Selçuklu döneminin izlerini taşıyan el dokuma halılar, 21. yüzyılda modern üretim teknikleri ve makine halılarının yaygınlaşmasına rağmen Niğde’de hâlâ değerini koruyor. Özellikle manevi değeri yüksek olan Taşpınar halıları, hem vatandaşlar hem de esnaf tarafından kullanılmaya devam ediyor.
Niğde’de uzun yıllardır halıcılıkla uğraşan Yıldırım Beyazıt Düzyol, el dokuma halılarının kalitesine ve sağlığa olan faydasına dikkat çekerek, “El dokuma halısı daha kaliteli, işçilik ve malzemesi güçlü olan eski halılar sağlık açısından önem taşır. Yün halılar insanın stresini alır. Günümüzde mobilyalarda açık renge yönelim, halı tercihlerini de etkiledi. Eskiden halılarımız genelde lacivert ve bordo zemin üzerine kurulurdu. Şimdi pastel ve doğal renkler daha çok tercih ediliyor” dedi.
Türk Halıcılığının Tarihi Yolculuğu
Büyük göçebe Türk topluluklarının geleneklerinden doğan halıcılık, Selçuklu döneminde şehirleşme ile birlikte saraylara ve ihracata yönelik büyük atölyelerde gelişim gösterdi. Erken Osmanlı döneminde tasarım çeşitliliğinde olgunluk dönemine ulaşan halı üretimi, günümüzde hâlâ o dönemin tarzına uygun şekilde, özellikle ihracat amacıyla sürdürülüyor.
Türk, ya da diğer adıyla Anadolu halı ve kilimleri, üretildikleri yörelerin kültürel kimliklerini ve coğrafi özelliklerini yansıtan farklı türlerde üretiliyor. Kullanılan malzeme, imalat yöntemi, desen, motif ve renk tercihleri bölgeden bölgeye değişiklik gösteriyor. Bu yönüyle Niğde ve çevresinde dokunan halılar, sadece bir kullanım eşyası değil, aynı zamanda bir kültür mirası niteliği taşıyor. Taşpınar halıları da bu mirasın önemli temsilcilerinden biri olarak, yüzyıllardır hem estetik hem de manevi değeriyle varlığını sürdürüyor.