Öcalan’la röportaj yapmanın gazetecilik başarısı olduğunu, Öcalan’la röportaj yapmayı kabul etmeyen gazetecilerin mesleği bırakması gerektiğini anlatan arkadaşın gazetesine baktım…
Tutanak haberi yok.
“İleri demokrasilerde tabu olmaz, her mesele şeffaf şekilde tartışılmalı, konuşmaktan korkmamalıyız” diyen gazeteciyi, dün dinliyorum televizyonda…
Gözümüzün içine baka baka “bazı meseleleri bu kadar uluorta konuşmamalıyız, bırakalım kendi mecrasında sessizce yürüsün” diyor.
“Bu haberi haber yapmayı doğru bulmuyorum, hiç olmazsa kısaltılsaydı” diyen gazeteci var!
İmralı’nın “barış” için elini taşın altına koyduğunu söyleyen, hatta “Nobel ödüllü Mandela”ya bile atıfta bulunan gazetecinin, dün ne dediğine baktım… Çark etmiş, İmralı’yı Ergenekoncu ilan etmiş.
Yere göğe sığdıramayan; olgun devlet adamı gibi, tecrübeli diplomat gibi davrandığını, bu tutumuyla Türkiye için şans olduğunu yazan bir gazeteci vardı. Acaba şimdi ne yazmış diye baktım. Birazcık fikir değiştirmiş… “Ruh hastası olduğunu, hapiste kalmaktan kafayı yediğini, güvenilmeyeceğini” yazmış.
Aylardır “İmralı” diyorlardı.
Koro halinde vazgeçmişler…
Eskisi gibi gene “Apo” demişler.
İmralı tutanakları haberi, bir kez daha alenen ortaya koymuştur ki…
Gazeteci kimliğiyle sütunlarda-ekranlarda boy gösteren tiplerin çoğu, vatandaşı narkozlayan psikolojik harekât’ın memurudur.