Türkiye, Türk Milleti, Cumhuriyet, din, kimlik ve Türkçe üzerinde oynanan oyunlara duyarsız kalanlar ve tepki gösterenler var...
Türkiye; kirli, karanlık ve gerçekten içinde tuzaklar dolu tertiplerle labirentlere sokulmuştur.
Sindirilmiş insanlar.
Köleleştirilmiş beyinler.
Durmaksızın çalışan etki ajanları.
Devreye sokulan sömürgeleştirme yöntemleri.
Kendisiyle komşularıyla kavgalı bir Türkiye gerçeği var.
Ve tek kurşun atmadan içerden kaleyi yıkma ve Türkiye’nin tasfiyesi var.
Barış Huzur güven içinde bir Türkiye için mücadelede kimler ne kadar samimi?
Milli gücün tüm unsurları ortak mücadele ediyor mu?
İçeriden yapılan engellemeler nereden geliyor, kimler bilerek ya da bilmeyerek nasıl engel oluyor?
Siyasiler, bürokratlar, gazeteciler neden bu kadar sinirli? Ne yapmaları gerekiyor?
Mili güç unsurlarına yönelik sinsi, hainane, alçakça yapılan operasyonlara, psikolojik savaşa ve teknolojik istihbarata ne kadar karşı koyulabiliyor?
1920’lerde Osmanlı yıkılırken; Amerikan ve İngiliz mandacılığını kabul eden zihniyetle, milleti bölen devletin milli ve manevi değerlerini kurallarını değiştiren zihniyet aynıdır.
Türk Milleti’ni etnik kimliğe bölen zihniyetle, ahlakı, dürüstlüğü namuslu olmayı, hak ve adaleti bir tarafa bırakıp dini istismar eden çarpık zihniyet aynı zihniyettir.
Türkiye; 1920’lerin o eski karanlık ilişkilerine yeniden düşmüştür. Bir taraftan ekonomik yatırımların yoksunluğu, diğer taraftan iktidar zihniyetinin halkını rakip, hatta iç düşman olarak görmesinin vermiş olduğu gerginlikler artarak sürmektedir.
Çağdışı Arapçı köhnemiş zihniyet, çağdaş dünyadan uzaklaştıran zihniyettir.
İslamcı denilen din simsarları, her dönem nemalananlar, ekonomik güç devşirmişlerdir.
Dinciliğin ön plana çıktığı dönemlerin; Türkiye'nin sanayileşmesinin ve ekonomik kalkınmasının geri bırakıldığı, devlet eliyle zenginlerin oluşturulduğunu, devletin borçlandırıldığı dönemler olduğu açıktır.
Perdenin arkasında din şakırtılarının içerisinde ekonomik güç devşiren çevreler var. Elini ovuşturarak bankaların içini boşaltanlar, devleti borçlandıranlar var.
Birtakım İslamcı görünen sahtekarlar; rant operasyonlarıyla devleti gereksiz yere borçlandırarak milyarlarca dolar bu milletin parasını çaldı. Milleti hurafelerle, arapçı din ile uyutarak arkasından milletin ekonomik gücünü çaldılar.
Geri kalmış bölgelerde, bölgeler arası dengesizlik ve gelir dağılımı adaletsizliği vardır.
Yapılanlar; bir niyet beyanı, istikamet tespiti ve zihniyet değişimidir.
Türkiye'nin siyasi anlamda bağımsız bağlantısız çağdaş devlet olmasını önleyenler; hiç şüpheniz olmasın aynı zamanda bu memlekette halkın fukaralaşmasından medet umanlardır.
Ülkede; fukaralığı, işsizliği, ekonomik kalkınmayı önleyeceksek, ekonomik kalkınmayı sağlayacaksak bu tablo ve görüntüyü tersine çevireceksek bunun temel şartları vardır. Her alanda atılımı, yenileşmeyi, değişimi esas almak gerekir. Türk Milleti’nin gücünden başka hiçbir güç etkili ve yetkili olmayacaktır.
Vatandaşının bütün farklılıklarından, dilinden, dinlediği türküden, mezhebinden, meşrebinden korkan bir devlet anlayışını elemek, vatandaşını bütün bu farklılıklarını bir zenginlik olarak gören, bütün bunların önünü açmaya yönelmiş bir devlet ve zihniyet anlayışı yeniden ortaya konulacaktır.
Türk Milleti; işbirlikçi kanı bozuk kimliği kişiliği bozuk tiplerin kirli oyununu bozacaktır.
Türk Milleti; milli iradeye sahip olduğu sürece bizler de bilimsel irade olarak doğruları gerçekleri yazacağız, anlatacağız.
Türkiye; geriye doğru değil, ileriye doğru gidecektir.
Günün Sözü: Doğruları konuşmak, anlatmak, savunmak, uygulamak insan olmaktır.
Av.Prof.Dr.Nurullah AYDIN
2 Ekim 2017-ANKARA