Siyasi İktidar, Aleviler Üzerinden Zorunlu Din Derslerini Meşrulaştırmak İstiyor!
Bilim çevrelerinin, sendikaların ve Alevi örgütlerinin itirazlarına, Danıştay’ın ve AİHM’in din derslerinin zorunlu olmaktan çıkarılmasına ilişkin kararlarına rağmen, zorunlu din dersleri uygulaması üzerindeki ısrar sürmektedir. Son olarak Devlet Bakanı Faruk Çelik, Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi derslerinin müfredat programında Alevilikle ilgili hangi konuların işleneceğine dair bilgiler vererek, zorunlu din dersi uygulamasının devam edeceği mesajını vermiştir.
12 Eylül Anayasasının 24. maddesine göre, Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersi, ilk ve ortaöğretim kurumlarında okutulan zorunlu dersler arasındadır. Zorunlu din dersi uygulaması, bugüne kadar kişinin dininin bir ayrım ve eşitsizlik unsuru olarak kullanılmasına neden olduğu gibi, devletin dinler karşısında tarafsız kalmamasına, ağırlıklı olarak tek bir mezhebi öğreterek bütün dinsel inançları eşdeğer görmemesine yol açmıştır.
Zorunlu din dersleri uygulaması ile bütün din ve inanışlar öğrencilere eşit mesafede tanıtılmamakta, bu durum eşit olmayan ve ayrımcı uygulamaların ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Bakan Çelik’in “Alevilik din dersi müfredatında yer alacak” ifadesi bugün kadar ortaya çıkmış olan, farklı din ve mezheplere yönelik ayrımcı ve dışlayıcı anlayış ve uygulamaların sona ereceği anlamına gelmemektedir.
Devlet bakanı Faruk Çelik’in zorunlu din dersi ile ilgili olarak yaptığı toplantıya yıllardır bu konuda mücadele veren; mitingler, oturma eylemleri, bölge toplantıları, kitlesel basın açıklamaları yapan Alevi örgütlerini çağırmamış olması, sorunun çözülmek bir yana daha da derinleştirmek istendiğinin göstergesidir.
Din dersinin Türkçe, matematik, yabancı dil gibi zorunlu sayılması, laik, demokratik eğitim anlayışıyla ve bilimsel eğitimle açıkça çelişmektedir. Okullarımızda, üstelik devlet aracılığıyla ve zorunlu olarak, yalnızca belli bir din ve belli bir mezhep öğretilmektedir. Bu durum, Türkiye gibi çok kültürlü, çok dinli ve çok mezhepli toplumlarda, birçok sıkıntının doğmasına yol açmaktadır. Bu sıkıntıların önüne geçebilmek mümkündür. Türkiye’de dinin siyasallaşması ve siyasal çıkarlara alet edilmesinin engellenmesi, ancak devletin dinden elini tamamen çekmesiyle olanaklıdır.
Sorunun, laiklik, din ve vicdan özgürlüğü açısından çözümü basittir. Dünyanın pek çok ülkesinde de örnekleri uygulanmaktadır. Devlet, din işlerinden bütünüyle elini çekmelidir. Bütün dinlere ve inanmayanlara eşit mesafede durmalıdır. Nüfus kâğıdında din hanesi bulunmamalıdır. Hiçbir resmi işlemde kimseye dini ve inancı sorulmamalı, bir dine inananlar ibadetlerini istedikleri gibi yapmalı, hiçbir inanca karşı ayrımcı uygulama yapılmamalıdır.
Eğitim Sen olarak, zorunlu din derslerine karşı mücadelede başta Alevi Bektaşi Federasyonu (ABF) ve bileşenleri olmak üzere, bu konuda duyarlı olan bütün kişi ve kurumlarla ortak tutum almaya ve birlikte mücadele etmeye hazır olduğumuzu belirtiyor, 30 yıllık “zorunlu din dersi” uygulamasına son verilmesini talep ediyoruz.