Öncelikle belirmeliyim ki Metin 70’li yılların başında devrimci kişiliğiyle GS olmamızı sağlayan futbolcu ağabeylerimizden biri ve aktif futbol yaşamında ülkemizin bir numaralı "sol" açığıydı. Kayseri Spor da oynarken çıplak gözle seyretme bahtiyarlığına erenlerdenim.
Türkiye Devrimci Futbol Emekçi Sendikasını kurması genel başkanlığını yapması tüm yaşamında futbol emekçilerinin hakkını savunması onun gerçek bir "sol" açık olduğunun ispatıdır. Anısı sendikal hak ve özgürlük mücadelesinde, mücadelemizde yaşayacak .
Evet, Türkiye futbolunun efsane isimlerinden Metin Kurt'u kaybettik. Metin Kurt'un cenazesi 25 Ağustos Cumartesi günü Ataşehir Mimar Sinan Camii’nde kılınan ikindi namazından sonra Ümraniye Hekimbaşı Mezarlığı'nda toprağa verildi. Hemen tüm haber metinlerinde GS, FB, BJK taraftar guruplarının Metin Kurt’un cenaze merasiminde bir arada bulunmaları öne çıkartılarak verilmiş, ancak “sol açık” Metin’le cenaze merasime katılan taraftar guruplarının ortak keseninin “emek ve özgürlükler” mücadelesi olduğu pas geçilerek servis edilmiş olması düşündürücüydü.
Futbol kariyeri boyunca Altay, PTT, Galatasaray ve Kayserispor formaları giyen Metin ağabey 26 Kere A Milli futbol takımı formasını giymiş, futbolda sendikal mücadeleyi ilk başlatan futbol emekçilerinden biri olmuştu.
Ömrünü sporcuların örgütlenme mücadelesine adayan Metin Kurt son olarak Türkiye Devrimci Spor Emekçileri Sendikası'nın başkanlığını yürütüyordu.
1948 yılında İstanbul'da doğan Metin Kurt, Altay'da başladığı profesyonel kariyerine PTT'de devam etti. 1970-76 arası Galatasaray'da forma giyen( GS’in üç kez üst üste ilk kez şampiyonluk serilerini yakaladığı yılar) “sol açığımız”, oyuncu futbol kariyerini Kayserispor'da sonlandırdı.
Türkiye futbol tarihinin en önemli kanat oyuncularından olan Kurt 26 Kere A Milli, 9 kere 21 yaş altı, 2 kere de 18 yaş altı Milli Takım forması giydi. Devrimci kişiliğiyle bilinen Metin Kurt, egemen spor anlayışına karşı eleştirileri ve mücadelesiyle tanınıyordu.
Kapitalist sistemde oynanan futbolu; "Düzenin spor ortamı, kitleleri yutan bir bataklıktan farksızdır. Şike, doping, siyaset, şiddet, küfür, kumar, mafya düzen sporunun gerçek açılımıdır. Kapitalist sistem sporu metalaştırmıştır, sporcuları da şovmenleştirmiştir"sözleriyle eleştiren Metin ağabey Türkiye futbol tarihinde ilk sporcu grevini yapan ve spor emekçileri sendikasını kuran, bu nedenle futbol sahalarından aforoz edilmiş olan bir futbol emekçisidir.
Futbolumuzdaki ilk grev olayı Galatasaray ve Milli Takım’da oynadığı 1976’da Galatasaray’ın Türkiye Kupası finalini oynamaya hak kazanması üzerine vaat edilen 10 bin lira primin ödenmemesi üzerine örgütlediği grevdir. ‘’Antrenmana katılmama’’ biçiminde uygulanan greve, ünlü futbolcular Yasin, Gökmen Özdenak kardeşler, Büyük Mehmet ve kendisi katılmış idi.
GS’de oynadığı 6 yıl boyunca hiç kırmızı kart görmeyen Metin sadece tek bir maçta sarı kart gördü. Bu dönemde Türkiye Milli Takımında da her daim yer buldu. 26 kez Türkiye A Milli Takımının formasını giydi. Ancak dürüst kişiliği, özlük haklarını araması, sendikal faaliyet girişimleri, sporda şovenizm ve şikeye karşı çıkması, futbolun emekçileri uyutmada kullanılmasına karşı çıkması yüzünden futbol sahalarından aforoz edildi.
Şunları söylemişti bir söyleşisinde: “Şike, futbolun içindeki rüşvettir. Bizim esas mücadelemiz sistemledir. Bugün sporda şike yoktur, doping yoktur, mafya yoktur, şiddet yoktur, ırkçılık yoktur diye iddia edebilir misiniz? Hepsi vardır. İşte bunlar sistemin sorunudur. Biz bu sistemde ezilen kesimi bir araya getirip onların özgürleşmesini sağlayacağız.”
Yine futboldaki para babalarını ve dayatmalarını protesto etmek için birçok maçına sakallı çıkmıştı: “Mukavelem bitmişti ve kulübe gittim. “Sana 110 bin lira vereceğiz” dediler. “Peki dedim bana sormayacak mısınız kaç para istiyorum diye?”. Bunu üzerine “Niye soralım ki” dediler, “senin mukaveleni yapar, maaşını yatırır, sözleşmeni uzatırız.” O zaman beni niye çağırdınız dedim, ben kabul etmiyorum sizin teklifinizi ve bunu protesto etmeliyim dedim o an. İlk defada sakallarımı bunun için uzattım.”
Spor-Sen’in kurucusu olan Metin Kurt’un, “biz futbolun arsada oynananını sevdik, borsadakini değil” sözleri de sloganlaşmıştı: “futbol arsada oyun olarak güzel ve temizdir; borsada ise kirli ve çirkindir. Biz bu oyunun arsada oynananını sevdik borsadakini değil.”
Bu düşünceleri ile spor emekçilerinin ve endüstriyel kapitalist futbola karşı mücadele edenlerin kalbinde ayrı bir yeri olan Metin Kurt, son günlerinde bile spor emekçilerini yeniden bir araya getirme ve bir mücadele hattı oluşturma çabasını sürdürüyordu.
Tüm sevenlerinin ve yoldaşlarının acısını paylaşır baş sağlığı dileklerimi iletirim.