Basın görevini elbette çalışan gazeteciler aracılığı ile yerine getirmektedir.
Mesai kavramı olmaksızın her habere koşan çalışan gazetecilerin içinde bulunduğu şartlar hiç de iç açıcı değildir. 212 Sayılı “Basın Mesleğinde Çalışanlarla Çalıştıranlar Arasındaki Münasebetlerin Tanzimi Hakkında Kanun”un 10 Ocak 1961 yılında yayınlanmasıyla birlikte kutlanmaya başlanan Çalışan Gazeteciler Günü aradan geçen yıllara rağmen sadece” kutlanılan bir gün” olmanın ötesine de geçmemiştir. Bu günlerde önemli isimler övgü dolu sözlerle kutlama mesajları yayınlamakta ancak çalışan gazetecilerin kimseye söyleyemedikleri ancak herkesçe de bilinen sıkıntılarına çözüm üretilmemektedir.
Doğrudan kamusal faydaya yönelik bir iş yapan çalışan gazetecilerin özlük haklarında iyileştirilmeler yapılmalıdır. Çalışan gazetecilerin özellikle ekonomik durumlarının düzeltilmesi için devlet katkısı neden sağlanmasın? Çalışan gazeteciler kamusal alanda yaptıkları bir nevi denetim mekanizması ile ülke ekonomisine de ciddi katkılar sağlamaktadır. Bu katkı yapılacak bilimsel bir çalışmayla ölçülebilir hale getirilebilir. Bu faydanın bir kısmının gazetecilerle paylaşılması fedakar insanlara daha iyi bir hayat standardı sağlayacak mesleği de özendirecektir.
Çalışan gazeteciler mevzuat gereğince memur ya da kamu işçisi sayılmasa bile kamusal bir görev icra etmektedirler. Çalışan gazetecilerin bir an için işlerini terk ettiğini, iş bıraktığını düşündüğümüz zaman toplumsal yaşantımızda nasıl bir boşluk oluşturacaklarını anlamak daha kolay olacaktır.
Öyleyse çalışan gazetecinin sorunları sadece onların değildir. Sorunlarına toplum sahiplenmelidir.
Bu vesile ile bütün Çalışan Gazeteci arkadaşlarımın Gazeteciler Gününü Kutlarım…