« Kulun kula ya da paraya kulluğunun bedeli ne olacak? » 

 

 

Gösteriş Müslümanlığını yaygınlaştırmak emperyalistlerin işlerini kolaylaştırıyor

 

Camileri ve mescitleri teşhir  ya da propaganda alanlarına dönüştürerek «bana Müslüman desinler» diye yapılan dinsel içerikli uygulamalara, ibadet, namaz, oruç ve dindarlık denilemez.

Akrabalarını, dostlarını, yakınlarını devre dışı bırakarak, hasta ana ve babasını bizim yuvamızı yıkacak diye kapı dışına koyarak ya da huzur evlerine bırakarak Müslüman olunmaz.

Ne yazık kı binlerce örnekleriyle bunlar Türkiye’de yaşanılıyor.

 

Kendisi için isteyemeyeceklerini anne ve babası için istemek

 

Kur’an- Kerim hükümleri dışındaki bir hayatta sırf kendi rahatlıkları için hasta anne ve babasının ölümlerini beklemek ya da onların ölmeleri için dua etmek veya dua edilmesini istemek ancak gafletle izah edileblir.

Ne yazık kı binlerce örnekleriyle bunlar Türkiye’de yaşanılıyor.

 

Emperyalizm ve uşaklarının felsefe düşmanlıkları toplumu ahlâken, ilmen, fikren ve inanç olarak çürütmek için yapılıyor

 

Ebu Yusuf b. İshak el-Kindi :«Felsefeye düşman olanın Allah’ı ve dini olamaz.» «Felsefeye karşı olanların ise ne için karşı oldukları belgelemeleri lazımdır» diyor.

Yani «düşünen, eleştiren, sorgulayan, irdeleyen» adama düşman olmaktır felsefeyi kaldırmak!

 

Felsefe aklın kullanılmasını, ilmin faydalı hale getirilmesini, duyguların kolayca ifade edilmesini, sorunlara çözüm bulunmasını kolaylaştırır,  insanın ,evrenin,  doğanın ve çevrenin daha iyi tanınmasına katkı sağlar.

Bilgisiz, akılsız, çabuk aldatılabilen kişilerin ibadetleri ve hizmetleri onları Allah’a yakınlaştırmaz.

 

«Allah’ın izni olmadan hiç kimse inanamaz. O, murdarlık (azabını) akıllarını kullanmayanlara verir. (Yunus Sûresi, 100. Âyet)»

 

Felsefesiz eğitim, hedefsiz ilim, ahlâk dışılığı normalleştiren bir din anlayışı asla kabul edilemez.

Ekonomiyi alt üst eden, eğitimi yozlaştıran, siyaseti tanınmaz hâle getiren, yolsuzluğu, hırsızlığı yaygınlaştıran emperyalist güdümlü, kendilerine arap baharı öncülüğü yaptırtılan, Türkiye’yi ve Müslüman ülkeleri parçalatma projesi BOP’a eşbaşkanlık görevi üstlendirilen kişiler için  hırsızlık yapıyorlar ama çalışıyorlar, nitelemesi yapmak toplumun İslâm dışına itilerek  nasıl çürütüldüğünün bir resmidir.

Ne yazık kı binlerce örnekleriyle bunlar Türkiye’de yaşanılıyor.

 

Yalanlarla, gerçek dışı haberlerle beyinleri yıkanan şuursuz topluluklar zalimlere ve kötülüklere destek olurlar

 

Ergenekon iftira davasıyla koskoca bir ordu, içimize girer düşmanlarca, savaşsız nasıl tarümar edildi? Yapılan bu tahribat öncesinde ve sonrasında nasıl bir yol izlendi. Hukuk sisteminden medyaya, toplumun fikren, siyaseten ve psikolojik olarak hangi parçalanmalara itildiğini düşünün.

Hiç bu haberlerin, iftiraların, tertiplerin doğruluğunu, yanlışlığını hiç araştırdınız mı? Bunu ve kendinizi Türk Silahlı Kuvvetlerine olan güven duygusunun ne ölçüde altlara çekildiğiyle sorgulayabilirsiniz.

Ne oldu sonra Türk ordusunun kafeslendiğinden, kumpaslandığından devletin en üst kademelerinden gelen itiraflarla bahisler yapılmaya başlandı. Pekiyi hayatlarıyla, şerefleriyle, aile düzenleriye, huzurlarıyla oynanan Türk Silahlı Kuvvetleri Mensuplarının zararları, kayıpları, çektikleri sıkıntıları nasıl giderilecek?

«Ey iman edenler! Eğer fasıkın biri size haber getirirse onun doğruluğunu  araştırın. Yoksa bilmeden bir topluluğa sataşırsınız da sonra yaptığınıza pişman olursunuz. (Hucurât Sûresi, 6. Âyet)»

 

Küfrü (nankörlüğü, günahı, hırsızlığı, ahlâksızlığı,kötü sözleri), fıskı (doğru yolu terketmeyi, haddi aşmayı) ve isyânı (terörü, itaatsizliği, ayaklanmayı),  size normalmiş gibi gösterenlerin «doğru yoldalarmış gibi» propagandalarına alet olmak ya da destek olmak size neler kaybettirdi ?

 

Hizmet üretemeyenler sorun üretirler !

İmamların kardeşlerine, öğretmenlerin öğrencilerine tecavüz ettikleri, çocukların anne ve babalarını katlettikleri bir AKP’li düzeni sorgulamak aklınızın ucundan bile geçmiyor.

İntiharların dine aykırılığını insanlara anlatmaları gereken imamların intihar ettikleri bir AKP’li düzende işler ya da durumlar hiç iyiye gitmiyor. Emperyalist odaklar sizin üretiminizi AKP eliyle durdurdular. Üretim kalitenize, gıda ürünlerinize, GDO’lu, kimyasal müdahalelerle hayatınız kararıyor. Ani ölümler, kalp krizi teşhisleri, aşırı şişmanlamalar, beyin fonksiyonlarını (görevlerini) olumsuzluklara çeviren beslenme kaynakları sizi ve davranışlarınızı şekillendiren unsurlar olarak çevrenizi kuşatıyor.

 

AKP’li yöneticilerin “fıtratlarında neler var?“ sorusunu sorduran sahiplenmeler :

 

Uluslararası Af Örgütü Afrika Araştırma ve Avukatlık Direktörü Netsanet Belay’ın, “Beşir adalet kaçağıdır” dediği El Beşir ülkesinde (Darfur’da) 300 000 kişiyi öldürdü. Baskılarıyla 2 milyon 700 bin kişi evlerini terketti. Savaş suçları mahkemesinde yargılandı. AKP yöneticileri bu adamı Türkiye’ye getirip kırmızı halılarla karşıladılar ve devlet protokolüyle ağırladılar.

 

Irak’ta ‘ölüm mangaları kurmak’ suçuyla gıyabında yargılandığı davada idam cezasına mahkum edilen  ve aralarında altı hakimin de bulunduğu çok sayıda üst düzey yetkiliyi ve Şiileri öldürtmekle suçlanan, gözaltına alınması için İnterpol’ün hakkında kırmızı

bülten çıkardığı Cumhurbaşkan Yardımcısı Tarık el Haşimi’ye AKP sahip çıktı. Ve “Aranan terörist Başakşehir’de!” başlığıyla gazetelerde haberleştirilen bu kişiye Başakşehir’de 2 ayrı ev, 17 koruma polisi ve 1’i zırhlı, 5 araç tahsis edildi.

 

11 Nisan 2015 tarihinde Gazete2023’de yer alan bir haber : “AKP'nin Ülkücü Katili Vekil Adayı Alman Ajanı Çıktı! 1977 yılında Adana'da yapılan bombalı saldırı sonucu Şehit olan Ülkücü Şehit Mustafa Erol'un katil zanlısı olduğu iddia edilen AKP İzmir Milletvekili adayı Ozan Ceyhun hakkında yeni bilgiler ortaya çıktı.”

 

AKP’li yöneticilerin “Suçluları korumak, himaye etmek, kollamak, beslemek ve desteklemek” gibi suçları işlemeleri bugün için belki sorgulanmıyor ama, gelecekte mutlaka bunların dökümleri yapılarak birer birer hesaplarının sorulacağı muhakkaktır!

 

Düşmanlar silahla, topla, tüfekle yapamadıklarını, gıda yoluyla, içinize soktukları, size sevdirdikleri, inançlı gösterdikleri ve sınırsız yetkilendirdikleri maşalar yoluyla rahatlıkla yapıyorlar.

Tahammülsüzlüklerinizle, dinamit gibi vücudunuza yerleştirilen dertlerle, içlerine itildiğiniz sorunlarla, İslâm’ı içerisinden çökerten kapitalist, materyalist ve emperyalist düzenin getirdiği felaketlerle ( trafik ve iş kazalarıyla, cinayetlerle, terör faaliyetleriyle, teröristlerle işbirliği yapan iktidarla, ülkenizin huzurunu yok edecek ğöç dalgalarıyla, iktidar tarafından işlenen savaş suçlarıyla) karşı karşıyasınız!

 

«Hem bilin ki, içinizde Allah’ın elçisi vardır. Şayet o, birçok işlerde size uysaydı, sıkıntıya düşerdiniz. Fakat Allah size imanı sevdirmiş ve onu kalplerinize zînet yapmıştır. Küfrü, fıskı ve isyânı da size çirkin göstermiştir. İşte doğru yolda  olanlar bunlardır. (Hucurât Sûresi, 7. Âyet)»

 

Okuduğunu anlamayan, ne yazdığını bilmeyen, nereye gittiğini farkedemeyen,  gerçeklerin dışında kalmış, hayatı, siyaseti, tahribatları, israf ve yıkımları sorgulamayan bir gençlik istemiyorsanız emperyalist kuşatmalara, komşu ülkelerde işlenen Müslüman katlimalarına, bu katliamlar için katil toplayan ihanet şebekelerine, sizin beynizi yıkamakla görevli fesat odaklarına, umut kıran felâketlere «dur» deyin.

 

Öküzlere çiftetelli oynatmak

 

Bugünkü kurulu düzende her kurumun mutlaka  arka kapısı vardır.  Oradan birileri aheste aheste girerler, işlerini maharetle yürütürler. Orada yüksek menfaatlere dayanan sözler alınıp ve verildikten  sonra rahat bir şekilde ön kapıdan çıkıp giderler.

O andaki hukuksuzluklar, adam kayırmalar filizlenmesi için içeride kalır. Bu hareketliliğe, gizliliklere kimse engel olamaz, karşı koyamaz ya da söz söyleyemez. Cinlerin çaldığı, şeytanların oynadığı böyle mekanlarda adaletsizliklere kılıflar, haksızlıklara da örtüler bulunur.

Öç almalara dayanan, kinlerinin davacıları olan masum ve dindar görünümlü siyaseti alkışlamak için fırsat arayan cahillere ya da gafillere uyumaları için paket peket, torba torba çıkar hapları yutturulur.

Tarlalar öküzsüz, topraklar verimsiz, yürekler boş bırakıldıkça kirli siyasetin işleri kolaylaşır !

 

Halkının %99’5’ uğu Müslüman olduğu söylenen Türkiye,  İnsan haklarına saygıda 142 ülke içinde 122. sırada !

 

Fitne gazetesini oku

Hırs küplerini doldur

Umursamazlık sokağından geç

Sokak çocuğu ol

Ülkeni parçalayacak  oyunlar oyna

Açılım televizyonunu izle

Umursamazlık sokağından geç

Sokağa atılan kadınları seyret

 

Inanç ve takva bir matematiktir. Her şeyi kendi yerine koyma işidir.  Doğruyu eğriden, yanlışı doğrudan, kötüyü iyiden, güzeli çirkinden, çürüğü sağlamdan, nefreti sevgiden, hukuksuzluğu adaletten, ayırımcılığı eşitlikten, beyazı siyahtan ayırma sanatıdır.

Hırsız malınızı çaldığı zaman dayanma gücünüzü da çalarsa işleriniz kötüye gider. Kaybettiklerinizi yeniden yerine koyma iradeniz ortadan kalkar.

 

«Her dört dakikada bir kadın tecavüze uğruyor!

Aile bütünlüğünü bozanlar, ekonomik geleceğinizi alt üst edenler size sık sık  imam hatiplerden, türbandan, dinden, imandan bahsediyorlar.

152 adamız Yunanlılar tarafından işgal edildi.

Yunanistan’dan şeftali getirme durumuna düşürüldük. AKP döneminde  sadece Adıyaman’da 35 Fabrika kapatıldı. Türkiye’de 17 milyon aile var, 12 milyonunun icra dosyası var. Törenle icra dairesi açan tek hükümet AKP hükümeti !» iradenizi yitirdiğiniz zaman bunları yorumlayamazsınız.

 

AKP insanları dinlerinden soğuttu 

 

Söz gözümde belirdi

dilim dilim dilindi,

elin afeti elimdi,

onu tutan elindi,

gül dalından yolundu,

öz özünden delindi,

 

«Yoksa sen, onların çoğunun gerçekten (söz) dinleyeceğini mi sanıyorsun? Hayır, onlar hayvanlar gibidir, hatta onlar yolca daha sapıktırlar (Furkân Sûresi, 43. Âyet)»

İmam Hatiplerde okuyan öğrenci sayısı 71 000 iken bu sayı AKP döneminde 470 000’e çıkarıldı.

Sosyolojik, pedagojik ve bilimsel araştırmalar yapmadan, eğitimde kalite aranmadan, baskılarla İmam Hatiplilerin sayısının artması olumsuzlukları körükledi.

Namaz kılanların oranında 12 yılda %19 azalma var. Bu gerçekleri görün ve  içinizde firavunlar beslemeyin !

 

Paris, 11 Temmuz 2015