(Eûzü billâhimine’ş-şeytâni’r-racîm)
1- ALLAH’IN KADER ÖĞRETİSİ;
Kur’an’da kader kelimesi; takdir etmek/yapmak/oluşturmak (77/23, 10/5...), ölçü (her şeyin bir ölçüye göre yaratılması 54/49), ölçmek biçmek (74/18-23), kısmak (89/16), sahip olmak (48/21), gerekli güç/donanım/ölçü (17/30...), güç getirmek (21/87), kıymet (97/1-3), yemek kazanı (34/13), Allah’ın sıfatı (2/20...) gibi anlamlarda geçmektedir.
Buna göre kader, Allah’ın evreni ve içindekileri yaratmada, devamında geçerli olan yasaları anlamındadır. Yani kader, Allah’ın dünya ve ahıret alemi için koyduğu ölçüleri ifade eder. Mesela, evrenin yaratılışı ve dizaynı, mevsimlerin oluşması, canlılığın devamı için gerekli olan hava ve su gibi her şeyin var edilmesi, canlı varlıkların neslinin devamı için gerekli olan ölçülerin/yasaların konulması. Su 100 C (derecede) kaynar, 0 C (sıfır derecede) donar, 100 C (dereceden) fazla ısıtınırsa buharlaşır, gibi. Usulüne uygun çalışan üretir, çalışmayan, çalışamayan üretemez. Hak ve adalete yönelenler iyi sonuçlarını görür, haktan ve adaletten uzaklaşanlar ise bunun olumsuz sonuçlarıyla karşılaşır. Müminler cennete, Allah’ın ayetlerini dikkate almayanlar için cehenneme konacakları Allah’ın koyduğu kurallara göre olur. Yani dünya/evren ve ahıret alemi için sadece Allah’ın koyduğu kurallar geçerlidir, demektir.
İnsan fiilleri konusunda da Allah kaderi, Allah koyduğu ölçüleri ve sonuçlarını insanlara nebilere vahyederek öğretmiştir. İşte bu aynı zamanda da insanın imtihan alanıdır. Allah insana, fiillerinde bir yönelme/haraket etme alanı tanımış ve insanın yönelmelerine göre de iyilikle/hayırla-sevapla-helalla-ödülle/cennetle veya kötülükle/şerle-günahla-haramla-cezayla/cehennemle karşılaşacağını bildirmiştir. Yani imtihan alanıyla ilgili insana önceden Allah bir şey “takdir” etmemiş ve bu “takdir” etmeyi insanın yönelmelerine/fiillerine göre olacağını bildirmiştir. Aynı zamanda bu, insanın sorumluluk alanında ve sonuçlarının oluşmasında kendi tercihinin ve yönelmelerinin bir sonucu olarak karşısına çıkacaktır.
“Biz, her insanın işlediklerini, yaptıklarını kendi boynuna doladık. Kıyamet gününde onun için açılmış olarak önüne konacak bir kitap çıkarırız.” İsra 17/13
"İnsan ancak çalıştığının karşılığına sahip olur. Onun çalışması şüphesiz görülecek ve ona karşılığı tastamam verilecektir" Necm 53/39-41
De ki: “Hak, Rabbinizdendir. Dileyen inansın, dileyen inkâr etsin. Biz, zâlimlere öyle bir cehennem hazırladık ki, onun duvarları kendilerini çepeçevre kuşatmıştır. Susuzluktan imdat dileyecek olsalar imdatlarına, erimiş maden gibi yüzleri haşlayan bir su ile cevap verilir. Ne fena bir içecek ve ne kötü bir kalma yeri!”. Kehf 18-29
“Allah herkese kazandığının karşılığını vermek için onları diriltecektir. Şüphesiz Allah, hesabı çabuk görendir.” İbrahim 14/51
“İman edip salih amel işleyenlere gelince, Allah onların mükâfatını tastamam verecektir.” Bakara, 25, 82; Âl-i İmran, 57; Nisa, 57, 122-123,173; Maide, 9.
“Biz ona iki göz, bir dil ve iki dudak vermedik mi? Ona hak ve bâtıl şeklinde iki yolu göstermedik mi?” Beled 90/9-10
“Yeryüzündeki her canlının rızkı Allah'a aittir." Hud 11/6
Dolayısıyla insanlar Allah'ın sunduğu bu rızkı kendileri arayıp bulmalıdırlar. Yine Allah Kur'an'da; "… Yeryüzüne dağılın ve Allah'ın lütfunu isteyin." Cuma 62/10
"... Her şeyi yaratan ve bir ölçüye göre düzenleyen Allah'tır" Furkan 25/2
"...Onun katında her şey bir ölçü (miktar ) iledir.” Rad 13/8
" Biz her şeyi bir ölçüye göre yarattık". Kamer 54/49
KADER İLGİLİ ÂYETLER 3 GRUPTA TOPLAYABİLİRİZ;
1) İnsan iradesi ve hürriyetinin olmadığı kader: İnsanın ne zaman, nerede dünyaya geleceği, rengi ve cinsiyeti gibi özelliklerini seçme imkânı yoktur. Bu zorunlu bir kaderdir.
“Şüphesiz ki ne yerde, ne de gökte hiçbir şey Allah’a gizli kalmaz. Rahimlerde sizi dilediği gibi şekillendiren O’dur. Ondan başka ilah yoktur. O, mutlak güç ve kudret sahibidir.” Âl-i İmrân 3/5-6
İnsan sıcağı sıcak, soğuğu soğuk hissetme, nasıl öleceği gibi özgürlüğe sahip değildir.
“Rabbîn dilediğini yaratır ve seçer. Onların seçim hakkı yoktur...” Kasas 28/68
2) İnsan iradesi ve hürriyetinin esas olduğu kader: İnanç seçme, ahlâki davranışlar, günlük davranışlarımız, çalışıp çalışmama bigi eylemlerimiz.
“De ki, Hak Rabbinizdendir, dileyen iman etsin, dileyen inkâr etsin.” Kehf 18/29
“İnsana kendi çalışmasından başka bir şey yoktur. Onun çalışması yakında görülecektir. İnsana karşılığı tastamam verilecektir.” Necm 53/39-41
3) Üçüncü bir kadere gelince, bir yönüyle zorunludur. İnsanın onun üzerinde etkisi yoktur. Oluşumundan sonra insan iradesini ilgilendiren bir yönü vardır: Durup dururken insan bir musibete uğrayabilir veya mükâfata kavuşabilir. Deprem meydana gelmesi. Bu yönüyle tamamen zorunludur. Ancak onunla karşılaştıktan sonra insanın iradesi devreye girer, musibete katlanıp sabredecek mi, etmeyecek mi? Mükâfata şükredecek mi, nankörlük mü edecek. Hayat bu açından bir imtihandır.
“ Her canlı ölümü tadacaktır. Bir deneme olarak sizi hayırla da, şerle de imtihan edeceğiz. Ve siz, ancak bize döndürüleceksiniz“. Enbiya 21/35
2- ZAMAN İÇİNDE OLUŞMUŞ KADER ANLAYIŞI;
İlmihal kitaplarında, diyanet ilmihalinde (iki ciltli olan) ve okullarda din diye öğretilen “kader anlayışı”. Bu aynı zamanda müslüman toplumlarda oluşmuş kader inancıdır. Şöyle bir tanım yapılmaktadır;
Kader sözlükte "ölçü, miktar, bir şeyi belirli ölçüye göre yapmak ve belirlemek" anlamlarına gelir. Terim olarak “yüce Allah'ın, ezelden ebede kadar olacak bütün şeylerin zaman ve yerini, özellik ve niteliklerini, ezelî ilmiyle bilip sınırlaması ve takdir etmesi” demektir. (http://www.diyanet.gov.tr/tr/icerik/iman/17061)
Bu kader tanımında, her hangi bir ayırım yapmadan insanın tüm fiilleri de bu tanımın içine alınarak/sokularak insanın tüm eylemlerinin “ezelde Allah tarafından takdir edilmiştir”, şeklinde öğretiliyor. Buna dayalı olarak ise kültürümüzde kaderle ilgili birçok söylem halk arasında yaygın şekilde kullanılmaktadır;
“Kaderin böylesine yazıklar olsun”,
“Hiç şansım/kaderim yokmuş”,
“Yazık kaderi böyleymiş”,
“Kaderi böyleymiş, ne yapsın”,
“Zaten kaderi ona hiç gülmedi”.
Cümlelere dikkat edilirse, tüm olumsuzluklar kadere bağlanarak, insanın bunda bir dahli olmadığı ifade edilmektedir. Yani bunların sebebi Allah olduğu dolaylı olarak ifade edilmiş olmaktadır.
Halbuki Allah kötü/günah/şer fiillerine yönelmenin kendi takdiri olmadığını, bunların insanlardan ve diğer varlıklardan geldiğini, fakat bunların ölçülerini, yani neyin hayır neyin şer olduğunu bize bildiriyor. İlgili ayetler şöyle;
Kur’an’a göre hayır Allah’tandır. “Sana gelen iyilik Allah’tandır. Başına gelen kötülük ise kendindendir. Seni insanlara elçi gönderdik; şahit olarak Allah da yeter” Nisa 4/79.
Şer ise (şerre yönelme) yaratıklardan, insanlardan, cinlerdendir. “Başınıza gelecek her felaket, kendi yapıp ettiklerinizin bir ürünüdür. Bununla beraber Allah pek çoğunu bağışlıyor.” Şura 42/30
De ki: “Yarattığı şeylerin şerrinden/kötülüğünden, karanlığı çöktüğü zaman gecenin şerrinden/kötülüğünden, düğümlere üfleyenlerin şerrinden/kötülüğünden, haset ettiği zaman hasetçinin şerrinden/kötülüğünden, sabah aydınlığının Rabbine sığınırım.” Felak 113/1-5
De ki: “Cinlerden ve insanlardan; insanların kalplerine vesvese veren sinsi vesvesecinin şerrinden/kötülüğünden, insanların Rabbine, insanların Melik’ine, insanların İlâh’ına sığınırım.” Nâs 114/1-6
Hayır ve şer tüm fiillerin yaratılması ise, fiili yaratma anlamında Allah’a aittir. Hayır ve şer hiçbir fiil Allah’ın onayı ve yaratması olmadan oluşmaz, gerçekleşmez.
Allah hayır olarak yönelmelerimizi mükafatlandırmakta/mükafatllandıracak, şer olarak yönelmelerimizi ise bu şerden insanoğlu dönmediği müddetçe cezalandırmakta/cezalandıracaktır. Şer olarak yönelmelerimiz, yaptıklarımızla ilgili Allah sistemini/uygulayacaklarını vahıyle insanoğluna öğretmiştir. Mesela çoğu zaman yaptıklarımzın cezasını hemen vermemekte (Fatır 35/45), ama asla yapılanları unutmamaktadır (Taha 20/52, Mücadele 58/6, Müddesir 74/8-10).
Hesap gününün tek hakimi olarak Allah hesabı çarçabuk görecek, yoluna uyan müminleri ödüllendirecek, uymayanları ise cezalandıracaktır. “Böylece Allah herkese yaptığı işin karşılığını verir. Şüphesiz Allah hesapları pek çabuk görür” İbrahim 14/51.
Diyanetin ve buna dayalı yaygın kader inancıyla bağlantılı “şerrin Allah’tan olduğu/geldiği” yanlışlığından hemen dönülmelidir.
Yaygın kader inancına göre iş gazaları, savaşlar, cinayetler ve tüm olumsuzlukların takdir edicisi haşa Allah’tır. Çünkü Allah ezelde bunların nasıl olacağını, yerini ve zamanını “takdir” etmiştir. Allah’ın takdirinin önüne geçilemeyeceği ve zorunlu olarak bunun yapılacağına göre haşa bu olumsuzlukların sebebi Allah olmuş olmuyor mu!
Bu yanlışlıktan dönülmeli, kitaplardaki bu konu düzeltilmeli ve insanlar Allah’ın kitabıyla doğru bilgilendirilmelidir.
İman edilecek şeylerin geçtiği bazı ayetler; Bakara 2/177, 284, 285, Nisa 4/136, Felak ve Nâs Sureleri.