Dürüst, ahlaklı, namuslu, bilgili, yetenekli kişilerin suskun kaldığı toplum da dengeler bozulmuş, insanlar şaşkındır.
İnsanlar arası güvensizlikle kuşku artmış, kin nefret ve öfke dalgaları toplumun hemen her kesiminde yayılmış durumdadır. İnsnalar bugününden endişeli, yarınlarından emin değildir.
Toplumda doğal olarak farklılar vardır, olacaktır. Bu toplumun zenginliğidir. Ancak bir görüş bir kimlik bir anlayışın despotik olarak egemen kılınması toplum dengesini bozar.
Küçük farklılıklar narsizmi toplumlarda Grup Narsizmi olarak ortaya çıkar.
Eric Frokmm; Sevgi ve Şiddetin Kaynağı adlı eserinde Freud’un teorilerini temel almış, bu teorilere kendi psiko-analitikkavramlarıyla açıklık getirmiştir. Hayatı boyunca karıncayı bile incitmemiş bir İnsan nasıl oluyor da savaş sırasında onlarca İnsanı öldürmeyi göze alabiliyor sorusuna yanıt aramıştır.
İnsanların şiddete yöneliminde üç olgu vardır. Bunlar; ölüm sevgisi, hastalıklı narsizm ve sembiotik ensest saplantısıdır.
Fromm’a göre; bu üç yönelim bir araya geldiğinde çürüme sendromu oluşur. Çürüme Sendromuna karşı olmak için deGelişme Sendromu olarak ifade edilen bir terim kullanır. Gelişme Sendromu ölüm sevgisine karşı hayata bağlılık,narsizme karşı insan sevgisi ve sembiotik ensest saplantısına karşı ise bağımsızlık duygusunu ifade eder.
Çürüme ve Gelişme Sendromları konularını ilgilendirmesi bakımdan bireysel ve toplumsal narsizmi incelemeye devam edersek, aşırı narsist kişi dış gerçeklerle bütün bağlarını koparmış ve gerçeğin yerine kendini koymuştur. Narsist kişilerin genellikle önemsiz bir söz ettiği zaman dahi, sanki çok önemli bir şey söylemiş gibi hissettiği gözlenir. Narsist bireyde dikkati çeken bir başka husus ise yaptıkları ve ürettikleri ile değil, sahip olduklarıyla övünmesidir. Böyle bir kişi; sahip olduğu bir özellikten ötürü zaten büyük olduğunu ve bu yüzden yeni bir şeyler başarmak için çaba göstermesine gerek olmadığını düşünür.
Aşırı narsist bir birey, eleştirilince yoğun öfkeyle, şiddetle tepki gösterir. Kısaca aşırı narsizmin sonuçları adaletsizlik, öfke ve depresyondur.
Bireysel narsizmin biyolojik bir fonksiyonu olduğu gibi toplumsal narsizmin de toplumsal bir fonksiyonu vardır. Ekonomik ve kültürel açıdan yoksul olan toplumun üyeleri için tek doyum kaynağı o topluma ait olmaktan kaynaklanannarsist gurur’dur. Bu grubun narsizmi, yaralandığı zaman bireysel narsizmde rastlanılan öfke ve şiddet tepkisi görülür. Tarihe göz attığımızda bir bayrağın çiğnenmesi, inanılan tanrıya, krala ya da öndere hakaret, v.b toplumlarda şiddetli intikam duyguları yaratmış bu da sonuçta savaşlara yol açmıştır.
Çünkü yaralı narsizm, ancak saldırgan ezilirse, ya da hakaret geri alınırsa iyileşebilir.
Grup narsizmi; tarihte birçok şekil almıştır: dinsel, milli, siyasal gibi. İnsanın tam olarak olgunlaşması, hem bireysel hem de grup bağlamında Narsizmden kurtulmasına bağlıdır.
Dini ve Etnik Bölücülük; Türk toplumundaki Bireysel ve Grup Narsizmini kamçılayarak fay hatları oluşturmaya çalışmaktadır. Esas olan küçük farklılıkları görmeye çalışmaktan ziyade daha fazla olan müşterekleri ortaya çıkarmaktır.
Türkiye’nin gerek kendi içinde gerekse bölgesinde yol haritası gereklidir.
Her türlü psikolojik saldırılara rağmen, insanların, hayvanların haklarını savunmak ve doğayı korumak için insan kalabilmek kolay değildir.
Bunun için; İnsanlığın tarihten bugüne geçirdiği değişimi, dönüşümü okumak, düşünmek ve sorgulamak gerekir.
Günün Sözü: Bencil olanlar başarılı olabilirler ama makamları, yetkileri, servetleri gittiğinde lanetle anılırlar.