Hz. Muhammed (s.a.v)  peygamberlik görevine 40 yaşında başladı; 23 yıl içerisinde bozulmuş, parçalanmış toplumu düzene soktuktan sonra. Onlara; “Ben yalnızca sizler gibi bir insanım” demek suretiyle, devlet adamlığını, basiretini, siyaset alanında gösterdiği başarılarını, fikir, inanç, hürriyet hakkındaki çabalarının yanında adalet konusunda, “Hırsızlık yapan, kızım Fatıma dahi olsa elini keserdim” diyebilen örnek bir liderdir.
Hz. Muhammed (sav) 40 dava adamıyla yol açıkmış, bu gün iki milyarı aşan bir topluluğun lideri olarak temayüz etmiştir.
Son dinin son peygamberi Hz. Muhammed’in (sav) Devlet adamlığı ve liderliğini takdir eden birçok tanınmış devlet ve ilim adamlarının övgülerinden bazılarını burada zikretmek istiyorum;
Avrupalı bilim adamı Lamartine (Paris 1854) ise; “Düşünür, hatib, havari, kanun koyucu, mücadeleci, fikirleri feth eden, rasyonel inançları onaran, resimlere ve putlara tapmaya son veren, yirmi tane dünyevi devletin kurucusu olan ve bir tane manevi devlet kuran, işte bu Muhammed’dir. Bir insanın büyüklüğünü tespit edebilmek için kullanılan bütün kıstaslara göre Muhammed’den başka birisinin hiç daha büyük olabileceğini düşünebilir miyiz?” derken
T. George Bernanrd Shaw ( İrlandalı, düşünür ve tiyatro yazarı) ise:
“Ben o’nu inceledim. O, mübarek insan benim görüşüme göre bir yalancı peygamberden çok uzaktır, o’nu insanlığın kurtarıcısı olarak adlandırmak lazım. Ben inanıyorum ki o modern dünya’nın egemenliğini elde etse, o problemleri çözer, dünyanın çok ihtiyaç duyduğu barış ve saadeti getirir. Ben gelecekte Avrupa nın Muhammed’in inancını kabul edeceğini görüyorum, tıpkı bugün Avrupa o’nun inancını kabul etmeye başladığı gibi.
Johann Wolfgang von Goethe (Alman Şair ve Yazar); Hiç kimse Hz. Muhammed’in prensiplerinden daha ileri bir adım atamaz. Avrupa’ya nasip olan bütün başarılara rağmen bizim bütün kanunlarımız, İslâm medeniyetine bakarak çok eksiktir. Biz Avrupa milletleri, büyük medenî imkânlarımıza rağmen, Hz. Muhammed’in son basamağına varmış olduğu merdivenin daha ilk basamağındayız.”
 Prof. Dr. Michael Hart; “Tarihteki Yüz Büyük İnsan” adlı kitabıyla bütün dünyada yankılar uyandıran Amerikalı bilim adamı Prof. Michael Hart’a kitabın ilk yayınlandığı tarihten on yıl sonra, Kahire’de çağırıldığı bir ödül töreninde, El-Ahram Gazetesi muhabirlerince sorulan; “kitabınızın yayınlanmasının üzerinden 10 yıl geçti neredeyse. ‘100 ünlü Adam’ adlı kitabınızda birinci yeri Hz. Muhammed’e (s.a.v.) ayırmıştınız, hâlâ bu görüşünüzde ısrarlı mısınız?” şeklindeki soruya şu cevabı vermişti:
“Bu ünlülerin ilk listesidir. Bu sayı 200-300’e bile çıkarılsa Hz. Muhammed’in (s.a.v.) listenin başındaki yeri sabittir.
Ben ünlüleri incelerken bazı sabit kriterler ortaya koydum. Bunlardan biri de, ünlülerin insanlık tarihinde bıraktıkları geniş ve derinlemesine izlerdir. Benim, ünlülerin en ünlüsü olarak Hz. Muhammed’i (s.a.v.) tercihim ise, O’nun hem peygamberliği, hem de dinî ve dünyevî seviyede fevkalade başarılı olmasıdır. İnsanlık ahlâkı, felsefî ve hukukî olarak İslâm’dan daha mükemmel bir din görmemiştir.
 Hz. Muhammed (s.a.v.)’in vefatından sonra da İslâm, dünyanın doğusunda ve batısında yayılmaya devam etti. Dünyada hâlâ bir çok insan kalpleriyle ve akıllarıyla İslâm’a yöneliyor. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) davet ettiği din, 14 yüzyıl önce medeniyetin ve kültür merkezlerinin dışındaki bir bölgede doğmuştu. Ve zor şartlar altında yol aldı. Buna rağmen İslâm, dünyanın her yönüne yol buldu. Ve inanıyorum ki Hz. Muhammed (s.a.v.) gibi, her yönüyle mükemmel bir insan, bir daha gelmez.
Muhammed’i dünya tarihindeki en etken insanlar listesinde ilk başa koymam, bazı okuyucuları şaşırtabilir, hatta bazıları bunu sorgulayabilir. Ama o tarihte tek insan olarak hem dünyevi hem dini acıdan büyük etki yapabilmiştir.”
[1] Diyor
Thomas Carlyle (Meşhur İngiliz Düşünür; “Kral ve vezirler gibi azamet ve debdebe perdeleriyle gizlenmiş değildi. Kendi hırkasını kendi yamalar, kendi ayakkabısını kendi tamir ederdi. Harbe gider, ashabı ile istişare eder, emirlerini onlarla beraber verirdi.
Nasıl bir insan olduğunu her yönü ile kavminin bilmesi için böyle yaptı. Ona artık, siz ne isterseniz öyle deyiniz. Dünya’da taç ve ihtişam sahibi hiçbir imparatora, yamalı bir hırka içindeki bu insan kadar hürmet ve itaat edilmemiştir. Yirmi üç yıllık dünya imtihanı, gerçek bir kahraman için lüzumlu bütün unsurları taşımaktadır. İnsanlar her şeyden daha fazla Muhammed’e kulak vermelidir. Diğer bütün sözler, onun karşısında boş sözlerdir.”
Dr. Gustave le Bon (Fransız sosyolog ve amatör fizikçi)
 “İslamiyet’ten daha eski dinler, insanların ruhları üzerindeki hakimiyetlerini günden güne kaybetmekte oldukları halde, Hz. Muhammed’in dini bütün kudret ve hakimiyetini muhafaza etmektedir.”
Prens Otto Von Bismarck; “Ben şunu iddia ediyorum ki, Hz. Muhammed en seçkin bir kıymettir. Yaradan’ın, böyle ikinci bir vücudu imkân sahasına getirmesi de ihtimalden uzaktır. Seninle aynı asırda bulunamadığımdan dolayı üzgünüm Ey Muhammed!”…
Shebol (1927 Hukuk Kongresi Başkanı; “Hz. Muhammed’in (sav) insan olması itibariyle, bütün insanlık muhakkak iftihar eder. Çünkü O Zat, ümmî olmasıyla beraber, on üç asır evvel öyle kanunlar ve esaslar getirmiş ki, biz Avrupalılar iki bin sene sonra onun kıymetine ve hakikatine yetişsek en mes’ud, en saadetli nesiller oluruz”.
Atatürk Hz. Muhammed (sav)’e hayranlığını ifade ederken; “Bütün dünyanın Müslümanları Allah'ın son peygamberi Hz. Muhammed'in gösterdiği yolu takip etmeli ve verdiği talimatları tam olarak tatbik etmeli ve onu örnek almalıdır. Zira ancak bu şekilde insanlar kurtulabilir ve kalkınabilirler
[2]."
"Büyük bir inkılâp yaratan Hazreti Muhammed'e karşı beslenilen sevgi, ancak onun ortaya koyduğu fikirleri, esasları korumakla tecelli edebilir."
Atatürk, 1926 yılında yaptığı bir konuşmasında: '' Hazreti Muhammed, Allah'ın birinci ve en büyük kuludur. O'nun izinden bugün milyonlarca insan yürüyor. Benim, senin adın silinir, fakat sonsuza kadar O, ölümsüzdür'' ifadelerini kullandığına dikkat çekmektedir.
Atatürk 1930 yıllarında, İslam düşmanı bir şarkiyatçının Hz. Muhammed hakkında yazdığı bir kitabı tercüme eden bir yazar, eserini Atatürk’e takdim eder. Atatürk kitabı inceledikten sonra tarihçi Prof. Dr. Şemsettin Günaltay’ı çağırtır ve kitap hakkında fikrini sorar. Günaltay’ın cevabı:
- Ele alınacak bir şey değil, bir facia olur Paşam. Deyince Atatürk;
- Bu paçavrayı toplatın ve tercümeyi yapanı hükümet kapısından uzaklaştırın.
Hz. Muhammed'i bana, “cezbeye tutulmuş sönük bir derviş” gibi tanıtan cahil adamlar, onun yüksek şahsiyetini ve başarılarını göremeyenler asla bizim tarih çalışmamıza katılamazlar.
[4]'' Diye uyarıda bulunuyor..
İşte örnek devlet adamı Allah Rasûlün’nün hayatı, her türlü alanda denge ve ahengi temsil etmektedir.


[1] : Dünya tarihindeki en etken 100 Kişi, New York: Hart Yay. 1978, S. 33
[2] Atatürk, Nedim Senbai, A.Ü. Dil, Tarih, Coğrafya Yay., s. 102, 1979
[3] Şemsettin Günaltay, Ülkü Dergisi, sayı 100, s. 4
[4] Atatürk ve Din Eğitimi, Ahmet Gürbaş