Hz. Ömer hacc’da idi. Adamın biri onun yanına geldi ve feryad ederek ağlamaya başladı. Hz. Ömer adama hitâben:
“Ne oldu? Eğer borçlu isen, yardım edelim. Bir şeyden korkuyorsan seni koruyalım. Fakat birini öldürdünse, elimizden bir şey gelmez, kısas yapılır. Komşularından memnun değilsen, seni başka bir yere gönderelim” dedi. Adam bunun üzerine;
“ Efendim!Ben bazı hatalar yaptım, bir takım suçlar işledim.Vâlimiz Ebû Musa bana ceza olarak sopa attırdı, saçlarımı kestirdi, yüzümü siyaha boyattı, halk arasında dolaştırdı.
Halka; “Bu adamla ilişkilerinizi kesin.”diye emretti. Halk, artık benim yüzüme bakmaz oldu. Şeref ve itibârım ayaklar altına alındı. Bu duruma son derece üzüldüm. Bu arada vâliye karşı öfkem de arttı. Sonra şu üç şeyden birini yapmayı düşündüm:
Ya silahımı alıp Ebû Musa’yı öldürecektim veya sizden beni Şam’a gönderip orada yerleştirmenizi isteyecektim. Yahut da düşman bir ülkeye sığınıp orada dilediğim gibi hür yaşayacaktım. Sonunda inancım gereği size gelip durumu anlatmaya karar verdim.” Dedi.
Hz. Ömer adamın anlattıklarından çok etkilendi ve “Bu düşündüklerinden hiçbiri hoşuma gitmedi.” dedi. Sonra da vali Ebû Musa’ya şu mektubu yazdı:
“Allah’ın selamı üzerine olsun. Teym kabilesinden falan oğlu falana yaptıklarını öğrendim. Vallahi, bir daha kanunların gerektirdiği ceza ile yetinmez, haddi aşarsan; ben de senin yüzünü boyar, halkın arasında dolaştırırım. Ne demek istediğimi anlarsın…
Derhal halka emir ver, o adama iyi davransınlar. Cezasını çektiği suçtan dolayı bir daha onu kınamasınlar. Eğer tövbe ederse, şahitliğini de kabul et.”
Hz. Ömer, bundan ayrı olarak, adama bir binek, 200 dirhem para verdi, memleketine geri gönderdi.
Hz. Ömer bir gün halka:
“ Seçtiğim hayırlı bir insanı size vâli tâyin eder, sonra ona adâletle hükmetmesini emredersem, halifelik vazifemi lâyıkıyla yerine getirmiş sayılır mıyım?” diye sordu. Halk,
“Evet” diye cevap verdiler. Hz. Ömer ise:
“Hayır, benim vazifem bununla bitmiyor. Tâyin ettiğim kimsenin, emrettiğim şeylerle amel edip etmediğini kontrol etmedikçe vazifemi tam olarak yerine getirmiş sayılmam.” dedi.
Mevlana Hazretleri’nin şu sözleri ne kadar ibret verici:
“Ahmakların işgal ettiği makama yaptığı kötülüğü, yüzlerce aslan bir araya gelse yapamaz. Aklın yoksa yandın. Ya kalbin yoksa, o zaman zaten sen yoksun ki. Anlamak bilmektir; bilmek ise affetmek, şüpheli şeyleri terk et mektir”! Diyor.
Adaletle ilgili güzel sözlere gelince;
Adalet güzeldir, devlet büyüklerinde ise daha güzeldir. Hz. Muhammed
Adalet için en büyük talihsizlik, devleti idare edenlerin zalimliğidir.
Adalet liderlere değil, liderler adalete tabi olmalı. (S.Abdul Hamid).
Adalet nerede hesap sorarsa, merhamet orada haklarını kaybeder. (R. Halid Karay)
Adalet topaldır, ağır ağır yürür, fakat gideceği yere er geç ulaşır.
Adalet, halkın dirliği ve düzeni; idarecilerin ise, süsü ve güzelliğidir.
Adalete dayanmayan kuvvet aciz ve zalimdir.
Adaletin bulunmadığı bir ülkede herkes suçludur.
Adaletin gecikmesi, adaletsizliktir.
Adaletin hâkim olduğu yerde silahın yeri yoktur.
Adaletin olmadığı yerde ahlaktan bahsedilemez.
Adaletin pençesinden kurtulmak mümkün değildi.
Adaletli sultan, yeryüzünde Allah’ın gölgesi ve mızrağıdır. “Hz.Muhammed (sav)”
Adaletli sultan, yeryüzünde Allah’ın gölgesi ve mızrağıdır. “Hz.Muhammed (sav)”
Adaletsizliği bir yangından daha çabuk önlemeliyiz.
Adaletsizliği işleyen, çekenden daha sefildir.
Bir adamı adaletsizce övmek onu boğazlamaktır. “Hz Ömer”
Dicle kenarında bir kurt bir koyunu yese, Allah adaleti gelir onu Ömer'den sorar.“Hz Ömer”
Hiçbir suçluya keyfî ceza verilemez. “Hz Ömer”
insanın şöhretine, namaz ve niyazına değil doğruluğuna bakın.“Hz Ömer”
İnsanları düzeltebilmemiz için önce kendimizi düzetmemiz gerekir.“Hz Ömer”
Kendi nefsinde görmediğin bir ayıbı, başkasında görmen ne büyük ayıptır. “Hz Ömer”
Ölümü, yattığın zaman yastığının altında, kalktığın zaman burnunun ucunda bil! “Hz Ömer”
Hz. Ömer(ra)’ın dediği gibi “ Adalet mülkün temelidir” Adalet; ekmek ve su gibi ihtiyaçtır.
Bilinmelidir ki, güçlülerin adaletine değil, adaletin gücüne ihtiyaç vardir.