19 Aralık 1978 günü ülkücülerin “Güneş Ne Zaman Doğacak” isimli anti-komünist propaganda filmini izledikleri sırada sinema salonuna bomba atılmasıyla başlayan olaylar, Maraş’taki Alevi ve Kürt halkına karşı pogroma dönüştü. Maraş’ta faşistleri harekete geçiren bombanın yine faşistler tarafından, Ökkeş Kenger’in Ülkücü Gençlik Derneği Maraş Şubesi İkinci Başkanı Mustafa Kanlıdere’nin emriyle attığını bugün artık biliyoruz. Ökkeş Kenger’in ise bugün bilinen adı Ökkeş Şendiller’dir.

 

      Bombanın patlamasının ardından, binlerce faşist tarafından gerçekleşen saldırılar dizisi sonunda Alevilere ait olduğu bilinen iş yerleri ve ev yakıp, yıkılmış, yağmalanmış,  binlerce Alevi, ülkücülerin öncülük ettiği bir katliamla karşı karşıya kaldı. Saldırıların ardından ilan edilen sıkıyönetimin ortaya çıkardığı bilançoya göre resmi rakamlara göre 111, yaşayanlara göre 500’e yakın kişi yaşamını yitirmiş,  binin üzerinde insan yaralanmış, 552 ev ve 289 işyeri tahrip edilip, yakılmıştı.

 

      Biliyoruz ki Maraş katliamı MİT, MHP, Ülkücü Gençlik Derneği ortaklığıyla gerçekleştirilen açık bir kontrgerilla operasyonuydu. Dönemin Başbakanı Bülent Ecevit olaydan aylar önce eline bir rapor geçtiğini ancak üzerine gidilemediğini söylüyordu. Yapılan yargılamalar, Sıkıyönetim Mahkemeleri’nde katilleri açığa çıkarmaktan uzaktı ve hatta katliamın üzerini örtmek amacını taşıyordu.

 

      Maraş katliamının yıl dönümünde, bir kez daha kaybettiğimiz yurttaşlarımızı anıyoruz. 
Bu türden kitlesel katliamları örgütleyen, bu katliamlara katılan, bu türden insanlık dışı uygulamaları planlayan ve teşvik edenlerin cezalandırılması demokrasinin gelişmesinin zorunluluğudur. Aksi durumda, bugün tanık olduğumuz gibi, katliamı gerçekleştiren siyasi güruhların yeni kuşakları Maraş katliamını savunan anma gösterileri düzenleme cesaretini bulabilmektedir.


      Buna karşın katliamın 36. Yılında Maraş’ta yapılması planlanan tüm anma, basın toplantısı ve etkinlikler Valilik tarafından yasaklanıyor.  Tüm yasaklamalara karşın demokratik muhalefet örgütlülükleri başta kongremiz HDK bileşenleri olmak üzere  Alevilerin yanında olma iradesi ve pratiği tam gözterilmeli ve Alevi Kurumları ile beraber 21 Aralık’ta Maraş’ta olunmalıdır.

 

     Alevi dernekleriyle birlikte siyasal iktidar net bir biçimde uyarılmalıdır;  Alevilere dönük inkâr ve imha politikalarından vazgeç denilmeli,  katliamda suçu, hatası ve ihmali bulunan birey ve kurum her kim varsa, evrensel hukuk çerçevesinde yargılanması, gerekli cezalar verilmesi ve toplumsal yüzleşmenin sağlanması için ivedilikle adımlar atmalısın çağrısı güçlü bir şekilde yapılmalıdır.!

 

     Maraş katliamının hatırlatması gereken önemli bir sorun da Alevilerin talep ettiği hakların on yıllardır hala iade edilmemiş olmasıdır. 36 yıl önce gerçekleşen katliam, bugün, halkların kardeşliği için mücadele edenlerin hatırlamak, anmak ve ders çıkartmak zorunda olduğu bir olaydır.

 

      Tüm demokratik muhalif güçler laf olsun diye değil gerçekten isteyerek ve öznesi olarak, Alevilerin on yıllardır iade edilmeyen hak mücadelesinde yanında olma beyanlarını bir kez daha söylemek için 21 Aralık günü Maraş yoluna barikat olan kolluk gücünün karşısında onların yüzüne haykırıp tüm ülkeye duyurmalıdır.

 

      Başta zorunlu din dersi kaldırılsın, cem evleri ibadethanedir, tanınsın. Diyanet İşleri Başkanlığı lağvedilsin. Ayrımcılık son bulsun.  Nefret söylemi cezalandırılsın! İnançlara, düşünceye, ifadeye Alevilere özgürlük,  nidalarını Maraş önlerinden dünyaya haykırmak için bu Pazar Maraş ta olunmalı, Alevilerle birlikte omuz omuza 78 MARAŞ BİRDAHA ASLA diye haykırılmalıdır.