Ülkemiz yine çok büyük bir depremle sarsıldı. Bu kez iki bağımsız deprem arka arkaya oldu. Bilim insanları, dünyada örneği çok az görülen bu olayı; “… Anadolu levhasının, Arap levhasına göre kuzeydoğu-güneybatı yönünde en az üç metre hareket ettiği” şeklinde açıklıyorlar ve bunu “Sanki Türkiye hareket etti” ifadesi ile veriyorlar.* İşin bilimsel kısmının yorumunu uzmanlarına bırakalım.

Deprem Allah’ın yaratılış kanunlarının işleyişlerindendir. Kader, Allah’ın yaratılış kanunlarıdır, alın yazısı değildir. Dünyada büyük depremler her zaman olmuş ve olmaya da devam edecek. İnsan bununla yaşamayı öğrenmek zorunda… Nasıl öğrenmek zorunda? Bilimsel olarak öğrenmek zorunda…

“Kaderimizde depremde ölmek varmış” düşüncesi ne Kur’an’a ne de Kur’an’ın işaret ettiği bilimle bağdaşmaktadır. “Madenlerde ölmek onların fıtratında var düşüncesi” ne Kur’an’a ne de Kur’an’ın işaret ettiği bilimle bağdaşmaktadır. Binaların sellerde yıkılması ne Kur’an’a ne de Kur’an’ın işaret ettiği bilimle bağdaşmaktadır.

Önce tedbir sona tevekkül…
Önce çalışma, sonra dua…

Fay hatlarının geçtiği araziler yapılaşmaya açılırsa; patates, soğan tarlalarına binalar dikilirse; meralar gökdelenlere tahsis edilirse; göller kurutulup üzeri doldurularak imara açılırsa; zemini sağlam olmayan yerlere, dere kenarlarına, yar eteklerine binalar inşa edilirse; ovalara hava alanı yapılırsa, ölüme davetiye çıkarmak kaçınılmaz olur.

Kaçak yapılara, devlet arazilerine bir gecede kondurulan gecekondulara imar affı getirilirse, önüne gelene müteahhitlik belgesi verilirse, yapı denetim sistemi, projesinden inşaat tamamlanana kadar gerektiği gibi işletilmezse, malzemeden çalınmasına göz yumulursa, “al şunu eksikleri görmezden gel” diyenlere “eyvallah” deyip cepler cukkalanırsa binaların çökmesi kader değildir.

Yerleşim yerlerinin seçiminden yapılaşmaya kadar zemin etütleri yapılmadan, “bize bir şey olmaz, alnımıza ne yazıldıysa o olur” düşüncesiyle binalar dikilirse, en küçük bir sarsıntıda yıkılması kader değildir.

Allah’ın ilmini iyi okuyup ona göre tedbir almak, doğa ile barışık yaşamak demektir.

Bir sözde fizik profesörünün “Deprem ya da bina değil Allah öldürür, ölüm zamana bağlıdır.” sözleri ne Kur’an’dan ne de Kur’an’ın ilminden onay alır. Bu kişinin nasıl fizik profesörü olduğu da ayrı bir konu çünkü fizik de Allah’ın işleyiş kanunu yani kaderdir.

Ecel, Allah’ın ilmidir ve insanın vücuduna yazılmıştır. Herkes bir gün ölecek. Ancak bu şahsın dediği gibi eğer deprem ya da bina değil de Allah öldürüyorsa o zaman herkes sinir olduğu birisini öldürsün, nasılsa Allah öldürüyor. Sen malzemeden çal, uygun olmayan zemine çürük bina yap ya da yapılmasına göz yum, o bina depremde çöksün ve insanlar ölsün, sonra da Allah öldürdü diye ortaya çık, öyle mi? Bu sözler Allah’a iftira atmaktır. O, sistemini kurmuştur ve sistem gerekeni yapacaktır. İnsan, aklını kullanmak ve Allah’ın ilmini öğrenip, sistemle uyumlu yaşamak zorundadır.

İkinci Dünya Savaşı’nda iki atom bombası ile vurulan Japonya da deprem bölgesinde ama onlar 9,5 büyüklüğündeki depremde evlerinden dışarı çıkmıyorlar. Önlemlerini almışlar; “Allah öldürüyor, bu bizim kaderimizde var” demiyorlar. Depremle yaşamayı öğrenmişler. İlimsizlik yüzünden ülkelerinde insanlar ölmüyor. Ama İslam coğrafyasında insanlar Allah’ın ilminden uzak zihniyetlerin ihmalleri nedeniyle ölüyor. Sonra Japonlar dinsiz, cehennemlik biz cennetlik öyle mi?

Sen önlemini alma, felâket olduktan sonra da yok “70 bin Ayet el Kürsî okuyalım”, yok “salâvat zinciri kuralım” de! Bunların hiç kimseye faydası yoktur. İşin ucundan tutmak, bir şeylere faydalı olmak (tüm bunları yaparken de içinden ne okursa okusun, kendi bilir) Allah’ın daha çok hoşuna gidecektir.

Kahramanmaraş Pazarcık merkezli ve 10 ilimizi etkileyen deprem için söylenecek söz bulmak gerçekten de çok zor. Ancak bu deprem de gösterdi ki, öncekilerde olduğu gibi bütün sözcükler “ahlak, vicdan ve bilim” e yenildi.

Bir ülkede ahlâk, vicdan ve bilim çökmüşse felaketlerin büyüklüğü önlenemez.

Son sözü Kur’an söylesin:

“Şüphesiz Allah zerre kadar kötülük vermez.” (Nisa, 40)
“Size bir musibet isabet ettiğinde, bu bize neden isabet etti, dersiniz. De ki: O sizin kendinizdendir.” (Âl-i İmrân, 165)

Demek ki neymiş; ahlak, vicdan ve bilim olmazsa “başımıza gelenler kendi ellerimizin ürünü” oluyormuş.

Depremde kaybettiğimiz canlarımıza rahmet, kalanlara sabır ve esenlik diliyorum.

Tülay Hergünlü

İstanbul, 7 Şubat 2023

*https://www.cnnturk.com/turkiye/turkiye-tam-3-metre-hareket-etti-bunun-adi-kozmik-felaket?page=2