak konusunda yarışamazdı.
“Bütün bu değerlendirmeleri bir kenara bırakırsak, seçimde birinci derecede etkili olan konu neydi?” diye sorarsanız, “Tayyip Erdoğan ve AKP, Kemal Kılıçdaroğlu’nun Aleviliğine ve Müslüman olan merhum annesinin etnik kimliğine hem alenen, hem de birebir propaganda yöntemi ile o kadar vurgu yaptı ki, ‘Sünni ve Türk’ unsurun önemli bir kısmının eli CHP’ye oy vermeye gitmedi” diyebilirim..
Evet Kemal Kılıçdaroğlu bütün söylemlerinde samimi idi ve bir yetki alsa gerçekten kendisini Türk Milleti’ne hizmet etmeye adayabilirdi ama yurdun birçok yerinde CHP’ye sadece bu dini ve etnik kimlik gerekçesiyle oy vermeyeceğini söyleyenlere rastladım..

***

Deniz Baykal döneminde aktif olan Muharrem İnce, Atilla Kart, Ali İhsan Köktürk, İsa Gök, Atilla Kart, Akif Hamzaçebi gibi isimlerin yanına Emine Ülker Tarhan, İlhan Cihaner, Mustafa Balbay, Gökhan Günaydın gibi güvenilir isimlerin gelmesi bir teselli olamaz, çünkü  “Yeni CHP”  derken çok sayıda da teslimiyetçi çizgiyi savunan kişi milletvekili olmuştur.
MHP hiçbir yenilik yapamadı. Sadece Iğdır’da Sinan Ogan ile birinci parti olan, Yusuf Halaçoğlu’nu Kayseri’den Meclis’e kazandıran MHP, kendini yenilemek için hemen kolları sıvamalıdır.