Kim doğruyu söylüyor, kim yalan söylüyor?
Kim gerçeği açıklıyor, kim yanıltıyor?
Kim terörist, kim vatansever?
Kim demokrat, kim baskıcı?
Türkiye'nin yeraltı yerüstü zenginlikleri yabancılara devredilmiş hala ekonomideki gelişmeden bahsediyorlar.
Yabancı uzmanlar; etkili ve yetkili hala milli irade diyorlar
Washington siyaseti, Vatikan dini, Brüksel sosyal yapıyı düzenliyor hala halk iradesi diyorlar.
Halk dinli dinsiz diye etnik ve mezhep ayrışmasına yönelmiş hala birlik diyorlar.
Yaşanan gerçekler ortada iken bunların tartışılması yerine yıllar öncesinin konularını gündeme getirip tartıştırıyorlar hala yüzleşelimdiyorlar.
Suçlu ayağa kalk!
Bu sözü Türk filmlerinde görürsünüz. Gerçek hayatta öyle midir acaba. Sanırım çoğunuz duruşmalara gitmişsinizdir veya TV'lerden izlemişsinizdir.
Çeşitli gerekçelerle birçok kişi tutuklu, yargılanıyorlar.
Ya siyasetçiler!
Deniyor ki siyasetçiyi, seçilmişi halk sandıkta ancak ve ancak cezalandırabilir onun dışında o yargılanamaz, hesap veremez.
Cezaevlerine bakın. Yüz binin üzerinde cezaevinde kalanlar içinde kimler var?
Bir tane siyasetçi, müteahhit, iş adamı, gazeteci, sanatçı ,bürokrat yargılanınca tutuklanınca hemen ayağa kalkılıyor, yargılanamaz tutuklanamaz deniliyor..
Bazı mahkumlar için VIP cezaevi. Ya garibanlar
Bana bazen diyorlar ki; garibanizm edebiyatı yapma.
Peki! Soruyorum hukuk kimler için?
Yargı; güçlüyü korumak, kollamak, garibanı ise susturmak ve sindirmek için kullanılmıyor mu?
Suç işleyenler nasıl terfi ediyor? Garip değil mi?
Garip Türkiyem. Tüm bunlara rağmen; seçimde oyunu neden ve niçin kime verdiğini bilmeyen garip insanlar ülkesi. Daha çok soysunlar daha çok çalıp çırpsın daha çok kandırsınlar diye yalan söyleyenlere oy veren garibanlar. Her dönem böyle olmadı mı?
Müstehaklar mı desem bilmem ki?
Peki ya yargı!
Güvencesiz kanun adamı, seyrediyor olan biteni. Arada sırada bir mankeni gözetim altına alır, gündemi meşgul eder. Çaresiz seyreder. Peki neden?
Peki! Bu kanun adamı nasıl olur da; güçlü-etkili kişi ya da kişilerle ilgili hukuku işletebilir?
Kanunlar çıkarılmış, Meclis şu kadar süre çalışmış, kime ne? Sana ne, bana ne?
Meclis; suçluların birbirini koruyup kolladığı, ayrıcalıklı kişilerin yer aldığı, dokunulmazlık zırhıyla donanmış, lacivert elbiselilerin fısıldaştıkları, fakir fukaranın vergileriyle güvence altında olduğu mekan. Birbirlerinin gırtlağına sarılan, kafalarını kırarım diyen, kravat çekenlerin yer aldığı yer.
Demokrasi; kimler için anlaşılmıyor mu?
Günün Sözü: Kişiye göre adaletsizlik yapılıyorsa felaket yakındır.