1960 ihtilâline zemin hazırlayan ve günümüzde de benzerlerini yaşadığımız bazı olayları kısaca hatırlamakta yarar var;
 
Askeri darbe planladıkları gerekçesiyle Genelkurmay Başkanı Nafiz Gürman ile birlikte 15 general ve 150 albay emekliye sevk edildi…
Halkevleri kapatıldı ve Köy Enstitüleri Öğretmen Okullarına dönüştürüldü.
Yabancılara petrol arama ve çıkarma izni verildi
Tek parti döneminde kurulan bazı traktör ve basma fabrikaları özelleştirildi veya kapatıldı.
Uçak ve uçak motoru fabrikaları, Eskişehir tank fabrikası ve Kırıkkale silah kapatıldı.
CHP hükümetinin kurduğu imam hatip kursları imam hatip liselerine dönüştürüldü.
Menderes bazı bakanlarıyla beraber Said Nursî'yi ziyarete gitti.
Kırşehir ilçe yapıldı, Malatya ikiye bölünüp Adıyaman vilayeti kuruldu.
238 gazeteci iktidara karşı yazılar yazmak suçundan mahkûm oldu.
Vatan Cephesi kuruldu. Ülke kamplaştı.
"Tahkikat Komisyonu" kuruldu. 15 DP milletvekilinden oluşan komisyon hem suçlama hem de yargılama hakkına sahipti ve kararlarına itiraz edilemiyordu.
CHP’ ye karşı iyiden iyiye saldırgan bir tutum içerisine giren DP’liler, İnönü’nün taşlanması, hatta linç edilmesi olaylarının bizzat içinde yer aldılar. (Tıpkı günümüzün iktidarının yine her fırsatta CHP’ ye saldırması ve Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun yumruklanması gibi…)
İsmet İnönü'ye 12 oturum meclisten men cezası verildi
 
Ülkenin gitgide bir baskı rejimi ile yönetilmesi ve kardeş kavgasına sürüklenmesi bahanesiyle TSK, 27 Mayıs’da yönetime el koydu. Türkiye’nin ilk askeri darbesiydi ve tek olmayacaktı.
 
DP’ nin 10 yıllık iktidarı süresince ABD ile Türkiye arasında 32 anlaşma imzalandığı iddia edilmektedir. Bu anlaşmaların içeriklerinin ne olduğu hakkında net bir bilginin olmamasının nedeni ise, TBMM’ e getirilmeden gizlice imzalanmış olmalarıdır.
Meclise getirilmeden imzalandığı iddia edilen bir diğer anlaşma ise Türkiye’ye Jüpiter füzelerinin yerleştirilmesiyle ilgili 25 Ekim 1959’da Paris’te imzalanan anlaşmadır ve yine TBMM’nin onayına sunulmadan yürürlüğe girdiği iddia edilmektedir.
Bir başka iddia ise, DP döneminde egemenlik ve bağımsızlık haklarımızın kısıtlanması konusunda 100’ e yakın anlaşmanın imzalandığıdır. (“Ben yaptım oldu” zihniyetinin başlangıç noktasının 1950- 1960 dönemi olduğunu söylersek çok da yanılmış sayılmayız.)
 
Yıl 1965
ABD, dönemin Başbakanı Süleyman Demirel’den ulus-devleti yıkarak, yerine bir “Türk-Kürt Federasyonu” kurmasını “rica” eder. Demirel Genelkurmay’a Amerika’nın bu dayatmasını açıklar ve karşılaştığı sert tepki nedeniyle federasyon çalışmalarına başlayamaz...
 
Yıl 1970
Paris’de Sevr Antlaşması’nın 50. Yıl dönümünde “Sevr’i Canlandırma Toplantısı” düzenlenir. Bir Ermeni’nin yönettiği toplantıda Fransız bilim adamları, siyasiler, gazeteciler ve Ermeni sözcüler, Sevr’in yürürlüğe konulması gerektiğini savunurlar.
Necmettin Erbakan ve arkadaşları tarafından Millî Nizam Partisi kurulur. Partinin programında şu maddeler yer alır:
Anayasa’da aşağıdaki değişikliklerin yapılmasını zaruri görüyoruz:
Reisicumhur’un tek dereceli olarak (halk tarafından seçilmesi) ve icrai (yürütme) organ düzeninin başkanlık sistemine göre tanzimi.
Cumhuriyet Senatosu’nun kaldırılması. Askere millî tarih ve hamasi kültür aşılanması… v.b.
 
Yıl 1972
“Dost” ülkeler tarafından Sevr’in yeniden diriltilmesi çabaları Orgeneral Turgut Sunalp’i endişelendirir ve şöyle der:
“Sırtımızdan meydana getirilecek bir Kürt devleti, birçok dost ülkenin de emellerine hizmet edecektir. Ermeniler Türk topraklarında kuracakları Ermenistan’ı Doğu Anadolu’da mı yoksa Kilikya’da mı kuracaklarını tartışıyorlar… Bütün bu faaliyetler maalesef gözümüzün önüne bir Sevr haritası sermektedir… Maalesef bugünlerde Sevr Muahedesinin yaşayan hukuki bir belge olduğuna ve uygulanması gerektiğine dair cılız da olsa bazı sesler işitilmektedir… ”
 
Yıl 1973
Türkiye’nin 42 diplomatının katili olan Ermeni ASALA örgütü ortaya çıktı.
 
Yıl 1977
1 Mayıs işçi bayramında Taksim meydanında toplanmaya başlayan kalabalığın üzerine ateş açıldı. 34 kişinin hayatını kaybettiği yüzlerce kişinin yaralandığı bu katliamın sorumluları bulunamadı. (Katiller hâlâ bulunamadı. ABD’ nin bu olayda parmağı olduğu öne sürüldü.)
 
Yıl 1978
Sivas’ta ve Maraş’ta Alevi ve Sünni vatandaşlar arasında çıkan/çıkartılan çatışmada yüzden fazla kişi hayatını kaybetti.
 
Yıl 1979
Suikastlar yılı; Abdi İpekçi, Ceyhun Can, Fikret Ünsal, Mürsel Karataş, Cevat Yurdakul, İlhan Egemen Darendelioğlu, Ümit Doğançay, Kemal Fedai Coşkuner, Cavit Orhan Tütengil öldürüldü.
Ülkede sıkıyönetim ilan edildi.
 
Yıl 1980
 
12 Eylül’ de TSK, yönetime el koydu…
 
Sokaklarda akan kan durdu. Akan kan durmuştu durmasına ama bu ülkenin evlatlarının daha çekecek çok cefası vardı…
Bir sağdan bir soldan astılar, netekim…
 
Tülay Hergünlü
İstanbul, 04.07.2014