İktidar sözcüleri “geldiler iki bağğırıp bir çağrıp gittiler”, “tencere tava hepsi bir hava” minvalinde söylemlerle küçümsemeğe, önemsileştirmeye ve itibasızlaştırmaya çalışarak ve fakat kendi içindeki korku dağlarını yatıştırmak için geliştirdiği söylemlerin tersine biz emekçiler için Gezi Direnişinin önemli siyasal-moral kazanımları vardır.
 
     Parklar, forumlar, sosyal medya gibi fiilen yeni yarattığı ve kullandığı bazı hak ve özgürlük platformlarını (mevzileri) ortaya çıkardığı gibi süreç içerisinde bu mevzileri tahkim etmeye yönelik bir dizi çalışma pratiği de var. Bir yandan ekonomik krizin dayanılmaz gerçekliği olan “zam”lara karşı direnişleri  örme sinyalleri veren form tipi örgütlenmeler hızla yaygınlaşma sinyalleri  veriyor olması bile biz emekçiler için başlı başına bir kazanım olup mücadele için moral vericidir.
 
     Bir bütün olarak egemenler ve yönetici ergi dış işleri politikalarında yaşaya geldikleri kriz, içerde yaşıya geldikleri Kürt krizi, 45-50 gündür yaşadıkları Gezi krizi üzerine bir de hepsinden daha derin ve daha büyük emek krizinin açığa çıkıp harekete geçmemesi için, kemer sıkma paketini, (zam ve vergileri tam olarak devreya sokamamaları sırf bu yüzden olup acı reçete, ulusal istihdam paketini vb. uygulamasına şimdilik ara vermiş gözükmelerinin asıl nedeni kiriz artı kriz sürecinde oldukları içindir.)  
 
     Tüm bunların yanı sıra 2014 yerel seçimleri ve peşinden gelecek olası genel seçimler veya başkanlık seçimi gibi zorunlulukar yüzünden ister istemez kesenin ucunu biraz açmak zorunluluğu ve fakat ülke içerisinde yaptıkları dev çaplı ölü yatırım projelerinin taahhütleri koşullarında bunu ne kadar yapabilecek, hep birlikte yakın bir gelecekte göreceğiz.
 
     Aslında egemenler açısındanşu anda kesin karar gerektiren hemen her şey, Kürt müzakere sürecindeki  kriz, Anayasa krizi, Gezi krizi, Bölge Mısır Suriye ve en son Suriye Kürt bölgesi krizi, yakın tarihte yaşanması mutemel başkanlık sistemi ya da Cumhurbaşkanlığı krizi gibi nedenlerden dolayı uygulamaya sokmak zorunda oldukları acı ekonomik tedbirler reçetesini belirsiz bir süreye ertelenmiş veya dondurulmuş gözükmesini sağlıyor. Lakin kredi kartı kullanmayın yollu söylemlerle geniş emekçi yığınların nelerin beklediğinin de sinyallerini verek “biz demedik miydi” moduna da yatırım yapmış oluyorlar.
 
     Egemenler hem anayasa ve rejim krizinin artık bir biçimde çözülmesini, hemde alınacak “ekonomik tedbirlerle” kazançlarını garantiye almak  istiyorlar. Ama bu doğrultuda atılacak her adım yeni krizler doğuracağından, aslında krizi bizzat üreten statüko ve belirsizlik durumuna dört elle sarılıp onu uzatmaya da çalışıyor. Tabii egemenlerin statükoyu koruması, AK Partisi Hükümetinin ısınan suyunun uzatılması, ve ona seçimlerde yeni bir şans, hatta Gezi’yle ortadan kalkmış görünen başkanlık sistemini farklı biçimlerde hayata geçirmek için bir şans daha vermek anlamına geldiği gözümüzden kaçmıyor.
 
      Şu andaki durum tüm sınıfsal-toplumsal, siyasal güçlerin yığınaklarını düzenleyip politikalarını belirlemeleri için bir geçici soluklanma molasını andırıyor. Önümüzdeki dönemde 3 seçim, Anayasa ve Kürt sorunları “kesin karar anını” beklerken, egemenlerin bu statükoyu ne kadar sürdürebileceğini, AK Partisinin zevahiri kurtarma amaçlı ve  kimseyi tatmin etmeyecek “adımlar” ile durumu idare edip edemeyeceğini, ya da ilk çatırtının nereden kopacağını  hep birlikte tanıklık edeceğiz.
 
      Önümüzdeki dönemde Gezi tarzı daha büyük bir dalga, ya da daha alt düzeyden bir dalga gelebilir, veya büyük direnişlerin arası daha uzun olup bir dizi daha küçük çaplı çatışma ve direniş olabilir. Bunu bilemeyiz. Ancak şunu ön göre biliriz: Gezi yenilmedi! Kitlelerin değişim ve mücadele istekliliği ortadan kalkmadı. Diğer taraftan egemenler ve hükümeti bir dizi konuda geçici ve görece duraksatmasına karşın ve elbette sokağa,alanlara çıkmış kitlelerin neleri başara bileceklerinin moral.motivasyonunu sağlaması kazanımının yanı sıra gerçekçi olmalıyız ki Gezi egemenler ve hükümetine, neoliberalizme sokakta daha ciddi bir darbe indirip yenilgiye uğratamadı, daha temel hak kazanımları sağlayamadı. Hükümet biraz daha zorlanarak, yutkunarak, bir dizi “kesin karar anı”nı öteleyerek de olsa yönetebiliyor, ve
bir dizi taktik ittifak politikasıyla önümüzdeki sürece kendince yığınak yapıyor.
 
      Tüm endişem hükümetin biraz kesenin ve “demokrasi paketleri”nin ucunu da açtığı koşullarda, Gezi’nin siyasal, moral, fiili kazanımlarının küçük dükkancı seçim hesapları, “evet ama yetmez”cilik, parlemento sevdalılığı, yerel yönetimci ve demokratik anayasa hayalleriyle Gezi Direnişi kazanımlarının heba edilmesidir.
 
     Biz emekçilerin unutması gereken en önemli gerçeklik; hiçbir sorun ötelenmenin ötesinde çözülmüş değildir ve sistem içi seçimlerle, referandumla, uzlaşmacılıkla da çözülebilecek gibi değildir. Gezi’nin ortaya koyduğu temel kaznım ve öğreti: Hak verilmez alınır zafer sokakta kazanılır olmuş ve tüm emekçileri, ezilenleri, gadre uğrayanları ve ötekileştirilenleri Sokağa eyleme özdürleşmeye davet etmiş olmasıdır.