Çünkü geleceğe yön verenleri onlar yetiştiriyor.
Batılı üniversiteler, ekonomik olarak, genelde üçlü bir sacayağı üzerinde duruyor.
Gelirlerinin üçte birini devlet ya da vakıf veriyor, üçte biri öğrenciden alınıyor, üçte birini de üniversite kendi üretiyor.
Bizim üniversitelerin pek çoğu tek ayak üzerinde.
Arkalarında ya devlet var ya da vakıf ve öğrenci gelirleri.
Bilim ve teknoloji üreterek bütçeye katkıları yok denecek kadar az.
Yani bilimi üretime dönüştürme konusunda sıkıntıları var.
Yıllardır üniversite-sanayi işbirliğinden söz edilir ama arkası bir türlü gelmez.
Yine aynı şekilde teknokentlerle çağ atlayacağız vaatleri de havada kaldı.
İşte bu yüzden kendilerini gösterme zamanları geldi de geçiyor.
Üreterek hem öğrencilerine hem de ülkeye örnek olsunlar ki tüketim toplumu olmaktan kurtulup üretime odaklanalım.
Yoksa işimiz çok zor!..
Nakilde sıkıntı var
Okullar açılalı, kayıtlar biteli çok oldu ama nakiller hâlâ devam ediyor.
Peki, herkes gittiği okulundan memnun mu?
Bütün okullar kontenjanlarını doldurdu mu?
En önemlisi de zorunlu eğitim çağındaki öğrencilerin ne kadarı hâlâ sokakta?..
Eğitim ciddi bir iş ve takip gerektirir.
Oysa millet olarak en zayıf olduğumuz noktalardan biri de takipçilik.
Gazetecilikte buna fikri takip denir. Yani bir haber yaptığınızda devamı geliyor mu, gelmiyor mu diye sonuna kadar takip edersiniz.
Örneğin, biri çıkıp şunu şunu yapacağım der ve manşetlere çıkar, sonra bakarsınız arkası gelmez, işte o zaman, o sözlerini hatırlatır, hani ne oldu dersiniz.
Eğitimde de durum farklı değil.
Nakiller konusunda ciddi sıkıntılar var.
Puan esas alındığı için boş kontenjan olsa da başvurular geçersiz kalıyor çünkü o puanda öğrenci bulunmuyor.
Peki, esnek puan uygulaması getirilemez mi?
Örneğin en fazla üç puanlık bir esneklik tanınamaz mı?
Olursa ne olur?
Kalite erozyonu kesinlikle yaşanmaz ama kontenjanlar dolar. Ancak böylesi bir uygulamanın çok önceden açıklanması gerekir. Yani maç ortasında kuralların değişmesi hiç doğru olmaz.
Bu yıl için belki geçti ama gelecek yıl için esnek puan uygulaması düşünülebilir...
Ve asıl önemli konu, ne kadar öğrenci okul dışında kaldı?
Şu an için devamsızlık sınırını aşan ya da aşma noktasına gelen ne kadar öğrenci var?
MEB hâlâ vakit varken bu konuyu enine boyuna araştırmak ve önlem almak zorunda yoksa ileride çok ciddi sıkıntılar yaşanabilir!
Zorunlu eğitim çağındaki öğrenciler kesinlikle okulda olmalıdır. Aksini düşünmek ya da olup bitene göz yummak resmen Anayasa’yı ihlaldir!..
Vural Genç Bakış’ta
MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural bu akşam (23.45) Kanal D’de Genç Bakış’ta konuğumuz olacak. Canlı yayında öğrencilerin sorularını cevaplayacak. İşte cevabı merakla beklenen sorulardan bazıları:
MHP 1 Kasım seçimlerinden nasıl bir sonuç bekliyor?
7 Haziran gecesi erken seçim diyen MHP benzer bir sonuç çıkarsa 1 Kasım gecesi de erken seçim diyecek mi?
Çözüm sürecine nasıl bakıyorlar, terörü bitirmek için ne öneriyorlar?
MHP her şeye hayır mı diyor?
Hangi koşullarda iktidar ortağı olur?
Kırmızı çizgileri neler?
MHP tabanı için müstakbel ortak Ak Parti mi yoksa CHP mi?
Özetin özeti: Seçimler hayırlısıyla bitse de Türkiye rahatlasa..