İki gün evvel bana bir kartpostal geldi, beni bu yazıyı yazmaya sevk eden.
Lise ikinci sınıfa başlamamla birlikte, ailem benimle ilgili o andan itibaren Üniversite hayalleri kurmaya başladı. Bu hayal gücü kendilerini o kadar derinlere götürmekte idi ki, bazen gözyaşı bile dökmekte idiler. Onların hayal gücüne göre ben kah  öğretmen, kah Harbiyeden mezun yakışıklı bir teğmen,kah doktor ,kah avukat oluyordum ,liste uzuyor da uzuyordu.Ben ise  okula tek defter ve tek kalem gider (Halil İbrahim Tongur  Hoca duymasın,Defterk  gibi oldu . Aman Hocam!), dersleri dinler ‘Yazılıda sorarım bunu ha’ uyarısından sonra not aldığım kimi okul arkadaşlarımca tehdit gibi algılanan  fakat benim  aman çocuklar bunu soracağım bunu not edin diye tercüme ettiğim ders notlarını alır kırmızı kalemle işaretlerdim. 
Henüz  17 yaşımda ve lisede idim,hormonlarım sürekli  sinyal vermekte  ,ben ise o duygularımı en azından lise bitene kadar çevrimdışı bırakmak istemekte idim.Öğretmenlerim ise dersler konusunda ciddi baskı kurmaktaydı.Ama haklıydılar hayatın gerçekleri bize  o yaşlarda  her ne kadar Kavak Yelleri şeklinde vız gelip tırıs gitse de,havaya baktığımızda toz pembe bulutları görsek de. Üniversiteye kazandığım halde gitmeyip ,23 yaşında askere giderek acemi birliğinde okumamakla ne kadar ahmaklık etmişim,üniversiteye gitmiş ve bitirse idim,Asteğmen olabilir,her sabah yerden izmarit toplayacağıma  Karargahtaki Subay Kantininde bacak bacak üstüne atar.Çayımı yudumlarken Televizyon  izler bir yandan da ,gazetelere göz atma şansım olurdu diye düşünmüştüm.
Lise yılarıma dönecek olursak ,sınıfta T…can isimli bir arkadaş vardı.Yıllardır tanışırdık bizim komşu kızı ile birlikte ilk ve ortaokulu bitirmişler ben ailemin isteği üzerine farklı okulda öğrenim görmüştüm.Lisede aynı okulda ve sınıfta idik.Komşu kızı karşı şubede idi . T…can’ın o yaştaki herkesin istediği türden havalı bir motosikleti vardı,güneş gözlüklerini takar mahalle aralarında öyle bir süzülürdü ki ben de dahil herkesin dikkatini çekerdi.Sınıftaki bir çok arkadaşımız bu çocuğa benzemek,onun gibi konuşmak ister ,onun gibi hareketler yapardı. Günümüz deyimi ile  sınıfın en hatta Okulun en  ‘Cool’ çocuğu oydu.Sınıftaki kızların çoğu ile ya arkadaşlık kurmuş ya da kısa flörtler yaşamıştı.Ekol olduğu kadar çalışkandı da.Bir çok dersi dört veya beşti.(Lisemiz o dönem Kredili  Sistemdi ve en yüksek not beşti.)Benimle  muhatap olmaz,ne selamımı alır ne de benim tüm cana yakın,dostane yaklaşımlarıma yanıt vermezdi.
Bir gün Edebiyat Dersinde öğretmenimiz ‘Sevdiğiniz bir arkadaşınızı ki bu kız veya erkek arkadaşınız da olabilir tasvir edeceğiniz bir kompozisyon yazmanızı istiyorum ‘dedi.Yaklaşık on dakika sonra benim işim bitmiş.Arkadaşların kan ter içerisindeki kompozisyon  yazma çabalarını yeni terleyen bıyıklarımın altından sinsice gülerek izliyordum.Birden  T…can gözüme çarptı,yazıyordu ,yok daha doğrusu ağlıyordu hatta buna deyim yerinde ise içini dökmek denilebilirdi.Hocamız kompozisyonları topladı. Yaklaşık beş dakika sonra teneffüs zili çaldı,dışarı çıktık T…can bir yandan gözlerini siliyor bir yandan da üzerime doğru yürüyordu.Yanıma geldi ,seninle konuşmam gerek dedi.Buyur kardeş dedim.Okul kantininin arkasında oturduk derin bir nefes aldı.Benim çok sevdiğim ama bana hiç yüze vermeyen sürekli düşündüğüm bir kız var biliyor musun?O kız dedi ve çocuk gibi hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı.O kız kim biliyor musun?Ebru yani senin yıllarca yan komşun olan,ortaokuldan beri her kitabının bir sayfasına koca koca Ebru ve Dahi yazdığı Resim derslerinde gelin damat resmi çizip kız arkadaşları Damat kim? Dediğinde Dahi dediğini bilmiyor musun  yani?
Bilmiyordum dedim.Ama kapımızın zamanlı zamansız çalınıp elinde kola patates cipsi,yahut annesinin yaptığı çeşitli yemek tabakları ile kapımıza dayanması,evimize gelen sessiz telefonlar,kapı altından  atılan isimsiz imzasız ilanı aşk mektupları bir anda anlam kazanmıştı. Eyvah dedim.Sen söyleyene kadar inan konuyla ilgili hiçbir şey bilmiyordum ama o benim için hep kardeş gibiydi ne bileyim hiç bu tarz bir şey düşünmemiş ve hissetmemiştim. Ne yapabilirim ki senini için ? Ebru’yu bulup bir an önce işin aslını öğrenmek istiyordum ve arkadaşın durumu da içler acısıydı.Kompozisyona ne yazdım biliyor musun?Ne yazdın baya ağladın sanırım.Dedim.Onu çok sevdim saçları,kaşları şöyleydi sabah ezanıyla kalkar çocuk alkımla Allah’a dua eder.Şu dik saçlı kirpi kılıklı herifi bir an önce aklından çıkarsa da kızla ben çıksam ,evlensem vesaire vesaire ve sonuna da .Ben sevdim eller alacak,Arkadaşımın aşkı idi,  tarzında Orhan Gencebay sağanağında arabesk yağışlı duygusal  şeyler yazdım.Dedi.Peki başa dönecek olursak ben şu an senin için ne yapabilirim diye tekrar sordum?
Hiçbir şey dedi.Ulan sırf sana benzemek için saçımı Albros kestirdim yıllarca,senin ne kadar hayal ettiğin şey varsa Walkman,motosiklet,pilot montu,havalı bir güneş gözlüğü hepsini aldım çıktım karşısına olmadı. İlçede benden etkilenmeyen bir o ve birkaç kız kaldı ,bizim emsallerden arkadaş sende bulup bende bulmadığı ne var bu kızın?Ne bileyim kardeşim dedim.Gönül bu ak’a da konar,mor’a da.İçimden de şu ünlü Frankenstein filminin unutulmaz repliğini söylüyordum ‘Aman Tanrım bir canavar yaratmışım’ Hadi Eyvallah dedi ve gitti.
Eve döner dönmez kapı çaldı,buyur edildi meçhul misafirler,annem şöyle seslendi.Oğlum bak komşumuz Aylin teyzenle kızı Ebru geldi bir dersiniz varmış,siz ona çalışın  bizde örgülerimizi bitirelim müsaitsen Ebru gelecek.Müsait anne buyursunlar dedim zaten ders çalışmaktaydım.Malum önümüzdeki günlerde  yazılı  vardı.Ebru girer girmez ‘Ya Dahi İngilizcem çok zayıf yaaa, sözlümüz var yarın’ diyerek söze başladı.Kısık bir ses tonu ile ‘Ebru sen bırak İngilizceyi de bana Türkçe şu T…can olayını ve ortaokulda çizdiğin gelin-damat resimlerindeki damat olan vatandaşı Türkçe bana bir anlatır mısın? diye sordum .Yapım böyleydi, açık sözlü idim(Keşke bazen olamasaydımL) .Şaşkın bir şekilde yüzüme bakıp gözleri büyüyerek ağlamaya başladı.Salak gıcık dedi,lavaboya gitti yüzünü yıkadı ve döndü.Rahmetli Kemal Sunal’ın  E…k  isimli o ünlü veciz kelimesini söyledikten sonra,bana olan hislerinden başlayıp,o  vakte  kadar olanlardan özet bir açıklamada bulunarak durumu anlattı.Ve T…can  isimli şahsın adını bile anmak yahut duymak istemediğinden dem vurarak .Onunla yaptığım uzun konuşmanın tüm ayrıntılarını bildiğini sözlerine ekledi. (Haber yazıyor gibi yazdım J)
Yapacağım fazla bir şey yoktu, ‘seni de onu da anlamaya çalışıyorum. Ama ikinizi de beynimde ve kalbimde misafir edecek yer yok. Ders çalışalım, konuşalım dertleşelim ama komşuluk çerçevesinde olmaz mı? ‘ Dedim olmaz dedi, çıktı gitti.Bir daha ne selam verdi ne de konuştu benimle , T…can’da konuşmadı.Bir kaç yıl sonra babamın tayini çıktı başka bir yere gittik.Unutmuştum ta ki,
İki gün evvel önce bir kartpostal geldi, anne –baba ve yeni doğmuş bir bebek mutlu bir aile fotoğrafının kartpostal hali idi. Arkasında ise şunlar yazılı idi,’Bizi birbirimizi keşfetmemizi sağladığın için teşekkürler. Seni de kendimizi de çok iyi anladık. İlk çocuğumuz geçenlerde dünyaya geldi. İsmini Dahi koyduk.Seni hala bekar diye duyduk. Uyuşuk Romantik Dahi elini çabuk tut ,Sevgiler.
Ebru’nun Dip notu: İsim konusunda ortaya fikri ben atmadım ama güzel oldu, aklına bir şey gelmesin komşu oğlu J
T…can’ın Dip notu: İsim konusunu ben ortaya attım çünkü sen bizi beyninde ve kalbinde misafir etmeyeceğini söylemeseydin biz birbirimizi bulamazdık. Ama sanırım isminin bizimle yaşamasından da rahatsız olmazsınJ
‘Çok sevinmiştim, hem de çok…’
Dahi’nin  Bilgi Notu:
İnsanın bazen farkında olmadan yaptığı hareketler ve sözler bir başkasını veya üçüncü şahısları çok etkiliyor.İnsanın yıllar sonra yaşamını da etkileyecek kurgudaki yaşam ve kader sarmalı gerçekten hayranlık uyandırıcı buna İlahi tecelli veya kader diyebiliriz. Yüce Allah’ın ilmi ile  biz insanlar için inşa ettiği kader,kısmet ve nasip çerçevesindeki hayata ve aklımıza hükmetmek biz aciz cüz’i irade sahibi kullar için mümkün değil . Çünkü biz planlar kursak ta hayata dair,yaşadığım türden bir olayı  bu kadar ince planlayacak kapasitede değilim.Onun büyüklüğü ve ilmi karşısında bir kez daha ,son kez olmamak kayıt ve şartı ile, saygı ile eğildim.Şükrettim.Şükrümün yazılı kanıtına da sizlerle paylaşmak istedim.
Bir başka yazımızda buluşmak umuduyla, Saygılarımla. 
 15.12.2009
eski siteden taşınmıştır.