Yurt savunmasında müstesna bir yeri olan bu zaferler, Türk tarihinin altın yazılarla yazdığı şeref sayfalarıdır.
Bize bu şerefli tarihi hediye eden şehitlerimizi bir kez daha rahmetle yad ediyoruz. ve onlara layık olma konusunda üzerimize düşen görevleri yerine getirmeğe gayret ediyoruz. Bu güzel yurdu korumak elbette ki boynumuzun borcudur ve vatanseverliğimizin de gereğidir. Bakınız bir şairim şiirinde; “Hazır ol cenge eğer istersen sulh-u salah” demektedir;“
İstiklal Savaşında Kürdü, Türkü, Lazı, Çerkezi, baba oğul yan yana, omuz omuza siperlerde, düşmana karşı birlik olup ölümüne mücadele yapmasını bilmiştir.
İnebolu’da kağnısına yüklediği mermileri ordu saflarına yetiştirmeye çalışan Türk anası, mermi sandıklarını kar ve yağmurdan korumak için kendi bebeğinin üzerindeki örtüyü alarak mermilerin üzerine örtmesi, çocuğunun ölümüne sebep olan davranışın bu ülkenin güzel günleri için yapmış olduğu büyük bir fedakârlık değil midir?.
Bu millet çok zor zamanlarda büyük işler başarmasını bilmiştir. Türk milleti hür, mağrur ve başarılı olarak yaşamayı bilen bir millettir. 1071 ve 30 Ağustos 1922 yılları arasındaki başarılar Türk ordularını bütün dünyaya tanıtmaya yetmiştir.
Türk ordusu, 30 Ağustos 1922 günü Yunan orduları ve onun Başkomutanına teslim olmak için beyaz bayrak çektirmiştir.Bu nedenle 30 Ağustoslar, Milli tarihimizde çok büyük ve parlak zaferlerin adıdır.
Hiç şüphe yok ki, yeni Türk devletinin temeli de bu ayın içinde atılmıştır ve kıyamete kadar da var olmaya devam edecektir. Yurt savunmasında akıtılan şehit kanları hürriyetimizin sembolü, Al Bayrağımızın rengi olmuştur. Gökyüzünde dolaşan şehit ruhları, devlet ve cumhuriyetimizin teminatı olarak kıyamete kadar devam edecektir.
Biz de tüm şehitlerimize Cenabı Allah’tan rahmet diliyoruz. 30 Ağustosları bize kazandıran kahraman ordumuzu candan kutlarken şehitlerimize de C. Allah’tan rahmet dilerken, önlerinde saygıyla eğiliyoruz.