1986 yılında 12 Eylül askeri yönetiminin koyduğu siyasi yasaklar kalktıktan sonra seçim propagandası için Bor’a gelen Süleyman Demirel için Bor Hükümet Meydanındaki Yüzbaşı’nın Kahvesinin girişine masa konularak orada vatandaşlara hitap etmişti. Hemen birkaç metre ötesinde fotoğraf çeken kişiydim. O zaman Yeni Düşünce Gazetesinin İl Temsilcisiydim. Bu tarihten sonra Niğde ve Bor’da olan hemen hemen bütün mitingleri takip ettim. Sanırım bu işlere çocukluktan ilgim var, 10 – 12 yaşlarında Ecevit’in Bor’a gelişini de izledim, Ecevit'in bulunduğu otobüsün taşlanmasını da, Erbakan’ın 70 li yıllarda Bor’da tarikat yurdu temeli atmasını da, Turgut Özal’ın 1987 yılında Niğde ve Bor mitinglerini de takip etmiş, izlemiştim. Partizan bir aileden de gelmiyorum, rahmetli babamın hangi partiye oy attığını bilmiyorum, bildirmezdi. Ama çocukluktan beri siyaset izledim. Bor’daki siyasi partilerin salon toplantılarını, Ülkü Ocaklarının konserlerini hiç kaçırmadım. Çocuktum, git bisiklet sür, derede yüz, onlarıda yaptım ama çarşı çocuğu olmamın etkisi de vardır, 70 li yıllardaki Bor Halkevi Salonundaki izlediğim bir çok siyasi etkinliği hala çok iyi hatırlıyorum.
Yıllardır da seçimlerde sandıkların açılışını Bor Başpınar Mahallesinde düzenli olarak oy sayımı bitene kadar takip ederim. Sandık sayılarını alırım. Başpınar mahallesi benim mahallem, iyi apartmanlarda oturanlar yanında, varoş sayılacak kerpiç evlerde oturanlarda var. Seçim günü oy atmaya gelen insanları durur izlerim. Oy atmaya gelen insanların, giyimi, duruşunu, gözüne bakar, davranışını izler, çokluğunu, azlığını görür, hangi partiye oy atabileceği kanısına varırdım. Seçim günü bu izlenimlerinim ardından birçok dostumu, partiliyi arayıp kazanacak partiyi, oy oranları tahminimi bile iletmiştim. Çünkü seçim sürecinde gördüğünüz, fark ettiğiniz insanlar harici o gün sandığa oy kullanmaya giden, hiç tahmin edemediğiniz profili ve o profilin çok yada azlığını görüyorsunuz. Kafanızdaki, etrafınızdaki seçmen profilinden çok farklı seçmen profili görüyorsunuz. Bir kanıya varabiliyorsunuz.
2005’den sonra da Borhaber.net den dolayı zaten mitingleri bir nevi takip mecburiyeti oluştu. Çekim yapılacaksa diğer arkadaşlar çekiyor, ben hep miting meydanını dolaşırım. Sahnedeki siyasetçiyi hiç yakından takip etmedim, odaklanmadım. Mitinge gelen partilileri, uzaktan izleyen vatandaşları gözlemlerim, izlerim, incelerim. Giyimi, yaşam biçimi, duruşunu izlerim, yüzlerine, gözlerine bakarak, endişeyi, neşeyi, kaygıyı, heyecanı, güveni, enerjiyi fark edersiniz.
Mitinglere katılım, ilgi de geçmiş yıllara göre azalıyor. Televizyon, sosyal medya ve haber siteleri gibi iletişim yolları ile partiler görüş ve düşüncelerini iletebiliyor. Gündelik yaşamın yoğunluğu, yaşanan sorunlar, insanları aktif siyasete ilgiyi her geçen seçim azaltıyor.
Bir çok ülkede mitingler önemini çoktan yitirmişken, Türkiye'nin kutuplaştırılmış siyasi ortamı içinde mitingler hala önemli olabiliyor. Burada Türkiye’deki farklı bir yönü hatırlatmak lazım, iktidarın ezici bir algı yapan televizyon üstünlüğü var. Muhalefet kendisini televizyonda anlatmakta güçlük çekebiliyor. Burada, işte mitingler devreye giriyor. Daha küçük alanlarda esnaf, kahve, köy, belde ziyaretleri yapılmak zorunda kalıyor. Ayrıca, miting gibi etkinliklerin partilerin seçmenle doğrudan etkileşimde olmasını sağlıyor. Partiler kendi tabanlarını motive ve moral kazandırıp, karşı tarafa karşı bir güç gösterisi olarak kullanabiliyor. Oluşan kalabalık dayanışma, güven, sinerji, heyecan oluşturduğu gibi, oluşturulamayan kalabalık atalet, moral bozukluğu, kaygı ve boşvermişliğe neden olabiliyor.
Deprem olmamış olsaydı, sanatçıların da katkıları ile şölen, eğlence havasında geçecek mitingler yapılırdı. Etkileri de artabilirdi.
Böylesi bir girişten sonra gelelim asıl konuya,
Bugün CHP Niğde’de miting yaptı.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve Mansur Yavaş katıldılar. Kemal Kılıçdaroğlu ilk olarak 2012 yılında Şehitler Haftası nedeniyle Bor ve Niğde başta olmak üzere, ileriki zamanlarda da 4 kere Niğde ve ilçelerinin tamamını ziyaret eden belki de tek parti lideri. Borhaber.net deki eski konuşmaları (Burada tıklayın)
Yukarıda mitinglere bakış açımı açıkladıktan sonra, bugünkü mitingi yorumlayayım.
Bir kere örgütlü, bindirme, taşıma, zorlama ile oluşturulan bir miting değil. Tamamen insanlar spontene, kedi istekleri ile alana gelmişler, bu yüzden de heyecan fazlaydı. Katılım CHP'den beklenenin çok üzerinde oldu. Bütün alanı gezdim, girdim çıktım, tekrar girdim, tekrar çıktım. Alan hariç, yani polis bariyerlerinin dışında da alandakiler kadar izleyici vardı. Bariyerler ise hatalı, belki de kasıtlı olarak bir bölümden diğer bölüme geçişleri engelliyor, giriş noktaları azdı. CHP’nin Muharrem İnce’nin de adaylığındaki belediye önündeki mitingi dahil en kalabalık mitingini yaptı.
CHP’nin mitingine gitmek, alana girmek, görülmek diğer partiler gibi değildir. Hele Ak Parti gibi asla değildir. Ak Parti’de alanda fotoğraf vermek, paylaşmak pirim yapar, CHP de şimdilik! pirim yapmaz. Mitingi izledikten sonra, haberin manşetini “Dip Dalga” olarak attım, telefonla arayıp bu manşete itiraz edenler oldu, ama seçim gecesi haklılığımı fark edeceğinizi düşünüyorum.
CHP seküler bir parti olarak bilinir, belli profil seçmene hitap ettiği düşünülür. Fakat bu miting farklıydı. Önemsediğim en önemli konu, her kesimden insan profilinin olduğunu gördüm. Türbanlı kadınların çokluğu yanında, klasik CHP seçmeni olduğunu hissettiren kadınlar da hayli fazlaydı. Örgütlü olmadan, bireysel gelen, çok genç gördüm. Oldum olası CHP’nin yaşlılar partisi olduğunu savunurdum, gençliği olmayan bir parti olarak düşünürdüm. Alandaki gençlerin çokluğu beni şaşırttı. Kadınların çokluğu şaşırttı. Zaten bu seçiminin belirleyici unsuru gençler ve kadınlar olacak şüphesiz. Çünkü gelecekte oluşacak muhtemel baskıyı, kaygıyı fark eden, en çok hisseden onlar. Kendi kararları ve özverileri ile gelen bir kalabalık gördüm. Heyecan gördüm…
Mitingde İYİ Partililer, Deva ve Saadet Partililer de vardı, ama CHP yoğunluğu çok bariz görüldü.
2018 Cumhurbaşkanlığı seçiminde Millet İttifakının adayı Niğde’den % 33 oy alırken,
Cumhur İttifakının adayı Recep Tayyip Erdoğan ise % 65 oy almıştı.
2018’den bu yana köprünün altından çok su aktı. O zamandan bugüne neler oldu, neler değişti, seçimde oluşacak eğilimi yazmıştım. (Seçimin sonucunu merak ediyorsanız buyrun başlıklı yazım. Burada tıklayın) Millet ittifakı Niğde’deki oyunu artıracak bugünkü mitingin bunu net olarak gösterdiğini düşünüyorum. Bu oran % 45 - % 50 - % 55 ‘e yakın mı olacak?
Milletvekilliği seçimi ise daha geniş bir yazı gerektiriyor ama CHP’nin bugünkü mitingi gösterdi ki rahat şekilde bir milletvekili cepte. Ak Parti’nin bir milletvekili de cepte görünüyor…
3 Niğde Milletvekilliğinin ikisi cepte el de var bir.
Cepte olmayan zor, zorlu görünen ve en çok da merak edilen 3. milletvekilliği.
Herkes 3. milletvekilini kim alacak? Sorusunu merak ediyor.
Miting sonrası heveslenen, güveni gelen CHP’mi?
Önceki dönemin tekrarı olacak diyen Ak Parti’mi?
Tecrübeli adayı olan kısa zamanda çok yol alan İYİ Parti’mi?
Köklü ideolojisi olan, çok da çalışan MHP’mi?
Bu, 3. milletvekilliğinin sonucunu ittifakların kendi içindeki geçişleri belirleyecek.
Bunu geçmişte yaşanan bir konuyu anlatarak izah edeyim. Örnek MHP ama her parti kendine yorumlayabilir.
2019 Niğde Belediye Başkanlığı seçimleri;
Ak Parti Adayı Emrah Özdemir % 37 oy alarak seçilmişti.
Peşinden İYİ Parti adayı Mümin İnan % 28,
3. Sırada MHP adayı Hakan Er % 18 oy almıştı.
4. Sırada ise CHP Adayı Rasim Yılmaz % 17 oy almıştı.
Seçim gününe 17 gün kala MHP için Niğde’nin her mahallesinde anket yapmıştık. Ankette MHP’nin 3. Parti olduğunu tespit etmiş, oranları pasta şeklinde eğitim, yaş, önceki seçimde hangi partiye oy verdiği, ikinci partisinin hangisi olduğu gibi soruların sonuçlarını içeren, oranları çizelgelerle izah eden dosya teslim etmiştim. Anket sonucuna inanmayan Hakan Er epey kızmıştı bana… Anket sonucu buydu… Ama kendisine “2 haftada seçim nasıl kazanılır? – Oylar nasıl artırılır?” başlığı ile dosya da eklemiştim. Bu bölüme kısa bir göz gezdirdi ve bana dönüp “Ben bunları yaparsam Cumhur İttifakı içinde olduğum Ak Parti ile ters düşerim, Genel Merkezimden tepki alırım, ben yapamam” benzeri savunma yapmıştı. Kendince haklı olabilir. Aslında üzerinde çalışılsa usturuplu, ince! şekilde yürütülseydi ters düşülmezdi. Ama ders düşüldü!
Ankette şunu fark ettim. Dana önceki seçimlerde MHP veya Ak Parti’ye oy verenler kendi partileri arasında çok kolay geçiş yapmışlardı. İkinci partileri önemliydi. Seçim pastası tek… MHP, İyi Parti’den, CHP’den oy alamıyor ancak Ak Parti’den oy alabiliyor ve seçilmek için Ak Parti seçmenine ihtiyaç vardı.
Yukarıdaki konu geçişlerin zor olduğu yerel seçimde geçti… Önümüzdeki seçim genel, bütün partilerin fazla bir zamanı da kalmadı.
Adaylar seçim sürecinde yerçekimini hissetmez.
Oysa yerçekimi gerçektir.