Bazı değerler vardır ki, biz onları yeterince tanımıyoruz. Yakın tarihimizde özellikle İstiklal ve Çanakkale savaşlarında önemli görevler üstlenmiş, savaşın seyrini değiştiren kahramanlarımızdan biride Halil Nuri Yurdakul’dur.

Hali Nuri Yurdakul,1898 yılında Niğde’nin Bor İlçesinde dünyaya gelmiştir. İlkokulu Bor’da, Askeri ortaokulu Bursa da, Kuleli askeri lisesini ve İhtiyat zabit okulunu İstanbul’da başarıyla tamamladı. Aynı okulda bir müddet öğretmenlik yaptı.

Kurtuluş savaşları sırasında Bursa, pazarcık, Bozüyük ve İnegöl bölgesinde gönüllü asker toplayıp düşmana karşı cephe oluşturan Yurdakul, Mustafa Kemal ve Ali Fuat paşaların emri doğrultusunda gönüllü birliklerin başına getirildi.

Genç teğmen bu andan itibaren kendisini düşmana karşı amansız bir mücadele içinde bulmuştur. Savaş meydanlarında üç kez yaralanmış, tedavi gördükten sonra tekrar birliğinin başına geçmiştir. İnönü, Sakarya ve Büyük Taarruz esnasında fırtınalar estirmiş, vur kaç taktikleriyle düşmanın korkulu rüyası olmuştur.

Halil Nuri Yurdakul komutasındaki birlik Yunanlılara Isırganlı, Hamidiye mevzilerinden içerlere sızarak önemli kayıplar verdirmiştir. Yunan birlikleri hakkında topladığı bilgileri de Bolvadin de bulunan 2. Ordu komutanlığına rapor etmiştir.

Burada yedi Düvele karşı, ellerinde dolma tüfek, balta kürekle iptidai savaş araçlarıyla düşmana karşı koyan ve bir metre kareye binlerce merminin sağanak halinde indiği Cehennemin tam ortasında kalan Mehmetçiğin işi zordur.

İşte bu günlerde Mustafa Kemal Paşa Adapazarı’ndan Bozüyük’e gelmiş 70. Alay komutanı Halit Beyle buluşmuştu. Her iki komutan burada durum değerlendirmesi yapmıştır. Halit Bey, Teğmen Halil Nuri’den övgüyle bahsetmiş ve cephede durumların pekiyi olmadığını arz etmişti. Mustafa Kemal;

-Halit Bey Vaziyet çok kötü. Ülkemiz zor dönemlerden geçiyor. Bir an önce kuvvetlerimizi Karaköy mevzilerine çekelim ve burasını elden çıkarmayalım” dedi.
Halit Bey kısa bir süre dışarı çınca, Teğmen Halil Nuri M. Kemal Paşanın yanına geldi selam verdi ve sonra;
Paşam ben uzun zamandan beri Bozüyük ve pazarcıkta bulundum. Buradan yeterince gönüllü toplayacağımdan eminim”  dedi. Paşa genç teğmeni yukardan aşağı süzdü.
-Evladım sana destek verecek yeterince birliğimiz yok.
-Paşam, düşmanı Nazif Paşa hattında durdurmaya söz veriyorum
-İsminiz
-Halil Nuri.
Mustafa Kemal Paşa Müşfik ve iltifatlı bir sesle
-Ali Fuat Paşaya durumu arz ettiniz mi?
-Hayır efendim,
-O halde Fuat paşayla temasa geç” dedi.

Halil Nuri saygıyla selam verdikten sonra Ali Fuat paşanın yanına gitti ve durumu arz etti, paşanın onayını aldı, kurduğu gönüllüler birliğini hazırladı, başına geçti ve İnegöl istikametine doğru hareket etti. Burada düşmanın ilerlemesini durdurdu.

Ülkenin bu zor günlerinde ölüm kalım mücadelesini veren genç teğmenin davranışı, Türklüğün asil ruhunu en güzel bir biçimde temsil ettiğini görüyoruz.

Halil Nuri Bey Bozüyük’te kurduğu Mehter takımı ile halkın maneviyatını coşturuyor. İmamlarla birlikte Kuran ayetleriyle insanları cihada davet ediyordu. Bunda da başarılı oldu. “Müslümanlar beklediğiniz kıyamet günü işte bu günlerdir, gelin birleşelim, kurtuluşa erelim (2 Temmuz 1336) ibaresi yazılı siyah bayrağı meydana astı. Halk gözyaşları arasında, genç ihtiyar yemin ettiler. Mehter takımı eşliğinde Halil Nuri’nin birliğine katıldılar.

Genç teğmen temin ettiği silahlı gönüllülerle Aksu Dinboz hattını tuttu. Kastel yönüne ilerledi. Düşmana ani baskınlar yaptı ve sonuçlar aldı. Düşmandan edindiği bilgileri Yaver Muzaffer Bey kanalıyla Mustafa kemale ulaştırdı.

Bütün ümitlerin yıkıldığı bir zamanda, ölümü hiçe saymış ve vatan toprağını korumasını bilmiştir. Burada 100 bin kişilik düşman ordusunun karşısında silahlı yüz askeriyle Halil Nuri Bey’in gösterdiği başarı takdir’e şayandı.

Halil Nuri Yurdakul’un gönlünde vatan sevgisi her şeyin üstünde idi. O anasını yatakta hasta bırakarak cepheye koşmuştu. Ağabeyi Çanakkale savaşlarında şehit olmuştu. O şimdi evin tek evladıydı. Anasını hasta yatağında, ölüm döşeğinde bırakıp gitmek onun için çok zordu. Yüreği yanıyordu. Bu güzel insan “Benim için vatan toprağı annemden daha kutsaldır, C.Allah beni af etsin. Vatan yoksa devlette yok, millette yok demektir. Önce vatanı kurtarmak gerekir” diyerek cepheye koşmuştu. Bu mücadele, Yunanlıları denize dökülüp, düşman askerleri yurdu terk edene kadar devam etti,

Bursa cephesinin korunması, öncelikle Halil Nuri Yurdakul’a borçludur. Bu nedenle Bursa halkı ona” Yavuz Nuri” ismini verdi. Halil Nuri henüz 25 yaşında idi ama Türk halkının gönlünde o, paşa rütbesiyle anıldı.

Savaş bittiğinde Halil Nuri Bey tekrar İstanbul Harp okulunda öğretmenliğe başladı. Sonra Ankara Cumhurbaşkanlığı muhafız alayı emir subaylığına getirildi. Ankara’da ilk yaptığı şey Türk Ocağı sarayında Atatürk müzesini açmak olmuştur. Atatürk’ün Kız kardeşi Makbule Hanıma bıraktığı eşyaları, savaşlarda kullandığı dürbünleri, elbiseleri, harp okulunda kullandığı ders malzemelerini, Anasına ait namaz seccadesi ve başörtüsünü, birçok özel eşyasını burada sergilemiştir.

Halil Nuri Yurdakul İstanbul ve Ankara’dan temin ettiği 5000 ciltlik kitabı doğum yeri olan Bor’da kurduğu kütüphaneye bağışladı. Niğde 41. Tümende görev aldı. Altunhisar, Çukurkuyu, Kemerhisar kasabaları ile Ulukışla ilçesine yeni kütüphane şubelerinin açılmasına vesile olmuş ve bu kütüphanelere gönderdiği kitapları Milli Eğitim Bakanlığına devretmiştir.

Halil Nuri Yurdakul, Çeşitli illerde Askerlik Şube Başkanlığı, alay komutanlıkları yapmış, Emekli Albay olarak 1950 yılında Niğde Millet Vekili olarak meclise girmiştir.

Halil Nuri Yurdakul’un fotoğrafları, elbisesi Atatürk’ün emriyle askeri müzeye konmuş, vatan için yaptığı cesur çalışmalarından dolayı T.B.M.M onu takdirname ve İstiklal madalyası ile taltif etmiştir.

Askerlikle ilgili yazdığı; Bombalar, Muhasebe güvercinleri, Neferlerin defteri, İleri karakol hizmetleri adlı eserleri mevcuttur. Maaşının büyük bir kısmını bu yönde harcamıştır.

Halil Nuri Yurdakul 28 Şubat 1970 yılında Ankara’da vefat etmiş, cenazesi doğum yeri olan Bor ilçesine defnedilmiştir. Allah Mekânını Cennet eylesin.