“Salât” kelimesi destekleme eylemidir.
 “Şüphesiz ki Allah ve melekler nebiye/elçiye salât ediyorlar/destekliyorlar. Ey iman edenler, sizde ona salât edin/destekleyin ve tam bir teslimiyetle teslim olun”  Ahzâp 33/56
Genelde toplumda nebiyye salat getirmek deyince “Salli, Bârik duaları, Allahümme salli ale Muhammed, Aleyhisselâm, Sallellâhü Aleyhi Vesellem” dua cümlelerini okumak ve defalarca da tekrar etmek anlaşılıyor, böyle telkin ediliyor ve böyle de anlatılıyor. Salât kavramını yani “biz mü’minler tarafından nebiyye nasıl destek olmalıyız’ı” maddeler halinde görelim. 
Allah Rasulü veda hutbesinde “Ey mü’minler, size bir emanet bırakıyorum ki siz ona sımsıkı sarıldıkça yolunuzu hiçbir zaman şaşırmazsınız. O emanet Allah’ın kitabı Kur’ândır, Tecrid’i-Sarih” buyurarak buna dikkat çekmiştir.
Kur’an’a göre Allah Rasulüne/Nebisine salât;
1.      Doğru bir iman
“...Ama iyilik, Allah'a, ahiret gününe, meleklere, Kitaba ve nebilerine iman eden...” Bakara 2/177
“Ey iman edenler! Allah’a, rasulüne, rasulüne indirdiği kitaba ve daha önce indirdiği kitaba iman edin. Kim Allah’ı, meleklerini, kitaplarını, rasullerine ve ahiret gününü inkâr ederse, derin bir sapıklığa düşmüş olur.” Nîsâ 4/136
Göklerde ne var, yerde ne varsa hepsi Allah'ındır. İçinizde olanı açığa vursanız da, gizleseniz de Allah sizi ondan hesaba çekecektir. Sonra o, af için kurduğu düzene uyanı affeder, azap için kurduğu düzene uyana da azap eder. Allah her şeye bir ölçü koyar.” Bakara 2/284
“Bu Elçi, Rabbinden kendine indirilen her şeye inanmıştır; müminler de öyle. Her biri Allah'a, meleklerine, kitaplarına ve elçilerine inanmıştır. "Elçileri arasında bir ayırım yapmayız" derler. Şunu da söylerler: "İşittik ve boyun eğdik! Bağışla bizi Rabbimiz! Dönüş sanadır!" Bakara 2/255
Görüldüğü gibi iman esasları arasında “kaza ve kadere iman” âyetlerde geçmemektedir. Kader Allah’ın evreni ve içindekileri yaratma ölçüsü, kaza ise bu ölçüye göre o şeyin oluşmasıdır. Mesela suyun, kanın yapısında ki ölçüler/oranlar kader, suyun veya kanın buna göre oluşması ise kazadır. Suyun kaldırma kuvveti, yer çekimindeki ölçü kader bunun böyle oluşması kazadır.
Kader;
"... Her şeyi yaratan ve bir ölçüye göre düzenleyen Allah'tır.” Furkan 25/2
" Biz her şeyi bir ölçüye göre yarattık " Kamer  54/49
“Biz işte böyle takdir ettik. Ne güzel takdir ederiz/ölçü koyarız Biz.” Mürselât 77/23
“...Her şey O’nun katında bir ölçü iledir.” Râd 13/8
“...Allah, her şeye bir ölçü koymuştur”.Talak 65/3
Kadâ; Kadâ kelime olarak; yerine getirmek, eda etmek, tamamlamak, halletmek, yapıp bitirivermek, takdir etmek, olmasını istemek/hükmetmek, halletmek, emretmek/bildirmek, iletmek...gibi manalara gelir.
“O, gökleri ve yeri örneksiz yaratandır. Bir işe hükmetti mi ona sadece “ol” der, o da hemen oluverir” Bakara 2/117.
“...O, bir şeyin olmasını dilediğinde ona sadece “ol” der, o da hemen oluverir” dedi. Âl-i İmran 3/47,  Meryem 19/35.
“...Ve iş de olup bitmişti.”Meryem 19/21
“O, yaşatan ve öldürendir. Bir şeye karar verdiğinde, ona sadece “ol” der, o da oluverir.” Mü’min 40/68
 “Hac ibadetinizi bitirdiğinizde”Bakara 2/200
“Namazı kıldıktan sonra” Nîsâ 4/103
“Namaz (Cuma namzı) kılınınca artık yeryüzüne dağılın...” Cuma 62/10
Kötülük (kötülüğe/şerre yönelme) Allah’tan değil şeytandandır/yaratıklardandır.
“De ki: “Yarattığı şeylerin kötülüğünden, karanlığı çöktüğü zaman gecenin kötülüğünden, düğümlere üfleyenlerin kötülüğünden, haset ettiği zaman hasetçinin kötülüğünden, sabah aydınlığının Rabbine sığınırım. Felak 113/1-5
“De ki: “Cinlerden ve insanlardan; insanların kalplerine vesvese veren sinsi vesvesecinin kötülüğünden, insanların Rabbine, insanların Melik’ine, insanların İlâh’ına sığınırım.” Nâs 114/1-6
“Ey insanlar! Yeryüzündeki şeylerin helâl ve temiz olanlarından yiyin! Şeytanın izinden yürümeyin. Çünkü o sizin için apaçık bir düşmandır.” Bakara 2/168
O, size ancak kötülüğü, hayâsızlığı ve Allah’a karşı bilmediğiniz şeyleri söylemenizi emreder.” Bakara 2/169
“Sana ne iyilik gelirse Allah’tandır. Sana ne kötülük gelirse kendindendir. (Ey Muhammed!) Seni insanlara bir rasul olarak gönderdik. Şahit olarak Allah yeter.” Nîsâ 4/79
“De ki: “Ey Rabbim! Şeytanların vesveselerinden sana sığınırım”.  Mü’minûn 23/97
“Ey Rabbim! Onların benim yanımda bulunmalarından da sana sığınırım.”Mü’minûn 23/98
Bakara 2/67
Sana iyilikten her ne gelirse Allah'tandır, kötülükten de sana ne gelirse o da kendindendir. Biz seni insanlara bir elçi olarak gönderdik; şahid olarak Allah yeter. Nîsâ 4/79
 “Ey inananlar, siz yardım ederseniz Allah'a, o da yardım eder size ve ayaklarınızı diretir, size sebat verir.” Muhaammet  47/7
Mutlak kudret anlamında Allah’ın yardıma ihtiyacı ellbette yoktur. Burda insanın kendi yolunu, kaderini Allah ile ortak çizmesı söz konusudur. İnsan Allah’ın istediği yolda giderse hem Allah’a yardım etmiş olur hemde kendi yolunu aydınlığa götürmüş olur. Kimse doğuştan zengin veya fakir değildir, satrancı iyi oynayan kazanır. ALLAH, insanı mutluluğa ve zafere götürecek yolu kendi iradesine sunmuştur, o da Kur’an’ın bizzat içindedir.
2.    Güzel davranış, eylem, fiillerde bulunmak.
İslâm’a gönülden teslim olma yani iman etme, beraberinde de o imanın gereklerini yerine getirmek zorunluluğunu beraberinde getirir.
Ø Bazı güzel davranış, eylem ve fiiller
“...Akrabalara, yetimlere, muhtaçlara, yolda kalmışlara, dilencilere ve köleleri özgürlüğe kavuşturmaya seve seve para yardımında bulunurlar; namazı gözetir, zekatı verir, sözleştikleri vakit sözlerinde dururlar; zorluğa, sıkıntıya ve zulme karşı direnirler. İşte doğru olanlar onlardır, erdemli olanlar da onlardır.” Bakara 2/177
“Mü’min erkekler ve mü’min kadınlar birbirlerinin dostlarıdır. İyiliği emreder, kötülükten alıkoyarlar. Namazı dosdoğru kılar, zekâtı verirler. Allah’a ve Resûlüne itaat ederler. İşte bunlara Allah merhamet edecektir. Şüphesiz Allah mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.” Tevbe 9/71
“Onlar ki, namazlarında derin saygı içindedirler. Onlar zekat vermek için çalışırlar.” Müminûn 23/2, 4
“Allah’ın size rızık olarak verdiklerinden helâl, iyi ve temiz olarak yiyin ve kendisine inanmakta olduğunuz Allah’a karşı gelmekten sakının.” Mâide 5/88
“Yetimin malına, rüşdüne erinceye kadar, ancak en güzel bir niyetle yaklaşın. Verdiğiniz sözü de yerine getirin. Çünkü verilen söz, sorumluluğu gerektirir.” İsrâ 17/34
“Ölçtüğünüzde ölçmeyi tam yapın, doğru terazi ile tartın. Bu daha hayırlı, sonuç bakımından daha güzeldir.” İsrâ 17/35
“Yine onlar ki, emanetlerine ve verdikleri sözlere riâyet ederler. Onlar ki, namazlarını muhafaza ederler. İşte bunlar varis olanların ta kendileridir.” Müminûn 23/8-10
“...İşte bunlar Allah’ın sınırlarıdır...” Mücadile 58/4, Nîsâ 4/12, 13, Bakara 2/187, 229, Talak 65/1
Rahmân’ın kulları, yeryüzünde vakar ve tevazu ile yürüyen kimselerdir. Cahiller onlara laf attıkları zaman, “selâm!” der (geçer)ler. Furkan 25/63
Ø Bazı kötü, çirkin, haram davranış, eylem ve fiiller
“Onlar boş şeylerden yüz çevirirler.” Müminûn 23/3
“Onlar ki, ırzlarını korurlar.” Müminûn 23/5
“Ey iman edenler, Allah'ın sizin için helal kıldığı güzel şeyleri haram kılmayın ve haddi aşmayın. Şüphesiz Allah, haddi aşanları sevmez.” Mâide 5/87
 “Eli sıkı olma, büsbütün eli açık da olma. Sonra kınanır ve çaresiz kalırsın.” İsrâ 17/29
“Yoksulluk korkusuyla çocuklarınızı öldürmeyin. Onları da, sizi de biz rızıklandırırız. Onları öldürmek gerçekten büyük bir günahtır.” İsrâ 17/31
“Zinaya yaklaşmayın. Çünkü o, son derece çirkin bir iştir ve çok kötü bir yoldur.” İsrâ 17/32
“Haklı bir sebep olmadıkça, Allah’ın, öldürülmesini haram kıldığı cana kıymayın. Kim haksız yere öldürülürse, biz onun velisine yetki vermişizdir. Ancak o da (kısas yoluyla) öldürmede meşru ölçüleri aşmasın. Çünkü kendisine yardım edilmiştir.” İsrâ 17/33
“Hakkında kesin bilgi sahibi olmadığın şeyin peşine düşme. Çünkü kulak, göz ve kalp, bunların hepsi ondan sorumludur.” İsrâ 17/36
“Yeryüzünde böbürlenerek yürüme. Çünkü sen yeri asla yaramazsın, boyca da dağlara asla erişemezsin.” İsrâ 17/37
“Hani Lokmân, oğluna öğüt vererek şöyle demişti: “Yavrum! Şirk/Allah’a ortak koşma! Çünkü şirk/ortak koşmak elbette büyük bir zulümdür.” Lokman 31/13
“Andolsun, size kendi içinizden öyle bir peygamber gelmiştir ki, sizin sıkıntıya düşmeniz ona çok ağır gelir. O, size çok düşkün, mü’minlere karşı da çok şefkatli ve merhametlidir.” Tevbe 7/128
“Ey iman edenler! Eğer siz Allah'a (Allah'ın dinine) yardım ederseniz O da size yardım eder, ayaklarınızı kaydırmaz.” Muhammet 47/7