Bakın, Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) açıkladığı işsizlik rakamları gerçeği yansıtmıyor. Ekonomideki hedeflerle gerçekleşen rakamlar arasında çok fark bulunuyor.
İstihdam artmış diyorlar, oysa üretim düşen Tarımda istihdam nasıl artar diye soran yok.
Daha önce işsizlik oranları hiç bu kadar yüksek olmadı. En yüksek işsizlik oranı var. Büyüme için de imzaları attık, rekorlar kırdık deniyor. Bakın son 30 yıla. Büyüme oranları aynı. Rakamlara bakmıyoruz. Rakamlara baktığımızda bütün bu gerçekleri görmemiz mümkün. İşsizlik rakamları yüzde 9.8’e düştü. Neden işsizlik düştü diye ayrıntıya bakıyorsunuz. Tarımda istihdam artmış deniyor. Tarımda üretim düştü. Nasıl oldu da tarımda istihdam arttı? Köyüne dönen çalışıyor görünüyor. Umudunu kaybeden kişiler de var. Onlar işsiz sayılmıyor. Onları da dahil ettiğimiz zaman işsizlik rakamı yüzde 14 yüzde 15’lere çıkıyor.
Ekonomi iyi yönetilmiyor
Son yıllarda Merkez Bankası bağımsızlığını kaybetti. Bu durum ekonomimiz açısından ciddi bir sorundur. 9 yılda 6 kez mali af çıkaran bir hükümet yok. Bu ne demektir? Ekonomi iyi yönetilmiyor demektir. İnsanlar yükümlülüklerini yerine getiremiyorlar. Bari bir mali af çıkaralım hiç değilse vaziyeti kurtaralım. Ne Uganda’da ne de Papua Yeni Gine’de 9 yılda 6 kez mali af çıkaran bir hükümet gösteremezsiniz.”
Vatandaşın kazandığından 94 milyar daha fazla harcadığı açıklandı. Ekonomiyi başka birisi yönetmiyor. Vatandaş 94 milyar dolar fazla para harcadıysa sizin izlediğiniz ekonomi politikasının bir sonucudur bu” diye konuştu.
Türkiye ekonomisiyle ilgili farklı bir tablo çiziliyor.
Olağanüstü ekonomik gelişmelere imza atan bir hükümet görüntüsü var. Gerçek böyle mi? Konusunu iyi belirleyen bir hükümet görüntüsü var. Gerçekler böyle değil. Mesela 2011 Orta Vadeli Program’da (OVP) TÜFE 5.3 olarak belirlenmişti. Gerçekleşen rakam ise 10.45. Cari açık için OVP’ye bakıyorsunuz, hedef 42.2 milyar dolar. 2011’in gerçekleşmesine bakıyoruz 77 milyar dolar. Yüzde 65’lik bir sapma üstelik bir yıl içinde. ABD’den sonra en büyük açığı olan ülke Türkiye. Böyle bir açmazımız var.
Dışarıdan pembe tablo çizilmesi gayet doğal. O kadar yüksek faizi başka bir ülkeden alamıyorlar. Türkiye’den alıyorlar. Övmeyip de ne yapacak. Çin ekonomisinde durgunluk başladı, büyüme düştü. Bu durum Çin’in ithalatının düşmesi anlamına geliyor. Bütün ekonomistler yorum yapmaya başladılar. O kadar açık bir yapı kitümüyle sıcak paraya endeksli bir ekonomi politikamız var. Sıcak para gitti, ekonomi batıyor, sıcak para geldi durum iyi. İdare edip gidiyoruz.
Özel sektörün aldığı krediye garanti var
Bu yeni projeler ve geçmişteki projelere de uygulandı. Henüz kredisini bulamamış, fakat ihaleyi kazanmışlar için de bu uygulanacak. Daha önce Hazine garantisi yokken, teklif verenler, aslında Hazine garantisi olmayan duruma göre kredi maliyetlerini dikkate alıp teklif vermişlerdi. O nedenle yüksek teklif vermişlerdi. Şimdi Hazine garantisi geldiği için kredi maliyeti düşeceği için birincisi, eğer kazanan firma varsa, o firmanın kârı artacak.
Dünyadaki ekonomik durumun Türkiye’ye etkileri büyük. Yani parlak bir tablo yok. Özellikle Afrika ve Ortadoğu’daki gelişmeler, Türkiye ekonomisini de olumsuz etkiliyor. Suriye ve Ortadoğu’daki gelişmelerin bu illeri nasıl etkilediği konusunda araştırma yapıldı. Bu rapora göre, olumsuz bir tablo çıkıyor.
Kentsel dönüşüm projesi sırasında ortaya çıkan rantın o halk ile paylaşılması gerekir. Konut arzıyla ilgili de kaygılar yeni değil. Bazı yerlerde TOKİ’nin yaptığı konutlar satılmıyor.
Asıl ekonomi Eğitim sistemindedir. 2030’a kadar, eğitimle ilgili aşağı yukarı tüm alımlar kamu ihale yasasının kapsamı dışında olacak. Yolsuzluğu artırabilecek bir yasa bu. 18-20 milyar dolarlık bir boyutu var. Yani, 18-20 milyar dolarlık bir parayı, ihale yasası kapsamı dışında arzu ettiklerinize dağıtacaksınız. Ailelerden okul için katkı payı isteniyor biliyorsunuz. Her ne kadar istenmiyor dense de, çocuğunu gönderen her aileden para isteniyor.
Herkes kendi durumuna baksın ve ekonomi iyisi iyi mi değil mi düşünsün diyelim.
Günün Sözü; Aldatanın aldatması uzun sürmez.