Başkent de bundan önce patlatılan bombalar gibi son bombalı katliamda “kör terör” eylemidir. “Kör terör” eylemleri onu var eden nedenler her ne olursa olsun sonuçları itibarıyla egemen burjuvaziye hizmet eder. hizmet eder.
 
     Ankara-Kızılay’da genellikle dar gelirli, yoksul emekçilerin kullandığı otobüs durakları önünde bomba yüklü bir araçla yapılan eylem sonunda şu ana kadar 37 kişi öldüğü, 70’in üzerinde yaralının hastanelerde tedavi edildiği haberleri bir kez daha yüreklerimizi dağladı. Ölenlere Allahtan rahmet yarılara acil şifa dileklerimizi iletmekten ve yapanları lanetlemenin ötesinde bize kanıksatılmak istenen bombalı yaşam tarzını kabul etmiyoruz diye hep birlikte haykırmamız gerekiyor. 
 
     Eylemi henüz üstlenenler olmamakla birlikte 17 Şubat’taki benzer eylem düşünülünce bunu da TAK’ın yapmış olma olasılığı yüksek. Kimin üstlendiğinden, ardındaki bağlantılarından ziyade böylesi gerek seçilen hedef gerek yapılış biçimi itibarıyla bu tür bombalı eylemlerin kelimenin tam anlamıyla “kör bir terör” eylemi olduğu gerçekliğinden hareketle düzenin efendilerine hizmet ettiği net bir biçimde ifade edilmeli ve şiddetle kınanmalıdır. 
 
     Hiçbir günahı ve sorumluluğu olmayan sivil insanların zarar göreceği, ölüp yaralanacakları baştan belli, hatta kesin olan böyle bir eylem hangi gerekçeyle ve kim tarafından yapılmış olursa olsun “haklı” görülüp onaylanamaz! Davanız, mücadeleniz en haklı karakterde dahi olsa böylesi vahşi terör eylemleri genel insanlık vicdanında mahkûm edilip sonsuza dek lanetlenir.  
      Demokrat olmanın en temel düsturu şiddetin, terörün kaynağına her neresi olursa olsun her nereden gelirse gelsin “ama…sız”, “fakatsız” ve “lakinsiz” bu insanlık suçları ve katliamları karşısında net duruş sahibi olmaktır. Aksi takdirde biz de eleştirdiğimiz ve mücadele ettiğimiz ceberut anlayışa benzemiş, onlarla aramızdaki ahlaki ve insani sınırları kendi ellerimizle belirsizleştirmiş oluruz. 
 
      Ne kadar büyük acılar yaşanmış ve yaşanıyor olursa olsun, ne kadar büyük ve haklı bir öfke birikmiş olursa olsun duygularına yenik düşmeme iradesini göstererek, aslında düşmanın ekmeğine yağ sürüp kendi davalarına zarar verecek böyle bir sis perdesinin doğmasına meydan vermeden her zemin ve koşulda demokratik mücadele verilmelidir. 
 
      Zaten dikkat edilirse Ankara’daki son bombalı katliamdan sonra, Cizre de, Sur da, Silopi de, İdil de… İnsanları çoluk çocuk bodrumlarda yakıp, cenazelere bile işkence eden soysuzlar için bir cümle dahi kuramayanlar oradaki insanların aylardan beri yaşadıklarını suskunlukla seyredenler, hatta açıkça onaylayan sözde “ilericiler ve devrimciler” de ağızlarını doldurarak konuşmaya, içlerindeki şoven zehri kusmaya başladılar. Sadece bu tablo bile önü arkası fazla düşünülmeden girişilen bu tür eylemlerin yanlışlığını ve egemenlere hizmet aracı olduğunun bilinmesin de yeterlidir. 
 
     Mücadelesini verdiğimiz ceberut zihniyetle aramızdaki ideolojik, siyasi ve ahlaki farkları silikleştiren onlara ait yöntemlerin kullanılması, sonunda kullananları da yozlaştırır. Ve en önemlisi, emekçi haklarımız arasındaki artık pamuk ipliğine bağlı hale gelen son ruhsal eşikleri de parçalayıp Suriye’dekine benzer gerici bir iç savaşın zeminini güçlendirir. Böyle kanlı bir boğazlaşmanın emekçi halklarımıza hiçbir yararı olmaz! Sadece çekilen acıları ve ödenen bedelleri yükseltir. 
 
     Yaşadığımız, bize reva görülen tüm baskı ve şiddetin alternatifi daha çok şiddet ve gözyaşı olamaz. Bu şiddet sarmalından daha çok demokrasi, herkes için demokrasi isteyerek ve demokratik zeminde kalarak mücadele verilerek çıkılabilir. Yaşadığımız kitlesel öfkenin yönünü demokratik zeminden çıkartan böylesi “kör terör” eylemleri için mazeret üretmeden karşı duruş sergilenmelidir. Net duruş gösterilmediği takdirde gerçek katliamcıların gizlenmesini kolaylaştırmakla kalınmaz, demokratik hesap sorma hakkımızın meşruiyetini de sorgulanır hale getirileceği unutulmamalıdır.
 
    Yaşanana ve yaşatılan acıların bir an evvel son bulması dileğiyle Ankara da yaşamını yitiren yurttaşlarımıza bir kez daha Allahtan rahmet, yarılara acil şifa dileklerimi iletir, “kör terör” eylemleriyle dün olduğu gibi bu günde yarında hiçbir sonuç alınamayacağını belirtir, şiddetin,  kaos ve anarşinin ezilenlere değil her daim ezenlere hizmet edeceğini altını kalınca çize, çize bir kez daha ifade etmek isterim.