Bu Anı-Yazıyı  Tertibim Antalyalı Mehmet kardeşimin Rahmeti Rahmana kavuşmuş annesine, Ana kıymeti bilmeyenler ve Milletin Anasını ağlatanlara ithaf ediyorum.Umulur ki okunsun ibret alınsın…
Güneş her ne kadar rahatsız edici bir şekilde gözüme girse de, geçmiş ve geleceğe dair düşüncelerimin altında stres ve baskıdan inleyen beynim ve vücudum, artık yeni bir geleceğe yelken açmanın verdiği heyecan ,mutluluk,kavuşma ve umut rüzgârlarıyla yolun bir an önce bitmesini bekliyordum.Niğde geride kalmış ve sonunda belirivermişti Bor.
Tutku ve özlemle geride bıraktığım 18 ayın ardından, ailemin ve özlenen bir  sevgili gibi önümde canlanışını, Bor yazılı trafik levhasını  okuyunca görmüş ve hissetmiştim. En son ne zamandı, dur bakalım evet ,izine geldiğimden bu yana tam bir yıl geçmişti. Artık son saatlerimizi yaşadığımız,yetkililere teslim etmeden önce birkaç saat sonra ailemin karşısında, onları son bir kez daha  gururlandıracağım, şahsi onur ve gururumla başımda taşıdığım beremi ve yaz kış sırtımda taşıdığım, tüyü bitmemiş yetimlerin hakları ile alınıp bize teslim edilen, hakkını sonuna kadar verebilmeyi başardığım,kamuflajımı düzelttim.Ailemin beni düzgün kıyafetle görmelerini istiyordum.Dolmuş muavini : “Asker abi hemen telaşlanma Askeri Fabrikaya daha çok var” dedi.Öğretmen Evlerinde ineceğim kardeş ben Bor’luyum askerlik 12 saat önce bitti.Memleketi bir senedir görmüyorum heyecan yaptım birden “dedim.Dolmuştaki herkes dönüp baktı gülümseyerek.
          Kimseler alınmasın ama  zorlu  iklim şartlarında, çok ağır ve özel koşullarda eğitim almış ve operasyonlara katılmıştım. Bor’u bir kez daha canlı, dünya gözüyle görebileceğimden umudu kesip,üşenmez her defasında  o soğukta abdest alır defalarca Tövbe İstiğfar getirir ,her zaman yaptığım gibi bir son nefes alırdım,sanki ruhuma alırdım o son nefesi, Kelime-i Şahadet getirir ve tüfeğim Bor’a sıkıca sarılır,o son nefes ciğerlerimde kaldığı sürece hep Bor’u düşünürdüm ,çünkü Bor Ana ,Baba,,bacı ,gardaşdı,her şeydi.O son nefesten sonra aldığım nefesler, adeta  biraz sonra toprağa düşecek bir ölünün,ihtiyacı olan havadan ibaretti.Tamamen fiziksel,doğal bir olaydı,ruhani bir anlam yüklenmemiş oksijendi .Bor’a tabutta değil de,canlı dönmek  benim için çok şey ifade ediyordu.Bu yüzden Bor tüm askerlik hayatım boyunca Kabus gibi Pusu ve Operasyonlarda benim için hayal olmuş, efsane olmuş değeri kat be kat artmıştı.Vuslat yani kavuşmak o an için ayrı bir heyecan ayrı bir sevinç olmuştu.Annemin beni uğurlarken söylediği şu sözlerini de hiç unutmam:” Sana bundan sonra uyku ,rahat ve asilik yaraşmaz,evimize ya bizi onurlandırarak Al yıldızlı damatlığınla gel,ya da sağ salim görevini hakkını vererek gel.Yoksa ben Ahrette şehit analarının yüzüne bakamam.
Mehmed Anası : Uyan Oğlum Uyan
Askerliğimin 16. Ayı idi ,Terhisimize az bir süre kalmıştı ,o günkü vazifelerimi tamamlamış ,bir çay almak için kantine geçmiştim.Boş bir sandalye bulmuş 5 dakikalığına da olsa oturuyordum.Telefon çaldı,açtım tekmil vererek kimin arandığını sordum. Santralci arkadaş yeniydi hemen bağlamış karşıdakini ,Oğlum dedi bir yaşlı bir bayan sesi,Ana buyur deyivermiştim , bir müddet sonra af edersiniz,hangi oğlunuzu aramıştınız diye sordum ?Antalyalı oğlumu dedi gülerek , dışarıda hemen  çağırttırayım dedim .Sen kimsin ,nerelisin dedi kendimi tanıttım . Neden hangi oğlunuz diye sordun sizin memlekette , her yaşlı kadına  ana mı diyorsunuz diye sordu?Ben de evet ana deriz ayrıca ,hepimiz askeriz tek amaç için buradayız ,siz asker annelerinin yürekleri bir değil mi ? ben de ona benzer bir şey söyleyecektim oğlum dedi.Hoş bir anı idi.Sonraki her telefonlaşmada oğulları  Antalyalıya beni  sorar selam gönderirler ,ben de onları imkanlar ölçüsünde arar gönüllerini alırdım.
 Sıcak memlekette büyümüş bizim Antalyalı , birliğe ilk  geldiğinde,tanıştıktan hemen sonra zamanında  kız arkadaşı olan Rus, Alman ve Ukrayna’lı kızların resmini gösterip böbürlenerek:” Siz köyünüzde, taşranızda tohum ekip hasat yaparken ben aynı güneş altında  sahilde uzanmış,bu kızlarla  güneşlenir Malibu’larımızı yudumlardık oğlum  “ diye hava atmıştı tüm tertiplerimle bana. Sonbahar gelip kışlıkları giydiğimizde,o hafiften esen soğuk rüzgarlarda elleri ve kulakları çatlamıştı garibimin,biz de onunla dalga geçmiştik,yazın hasat yapsaydın ,yayla soğuğuna da alışırdın havasına da ,sana kantinden Malibu getirelim mi diye .
ölene kadar unutamayacağımız bir nöbetimiz vardı Antalyalı ile. Sabah 3 ve 5  saatleri arasında kritik bir noktada tutuğumuz nöbetin  sonlarına doğru sesi soluğu çıkmayınca birkaç kez seslendim, ses vermedi, gidip şuna bir bakayım dedim yanına gittim zaten 6-8 adım gerimdeydi Gece Görüş Dürbünü bende olduğundan,çaprazımda ve  arkamda idi. Yanına vardığımda iki büklüm olmuş ve çok kısık bir sesle “Anne, anne “dediğini duydum.Kendinde değildi titriyor ve ağlıyordu .Hemen arkadaşlara haber verdim, yerine başkası geldi onu revire götürdüler. Nöbet bitti revire onu kontrole gittiğimde yatakta uzanmış tüm tertipler de yanında sessiz ve hüzünlü bir şekilde bekliyorlardı. Bizimkilerden birine revirin dışında hayırdır dedim? Siz nöbette iken Annesinin vefat haberi geldi. Sabah söyleyecektik ama ,kendine gelir gelmez anam rüyamda bana gözüktü ölmüş dedi .Biz daha yeni söyledik.Nöbette iken nasıl rüyada oluyor ,Allah  Allah,bu nasıl olur tertip.
 İçeri girdim ,Antalyalı başımız sağ olsun kardeşim.dedim gözlerim yaşlı ve sesim titreyerek,bana uzun süre baktı.Rahmetli hepimizin annesi idi dedim,ağladı ve sarıldı.Ertesi gün izine gönderildi bir hafta sonra döndüğünde kapıda karşıladık. Havadan sudan konuşarak kafasının dağılmasını istedik. Gel tertip bir sigara içelim,sana anlatacağım var  dedi. Dışarı çıktık, lafımı bölme ve dinle diyerek şunları söyledi ; O gün nöbette Soğuktan donmak üzereydim herhalde uyuklamışım anam beliriverdi yanımda yani rüyamda ,yanağımı okşadı içim ısındı birden ve  nöbet yerindeydik. Vatanı böyle beklemek sana yakışır mı? Dedi ve  seni işaret etti.Bor’lu oğluma bak ,dağ gibi dikilmiş ,yanında onlarca kişi de var , sanma ki yalnızsınız, onun sırtı sana dönük ,hakkını ver,onu kollamak sana düşer.Ben az önce Rabbime kavuştum,sakın ağlama,Uyan nöbetini tut,Uyan oğlum,Uyan  “ dedi.
Sana revirde o yüzden sarıldım ve omzunda ağladım.Tertip  rüyamda  her yanımızda yerde benim senin yanında,sağında,solunda arkanda ,çömelmiş vaziyette  ben diyeyim kırk sen de 80 asker vardı , yüzlerini tam göremedim.”Dedi.Ağlıyor ve şaşkın bir ifadesi  vardı.Tüylerim diken diken olmuş,korku ve ürpertiden rengimin attığını hissedebiliyordum.Ya Rabbi  senden korkmayanın ya aklı yoktur ya da sana inancı dedim içimden .Antalyalıya hissettirmeden sanki yaşanılan çok basit bir olaymış gibi davranarak ,Ya bırak rüya işte,fazla takma kafana çok düşünme Allah’ın bir lütfu sana   gel birer sıcak çay içelim diyerek koluna girdim ve  içeri girdik. Fakat o olayı anlattığı gece,  ranzada uyumak üzereyken ,Ailem ve Bor’u özlemle düşünürken bir yandan da Antalyalının rüyası kafamı kurcalamıştı.Evet nöbette soğuğun etkisi ile uyuklamıştı,ayakta rüya görmüş annesi vefat haberini ilk elden kendisine iletmişti . Çok garip ve enteresan bir olaydı.Beni gösterip Bor’lu oğlum demesi,yanımda gözükenler, ayrı birer gariplikti tüm yaşananlar. Sonraki günler o da alıştı ,biz de . Hayat devam ediyordu ve tabi askerliğimizde
 
Oğlun Gelecek ,Durakta Bekle
Otobüs önümden egzozundan dumanlar çıkarak,ve motorundan homurtular çıkararak geçti,gitti.Çantamı sırtıma aldım,yola bir adım attım ki ,yolun orta refüjünde Annem yolun sağına bakıyor,sonra hızla döndü  sola bakacakken,donakaldı,ağır hareketlerle bana tam gözlerimin içine baktı, yola baktım serbestti. Annem diyerek üstüne yürümeye başladım ,yanına vardığımda, iyice emin oldu bir adım attı heyecandan donakalmıştı, hareket edemedi.Bor usulü şalvarı ,yemeniyi andıran pabuçları ,işlemeli yazmasıyla tam da kavuşmayı beklediğim gibi karşımda idi .Başını sağa sola yavaş hareketlerle döndürdü,elinin elini üstüne hafiften vurdu.Gözleri doldu ama ağlamadı.Uzunca ve hasretle  sarıldık.Zaman durdu,her şey dondu.Kulağına eğildim.Oğlunu kurşunlar bile yıldıramadı ,senin bir bakışın diz çöktürdü ana dedim.Sonra, anne sabahın bu saatinde ne işin var ?Bana  baktı ve saat 8 dedi. Anne hayırdır ? Antalyalının annesi rüyamda bu saatte oğlun gelecek durakta bekle dedi. Eve gittik, Kendimi uzun süre toplayamadım. Anneme olanları anlattım. İkimizde uzun süre ağladık.
Bu anı ben, Antalyalı ve Annem arasında idi. Belki de ölene kadar bende saklı kalacaktı. Fakat geçen gün beni arayıp ta “Bor’lu Gardaşım nasılsın, duydum ki, gazeteci olmuşsun, bizim anımızı yazacak mısın? Yaz da millet Mehmedi’de tanısın, Mehmetçiğin anasını da, Bor’lu gardaşımı da, belki okuyup ta anama rahmet ve Fatiha hediye ederler“dedi.
Üstüme düşen görevi yerine getirdim. İnşallah bir Fatiha’yı esirgemezsiniz.
ANLAYANA BİLGİ NOTU :
Dünya da her milletin çocuklarının annesi var ve bir çok millet de Anne yi kutsal sayar ama Türk milletinin annesi her zaman ,ama her zaman ayrı bir kutsiyete sahiptir.O kadar kutsaldır ki,oğlu cehalet ve gafletle nöbette uyuklasa bile gelir rüyasında uyandırır.
 Bir başka yazımızda buluşabilme umudu ve saygılarımla…    
 
 17/10/2009