.

Alper Lütfi GÖNCÜ Yazdı.  Aladağlar Milli Parkının Atlı Korucuları

           

Turizm sektöründe, kendi acentasıyla Niğde’de hizmet veren Cevdet Eroğlu’nun “ Aladağlar S.O.S. veriyor” başlıklı yazısında yabancı tur gruplarının Aladağlar’ı programlarından çıkarması, yıllardan beri bu hususta uyarılar yapan dağcı ve akademisyenlere pek kimsenin kulak vermediğinin adeta ispatı gibidir.

Yaz aylarında özellikle Emli Vadisine düzenlenen günlük turlardan kaynaklanan kontrolsüz insan seli ile özel araç yoğunluğu, çevre ve gürültü kirliliği başta olmak üzere pek çok sorunu da beraberinde getiriyor.

Dünya’nın hiçbir yerindeki bir Milli Park’da bu kadar kontrolsüz bir kalabalığın piknik yaptığı, sağa sola ateş ettiği, arabalarının bagajında bulunan semaver ve mangalları, yaygılarını serdiği her yerde ateşleyip yelledikleri görülmemiştir.

Bunlara ilâveten, dağcıların bulduğu bazı mermi kovanları da kaçak avcıların varlığına delâlettir.

Sıkı tedbirlere rağmen maalesef ülkemizde mevsimsiz kaçak avcılık oldukça yaygındır. Bunun da kontrol altına alınması gerekir. 

Aladağlar’ın giriş kapısı Emli Boğazında Milli Park bekçisi sıfatıyla kapıda bilet kesen Sadettin Taşyalak, bu hengâmeyi tek başına nasıl kontrol edecektir? Elinde bilet koçanıyla günübirlik gruplara yanaştığında para vermeyi istemeyenler sağa sola kaçışmakta, ya da “ben şuyum ben buyum” deyip ücretsiz girmeye çalışmaktadırlar.

Burası madem ki Milli Park’tır ve girişte para alınmaktadır, memleketin her tarafında bulunan ahşap bariyer/nizamiye uygulaması burada da hayata geçirilmelidir.

Kapıda araç durumu ve yolcu sayısına göre bilet kesilmeli, vadinin ekolojik ziyaretçi limiti dolduğunda girişler durdurulmalıdır.

Biletle beraber, park kurallarını ve yasakları ihtiva eden broşürler de ziyaretçilere verilmelidir.

İvedilikle hayata geçirilmesi gereken bir husus da Milli Parklar bünyesinde atlı korucu birliğinin ihdas edilmesidir.

 

Şimdi, diyecekler ki bu teknoloji devrinde; jipler, çift kabin pikaplar, atv ler varken neden, orman muhafaza memurları atla gezecekler?

Amaç gürültü ve çevre kirliğini azaltmaksa, Emli Vadisi gibi alabildiğince büyük bir alanda en iyi ulaşım aracı at olup dünyanın pek çok ülkesinde atlı korucu sistemi başarıyla uygulanmaktadır.

Geçmiş yıllarda Sultan Sazlığı Milli Parkında böyle bir deneme yapılmış ama süreklilik arz etmemiştir. Ki bu bölge, ülkemizin nadide sulak alanlarından olup yaban hayatı ile yılkı atlarının harman olduğu bir tabiat harikasıdır.  

Milli Park sınırları içindeki bu uygulamanın neden âkim kaldığı araştırılmalı, hangi kurumlarla eşgüdüm sağlanması gerektiği, sistemin nerede aksadığı görülmeli ona göre proje üretilmelidir.

Bir süre önce pilot uygulama olarak İstanbul Belgrad ormanlarında hayata geçirilen Atlı Korucu sistemi, ivedilikle Aladağlar’da da başlatılmalı hatta yurt sathındaki tüm Milli Parklarda uygulanmalıdır. Buralarda devriye hizmeti görecek at ve korucuların eğitimleri Nevşehir’de konuşlu bulunan JAKEM Jandarma At ve Köpek Eğitim Merkezi bünyesinde gerçekleştirilebilir. Hatta başlangıç aşamasında jandarma atlarından istifade edilmesi, sonrasında da Milli Parklar’ın kendi at kadrosunu oluşturması planlanabilir.

Bu iş için Aladağlar’da kamp yükü taşıyan cefakâr beygirleri kullanalım diyenler olacaktır.  

Evet, bu kısraklar dayanıklıdır, az yemle yetinir ve iyi huyludur. Ama kat’iyyen korucular için binek atı vazifesi göremezler. Boyları eşek’ten hallice olup korucuların altında biblo gibi kalırlar. Böyle bir atlı birliğin hiçbir caydırıcılığı olmayacağı gibi millet bu duruma ancak güler. 

Atlı Polis teşkilâtı için at kadrosu oluşturulurken önceleri, koşudan çıkma, yüksek boylu İngiliz atlarını iğdiş ettirip polisin altına verdiklerinde bunların son derece ürkek hareket ettikleri, kalabalık ve trafikten korktukları görüldü. Atlar bu şartlar altında verimli çalışamayınca Hollanda’dan, kolluk kuvvetleri için özel olarak eğitilmiş, iri yapılı yarımkan atlar ithal edildi.

Günümüzde büyük şehirler ile turistik bölgelerde bu atlar, sorunsuz şekilde hizmet vermektedir.

Dünyanın her yerinde gösterişli bir atın üzerinde bulunan üniformalı binici, saygınlık uyandırır. Atlı korucular, piknikçilerin arasından günde birkaç defa hiçbir şey yapmadan geçseler dâhi insanlar onları görünce kendilerine çeki düzen verip, bulundukları yerin kurallarına uyma konusunda duyarlılık göstereceklerdir.

Amerika Birleşik Devletleri’nin havalı Park Ranger’ları, Canada’nın kırmızı üniformalı atlı polisleri, Hindistan’nın atlı demiryolu bekçileri, Meksika ve Kolombiya’da kaçakçı peşindeki katır müfrezeleri, Kenya’da kaçak avcı kovalayan atlı birlikler ve daha niceleri dünyanın dört bir yanında dört mevsim görev yapmaktadırlar.   

Milli Parklar envanterindeki atların beslenme, bakım ve nalbant ihtiyacı nasıl karşılanacak diye soranlar olacaktır:

Yaban Keçisine zemheride balya balya ot atan Milli Parklar İdaresi, kendi bünyesindeki atlara günde 1 kilo yonca ile 2 kilo arpayı rahatlıkla verir. Çamardı’da, yem ve veteriner, Niğde’de nalbant mevcuttur.

Tarihe “ At Türk’ün Kanadıdır” atasözünü bırakan bir ecdadın torunları olarak Türk insanının binek ve koşum hayvanlarını günlük hayatından çıkarıp hızla motorize olmasının açıklamasını akademisyenler ve toplum mühendislerine bırakırken at sırtında nice fetihler yapmış, süvari savaşlarıyla zaferden zafere koşmuş olan bu milletin eski atlı günlerine döneceği günü sabırsızlıkla bekliyor, halktan da büyük ilgi ve görecek olan atlı korucu sisteminin Milli Parklarımız, doğa koruma alanları ve tabiat parklarında hayata geçirilmesini bekliyoruz.