23 Mayıs günü, emeğine, haklarına sahip çıkanlar, Türkiye’nin dört bir yanında sokağa çıkan kamu emekçileri, 1990’lı yılların başından bu yana yürüttükleri grevli, toplu sözleşmeli sendikal hak mücadelesinin en yoğun katılımlı grevini gerçekleştirmenin haklı sevincini yaşarken 1980 sonrasında en büyük grevi yaparak direnişin tarihini kamu emekçileri dilinden bir kez daha yazmış oldu.
2012 için 3,5+3,5, 2013 için %2+3 zam teklif eden AK Partisi hükümetinin kapı kulları olmadıklarını, taleplerine sahip çıkan emekçiler olduklarını haykırdılar.23 Mayıs Çarşamba günü ülkemin dört bir yanında işyerlerini, sokakları direnişin alanlarına çeviren kamu emekçileri, hükümetin sefalet zammına karşı insanca bir yaşam için, insanca bir düzen için alanlarda omuzlarını birleştirdi; Sermayenin saldırılarına karşı en güçlü yanıtı tüm yurdu eylem alanına çevirerek, direnişin odağını yaratarak verdi.
Bugün, yüreği aydınlık bir gelecek için çarpanlar, geleceği bugünden kuracaklarının inancı ile grevdeydi; aynı gelecek için mücadele edenler yüz binlerce kamu emekçisinin yanında, yanı başındaydı, onlarla omuz omuzaydı.
Bu açıdan da yüzde 3,5 + 4 zam teklifi yeni kriz beklentileri içerisinde nasıl ki sermayenin bütünsel tutumunu ifade eden sembolik bir anlam kazanıyorsa, konfederasyonum KESK başta olmak üzere diğer konfederasyonların alana çıkma “iş bırakma” yönünde aldığı almak zorunda kaldığı kararı da sınıf mücadelesinin bundan sonrası açısından bir o kadar kritik anlamlar kazanıyor. Grev kararının DİSK, TTB ve TMMOB’ca da desteklenecek olması, sorunun yüzdelik zamların ötesinde anlamlar taşıdığı bu koşullarda son derece anlamlı olmuştur.
Belirttiğim gibi emekçi memurlara önerilen yüzde 3,5 + 4 zam oranı kendi başına ele alınamayacak kadar kapsamlı bir saldırının sermaye cephesinden açık ilanıdır. İşçi sınıfı ve tüm emekçilere ilan edilen bu saldırıya 23 Mayıs greviyle verilen yanıt, toplumun diğer katmanlarına da sirayet ettiği sürece daha anlamlı ve kalıcı olacaktır. Kısacası bu grevin sonrasında yapılacak iş yeri ve alan çalışmalarıyla kamu enekçileri haklı ve meşru taleplerinin ardında ne kadar dik durur ve yeni mücadele araçları geliştirirler ise kazanımlarımız o denli büyük olacaktır.
Grev kararının açıklanır açıklanmaz geniş kesimler tarafından desteklendiği ve 23 Mayıs’ta oldukça geniş bir katılımın emek örgütlerinin ve sendikal kadrolarının doğru dürüst bir çalışma yürütmeden bu denli kitlesel ve coşkulu geçmesindeki faktörleri iyi irdelemek gerekir. Kurnaz “kasaba politikacıları” misali hazırın üzerine konmak, biz sınıf sendikacılarının tavrı ve tarzı olamaz Bu canlı destek olanca haşmetine rağmen sönümleşme gerçekliğiyle yan yana yol aldığı bilinerek hareket edilmelidir.
Nasıl önerilen yüzdelik zam oranının kendisi grevi örgütlemeye yetecek anlamlar taşıdığı bir gerçeklik ise, birkaç puan yükseltilmesi de emekçi yığınların öfkesini anında düşürmeye yetecektir.
23 Mayıs’ bu kritik anlamlarıyla kentsel dönüşüm saldırısından, eğitim politikalarına; sağlık hizmetlerinin tamamen ticarileştirilmesinden, kıdem tazminatına dönük saldırganlığa; esnek ve güvencesiz çalışmadan yaşamın tüm olumsuzluklarına karşı örgütlü mücadelenin ekmek ve su gibi yaşamsal ihtiyaç olduğunu da bir kez daha göstermesi açısından önemli bir birikim oluşturmaktadır.
Ayrıca 23 Mayıs. Konfederasyonum KESK için ise yeni bir dönüm noktası olmaya adaydır.Çarşamba günü yaşadığımız grev yeni bir sıçrama ve gelişimin motoru haline getirilmelidir. Grevden alınan güç dinamik bir örgütlenme ve mücadele stratejisinin manivelasına dönüştürüldüğünde anlamlı sonuçlar yaratması kaçınılmazdır.
23 Mayıs Çarşamba günü ülkemin dört bir yanında alanları dolduran kamu emekçileri, sermayenin kırıntılarına, baskısına, sömürüsüne karşı; zalimin zulmüne karşı direnenlerin, kazanacağını; son sözü direnenlerin söyleyeceğini bir kez daha göstermiş olduk.
Ne mutlu 23 Mayıs grevini yaratanlara ne mutlu tarihe bu günü şanla kazıyanlara