Türkiye’de artık terör örgütü PKK’nın vizyonunu, Türk halkına yansıtmak, böylece kamuoyunu bu yönde oluşturmak prim yapıyor! Tehlikelere işaret edenlere, hemen “darbeci” diyorlar. Yaptıkları röportajlarla, PKK’nın propagandasını yapanlar ise geçici bir süre de olsa makbul adam gibi gösteriliyor.
Her neyse, bu defa Hasan Cemal’in yokluğunda terör örgütü PKK’nın başında bulunan Cemil Bayık ile konuşan kişi, Milliyet adına Mithat Sancar oldu. Sancar, yazısının sunuşunda, “Büyük Kürt Ulusal Kongresi öncesinde sorularımızı yanıtlayan KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanı Cemil Bayık” ifadelerini kullandı.
***
Mithat Sancar, gerçekte neler olup bittiğinin farkında ki Cemil Bayık’a “Kongre girişimiyle Öcalan’ın hedef olarak gösterdiği Anadolu ve Mezopotamya bütünleşmesi fikri arasında bir bağ var mı?” diye sordu.
Bayık ise “Türkiye’deki süreç çerçevesinde hükümete en son sunduğumuz öneride, sekiz komisyon kurulması talebi var. Bunlardan biri, Misak-ı Milli Komisyonu’dur. Biz esasen ulus devlet anlayışına karşıyız. Biz demokratik ulus anlayışını savunuyoruz. Demokratik ulus anlayışında sınırlar esas alınmaz; özgürlük ve demokrasi, adalet ve eşitlik, kardeşlik esas alınır. Biz bu temelde sınırlara dokunmadan Kürtler arasında ve Kürtlerle diğer Orta Doğu halkları arasında birliği sağlamak istiyoruz. Misak-ı Milli komisyonunu da bunun için öneriyoruz” diye cevap verdi.
Sancar, Bayık’a konunun püf noktasını sordu:
“AKP’nin, özellikle Dışişleri Bakanı Davutoğlu’nun bölge siyaseti yaklaşımıyla çizdiğiniz bu çerçeve arasında bir yakınlık yok mu?”
Bayık bu soruya “Biz bu sorunun çözümünü, Türkiye’nin bölgede hegemonik güç haline gelmesi için değil, tam tersine demokratik bir güç olması için istiyoruz” diye cevap verdi.
Peki Mithat Sancar, Davutoğlu’nun yaklaşımı ile PKK’nın çizdiği çerçevenin yakın oluşunu nereden çıkardı?
Davutoğlu’nun, “Biz Kürtleri, Türkmenleri ve Araplar ile Acemleri de içine alan yeni bir Orta Doğu düzeni kurmak istiyoruz” sözlerinden çıkardı… Biz 5 Ağustos 2013 tarihli Yeniçağ’da, konuyla ilgili olarak, “Peki, böyle bir vizyon, Türkiye’nin vizyonu mudur, yoksa ABD’nin Genişletilmiş Büyük Orta Doğu ve Kuzey Afrika Projesi’nin gereği midir? Bu projenin temelinde Ergenekon ve Balyoz davaları var! Orduda büyük tasfiye yapılmıştır… Türklere boyun eğdirmek için…” diye yorum yapmıştık.
***
Konuyu, 30 Temmuz 2013 tarihinde de “Gevşek sınırlar” başlığı altında incelemiştik. PKK adına Zübeyir Aydar, “Tren hattının belirlediği Suriye sınırı ülkeyi parçalayan bir hançer gibidir. Başkan Apo, hem bize hem hükümete Misak- Milli Komisyonu oluşturulmasını önermiştir. Bugün ‘sınırları hemen kaldıralım’ demiyoruz. Bu sınır; 90 yıldır ölüm sınırları oldu. Oysa bu sınırlar, ticaret, kültür, insanlık ve dostluğun geliştiği ve birleştirici sınırlar olmalı. AB’deki gibi sınırlara dönmesi lazım. Sınırdaki o mayınların, tellerin sökülmesi gerek. Sınır zaten anlamsız hale gelmiştir. AB’deki gibi iki yaka arasında insanlar gidip gelebilmeli”diyordu.
ABD Başkanlarından Bill Clinton da 2000 yılında CNN’e yaptığı açıklamada, “Küreselleşme gevşek sınırlar ister. Üniter devlet yapıları küreselleşmeye uygun değildir” demişti.
Milli kimlikten yoksun olan siyasi İslâmcıları ve aslında kendi hedefleri peşinde olan PKK’lıları ve bu coğrafyadan Türk kimliğini kazımak isteyen ABD derin devletini birleştiren işte bu projedir. Hedef, Atatürk’ün ve Türk ordusunun şahsında, Türk Milleti’nin ta kendisidir. AKP’ye oy veren Türklerin anlaması gereken budur.