.

Yeni başlatılan “çözüm sürecine” gelmeden önce PKK terör örgütü ve önceki “çözüm süreci” konusunda hafıza tazelemeye bu bölümde de devam ediyoruz.

2015 ve 2016’da çeşitli il ve ilçelerde PKK bağlantılı Yurtsever Devrimci Gençlik Hareketi (YDGH) örgütünün hendek ve barikatlar kurmasına karşı, Türk Silahlı Kuvvetleri, “hendek operasyonları” düzenledi. Güneydoğu Anadolu, savaştan çıkmış gibi harabeye döndü. Tuzaklanan onlarca ev ve hendek temizlendi. Batılı ülkeler ve Uluslararası Af Örgütü her zaman olduğu gibi yine Türkiye’yi suçlayan raporlar düzenledi. İçişleri Bakanlığı, yaptığı basın açıklamasında iddialara şöyle yanıt verdi: “… PKK terör örgütü, hukuka ve demokratik anayasal düzenimize aykırı bir şekilde Hakkâri/Merkez-Yüksekova, Şırnak/Merkez-Beytüşşebap, Diyarbakır/Sur-Silvan, Mardin/Nusaybin, Ağrı/Doğubeyazıt, Muş/Bulanık-Varto, Van/Merkez-Tuşba-Başkale-Erciş, Bitlis/Hizan, Siirt/Eruh, Adana/Seyhan, Batman/Bağlar, Tunceli/Merkez olmak üzere 19 farklı yerde ‘sözde Öz Yönetimler’ ilan etmiştir. …” 

Güvenlik güçlerinin harekât kabiliyetinin engellenmesi amacıyla, Cizre, Silopi, Sur, İdil, Nusaybin ilçeleri başta olmak üzere Doğu ve Güneydoğu bölgelerinde, PKK terör örgütü mensupları tarafından yerleşim yerlerinde hendek ve barikatlar oluşturularak, halkın güvenliğine kastedildiğini belirten İçişleri Bakanlığı açıklamasına şöyle devam etmektedir:  “…  Örgüt mensupları, bu hendek ve barikatları tuzaklayarak, güvenlik güçlerinin müdahalesini zorlaştırmaya çalışmıştır. Ayrıca terör örgütü, Suriye’de yaşanan otorite boşluğunu fırsat bilerek ülkemize çok sayıda silah ve patlayıcı aktarımında bulunmuştur. PYD/YPG ve PKK terör örgütleri arasında kadro ve mühimmat aktarımı yapıldığı, bu amaçla Suriye’den sınırımızı geçen tüneller açıldığı tespit edilmiştir. Tünellerde, içerisinde patlayıcıların olduğu çok sayıda mühimmat ele geçirilmiş, tünellere yönelik imha çalışmaları yürütülmüştür. PYD/YPG’nin, PKK terör örgütünün Suriye yapılanması olduğu su götürmez bir gerçek olarak durmaktadır.” (https://www.icisleri.gov.tr/diab/uluslararasi-af-orgutunun-raporuna-iliskin-basin-aciklamasi)

Çözüm sürecinin  “buzdolabına” kaldırılmasının ardından Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) tarafından düzenlenen Hendek operasyonlarında, Temmuz 2015- Kasım 2016 arasındaki terör eylemlerinde 323 sivil ve 799 güvenlik personeli hayatını kaybetmiştir. 2.040 sivil ve 4.428 güvenlik personeli de yaralanmıştır. (https://www.sozcu.com.tr/aym-hendek-operasyonlarinda-ihlal-yok-wp7459705)Papa Pulu, 2021

ABD’nin Irak’a düzenlediği İkinci Körfez Savaşı (2003) sonrasında Saddam Hüseyin liderliğindeki Baas yönetimi devrilmiş ve Irak, federal bir devlete dönüşmüştü. 2005’te halk oylaması ile kabul edilen yeni Irak Anayasası’na göre, Kürdistan Bölgesi, federal Irak devleti içinde, Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) adıyla federe bir devlet olarak tanınmıştı. Şubat 2017’de IKBY Başkanı Mesut Barzani, İstanbul’a geldi ve Cumhurbaşkanı ile Mabeyn Köşkü’nde bir saatlik basına kapalı bir görüşme gerçekleştirdi. Ayak bastığı İstanbul Atatürk Havalimanı ile Ankara Esenboğa Havalimanı’nda ilk kez “Kürdistan Bayrağı” göndere çekildi. Barzani’ye yakınlığıyla bilinen yayın organı Rûdaw’ın sosyal medya hesabında yapılan paylaşımda, “Kürdistan bayrağı ilk kez İstanbul’da gönderde” ifadeleri kullanıldı. (Basın)

2021’de Katoliklerin ruhani lideri Papa Francis Irak’ı ziyaret etti. IKBY, Papa onuruna hatıra pulları bastırdı. Pulların birinde Türkiye’nin doğu ve güneydoğusu sözde “Kürdistan” sınırlarına dâhil edilmişti. İşte İngiliz Binbaşısı Noel’in 1919’da çizdiği harita, günümüzde Kuzey Irak’ta Barzani yönetimi ve PKK terör örgütü tarafından sözde “Kürdistan” coğrafyası olarak kullanılmaktadır. Bu haritanın içinde Irak dışında Suriye, İran ve Türkiye’de bulunmaktadır.

Irak, tamamdı. Sıra da Suriye vardı.

Suriye’de iç savaşın başladığı 2011’den itibaren, Türkiye’yi doğrudan etkileyecek stratejik ve jeopolitik değişimler gerçekleşti. Suriye’nin kuzeybatısındaki askerî kuşatma nedeniyle Türkiye’ye binlerce mülteci ve askerî sığınmacı akını başladı. Türk yetkililerin, o günlerde Suriyelilerin “mülteci değil misafir” olduğunu açıklamalarının ardından günümüze kadar, Suriye dışında Afgan, Afrika ve daha pek çok ülkeden milyonlarca “misafir” geldi. Türkiye’de, İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’nın açıkladığı resmî rakamlara göre, 4 milyon 163 bin 101 yabancı sığınmacı yaşıyor. Bunun 2 milyon 911 bin 525’i geçici koruma kapsamındaki Suriyeliler, 1 milyon 56 bin 582’si ikamet izinli yabancılar, 194 bin 994’ü uluslararası koruma altındakiler. (8 Ocak 2025) Ancak basında yer alan haberlere göre Türkiye’deki sığınmacı sayısı açıklanan rakamların kat be kat üzerinde. Hatay ve Güneydoğu ağırlıklı olmak üzere Türkiye’nin tüm bölgelerine yerleştirilen sığınmacılar ne yazık ki ülkenin demografik yapısının zedelenmesine neden oldu. Dönemin İstanbul, Esenyurt’un Belediye Başkanı Ahmet Özer, “Esenyurt’ta 101 ülkeden insan yaşıyor, 101 dil konuşuluyor.“ açıklamasında bulundu. (2024)

2023’te HAMAS, hangi akla hizmet ettiği bilinmeyen bir nedenle İsrail’e saldırdı. Yıllardır beklediği fırsat eline geçen İsrail, Filistin ve Gazze’ye yoğun bir saldırı başlattı. Cumhurbaşkanı, “… Hamas direniş örgütüdür. Ülkemde şu an bini aşkın Hamas’ın mensupları hastanelerimizde hepsi tedavi altında…” açıklamasında bulundu. (Basın)

Aralık 2024’te Suriye’de İslamcı militan örgüt Heyet Tahrir Şam (HTŞ) liderliğindeki rejim karşıtı gruplar, Halep’te başlayan ve 12 gün süren ilerlemenin sonunda başkent Şam’da kontrolü ele geçirdi. Beşar Esad ülkeyi terk etti ve Moskova’ya sığındı. 61 yıllık Esat rejimi nasıl olduysa 12 günde çökertilmişti. Ne Rusya’nın ne Çin’in ne İran’ın ne de İslam ülkelerinin sesi çıkmıştı. Geçmişte ABD tarafından başına 10 milyon dolarlık ödül konulan Heyet Tahrir eş-Şam’ın (HTŞ) lideri Ahmed Eş-Şera  (Muhammed Golani), takım elbise ve kravat giydirilerek, Suriye’de geçiş döneminin başkanı ilan edildi. ABD tarafından başına konulan ödül de kaldırıldı; ABD, HTŞ lideri ile Şam’da görüştü.

Suriye’de gelinen son durum ise şöyle: ABD, Kuzey Irak’taki özerk yönetimin benzerini Suriye’nin Kuzeydoğusunda PKK/PYD örgütü ile fiilen gerçekleştirmiş oldu. Türkiye, öncesinde 911 kilometrelik sınırda Suriye Arap Cumhuriyeti ile komşuydu. Şimdi ise Hatay da dâhil olmak üzere Fırat Nehri doğusunda ABD ve PYD/PKK terör örgütü devletçiğiyle komşu oldu. BOP haritasında belirlenen dörtlü bölgenin ikisi, Irak ve Suriye’de tamamlandı. Sırada İran var. Sonra da Türkiye…

PKK terör örgütü ve defalarca isim değiştirerek Gazi Meclis’te faaliyet sürdüren siyasî partilerinin mensupları; Türk hükûmetinin birinci çözüm sürecindeki iyi niyetini ve her türlü taşkınlıklara göz yumulmasını, Güneydoğu’da bir “özerklik” ilanı fırsatına çevirebileceklerini sandılar ancak yanıldılar… Şimdi ellerine ikinci bir fırsat verildi. “Buzdolabına kaldırılan” çözüm süreci iktidarın küçük ortağı MHP’nin Genel Başkanı Devlet Bahçeli “eliyle” dolaptan çıkarıldı. TBMM’nin 3. Yasama yılı açılışında MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, tarihinde ilk kez PKK’nın siyasi uzantısı olan, yeniden değiştirdiği adıyla Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM) sıralarına giderek el sıkıştı. (1 Ekim 2024) Katılımcıların şaşkın bakışları altında gerçekleşen tokalaşma ile yeni bir sayfa daha açıldı. Her ne kadar Bahçeli, “Türkiye’nin çözüm sürecine ihtiyacı yok” açıklamasıyla bu atılan adımın yeni bir çözüm süreci olmadığını vurgulasa da terör örgütünün siyasi mensubu Sebahat Tuncel, “ikili yönetim olacak, bu çözüm projesidir,”   diyor.

2015’te Öcalan’ın mektubunu Türkçe olarak okuyan Sırrı Süreyya Önder, sanki o günlerde Devlet Bahçeli’nin daveti içine doğmuş gibi Öcalan için “bir gün kendisi buraya gelecek,” demişti. Önder’in kehaneti doğru çıkacak gibi görünüyor ki Bahçeli, tokalaşmanın ardından partisinin grup toplantısında Abdullah Öcalan’a açık bir çağrıda bulundu ve “… Türkiye’ye getirilirken, ‘her türlü hizmete hazırım’ diyen teröristbaşı, buyursun terörün bittiğini, örgütünün tasfiye edileceğini tek taraflı ilan etsin. … Şayet teröristbaşının tecridi kaldırılırsa, gelsin TBMM,  DEM Parti grup toplantısında konuşsun. Terörün tamamen bittiğini ve örgütün lağvedildiğini haykırsın. Bu dirayet ve kararlılığı gösterirse, Umut Hakkı’nın kullanımıyla ilgili yasal düzenlemenin yapılması ve bundan yararlanmasının önü de ardına kadar açılsın,” dedi.  (https://www.mhp.org.tr/htmldocs/genel_baskan/konusma/5354/index.html)

Devam edecek...

Tülay Hergünlü

İstanbul, 01 Mart 2025