Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin cumhurbaşkanlarının ettikleri yemin metni, Anayasa’nın 103. Maddesinde yer alıyor. Yemin metninin konumuz itibariyle önem arz eden son cümlelerini alıyorum;
“… üzerime aldığım görevi tarafsızlıkla yerine getirmek için bütün gücümle çalışacağıma Büyük Türk Milleti ve tarih huzurunda, namusum ve şerefim üzerine ant içerim.”
Ant içmek, Türk Dil Kurumu (TDK)’nda şöyle açıklanmış:
1-Tanrı’yı veya kutsal bilinen bir kişiyi, bir şeyi tanık göstererek bir olayı doğrulama, yemin, kasem.
2- Kendi kendine söz verme, ahit. “Andım var, bu işi yapacağım.”
TDK’ daki açıklamaya göre kişi, bir işi yapacağına dair yemin ediyor, ant içiyor.
Peki, yüce kitabımız Kur’an, yemin konusunda ne diyor?
Bunun için 19 Mayıs Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi, Prof. Dr. Mehmet Okuyan’a müracaat ediyorum. Değerli ilahiyatçı, Kur’an’daki yemin konusunu Envâr’ul Kur’an derslerinde şöyle açıklamış;
“Kur’an’daki yemin ifadelerinin bir şahitlik kurumu olduğunu söyleyebiliriz. Biz Allah’a yemin ederiz. Çünkü diyaloglarımıza Allah’ı şahit tutarız. Vallahi: Allah’a yemin olsun. Yani, Allah şahidim olsun… Kur’an’da başka yeminler de var. Güneşe, aya, gündüze, geceye, dağlara, mekânlara, nesnelere, meleklere, rüzgârlara ve pek çok şeye yemin var. Onlara neden yemin ediliyor için kısa bir cevap; onların şahitliği mahşerde söz konusu olacak demektir. Her ne ki yemine konu ediliyorsa bilinmelidir ki orada ilgili varlık, mahşerin şahitleri arasında bulunacak demektir.”
***
Şimdi, Cumhurbaşkanları yemin ederken neye ya da nelere ant içerler?
“…üzerime aldığım görevi tarafsızlıkla yerine getirmek için…”
Kimin huzurunda ant içerler?
“…Büyük Türk Milleti ve tarih huzurunda…”
Neyin üzerine ant içerler?
“…namusum ve şerefim üzerine…”
“Ant içerim…”
Demek ki Kur’an’a göre, Türkiye Cumhuriyeti’nde göreve başlayan bütün Cumhurbaşkanları, hâkimi Allah olan bir mahkemede, yeminlerine;
“Türk Milleti’ni, tarihi, namuslarını ve şereflerini”, mahşerin şahitleri arasında göstereceklerdir.
Sadece Cumhurbaşkanlarına değil, görev yemini eden tüm siyasilere, görevlerini hakkıyla yerine getirip getirmedikleri konusunda, “Türk Milleti, tarih, namus ve şeref” şahitlik edecektir.
Ve o mahkemede Türk Milleti’nin tüm fertleri de hazır bulunacaktır.
Elbette doğrusunu Allah bilir.
***
Günümüz cumhurbaşkanları ve siyasileri tarafsız olabildiler mi yoksa adalet sistemini kendi taraftarları lehine eğip büktüler mi, hep birlikte göreceğiz.
Yeminin ne anlama geldiğinin en anlamlı örneklerinden birini, Cumhurbaşkanı Atatürk’ün Suriye Başbakanı Cemil Mardam’la yaptığı konuşmada görüyoruz. Tarihe not düşmek adına biz de hatırlatalım. Şöyle demiş Gazi Mustafa Kemal Atatürk: “Yapamam! Hepimiz Müslümanız! Yemin ederim ki, namusum üzerine söylerim ki Hatay’ı bırakmam. Çok temenni ederim ki, Fransız hükümeti aklını başına toplasın. Namusum üzerine söylüyorum, bırakmam. Kendileri bilirler!”*
Mustafa Kemal Atatürk, sözünden/yemininden şaşmayan, milletini asla aldatmayan çağlar üstü bir liderdir ve yemininin gereğini yaparak da Hatay’ı almıştır…
Tülay Hergünlü
İstanbul, 18 Haziran 2021