Sevgili işçi ve emekçi kardeşlerim. Her yıl aynı oyun oynanıyor. Oluşturulan sözde komisyon (ki bu günlerde ilk toplantısını yaptı) ile 2013 yılında geçerli olacak olan asgari ücret belirleniyor. 5’i patronların, 5’i devletin temsilcilerinden oluşan komisyona sözde biz işçileri, emekçileri temsilen 5 Türk-İş yöneticisi katılıyor. Patronların güdümümden çıkmayan, adeta oyuncağı haline gelen Asgari Ücret Tespit Komisyonu, göstermelik birkaç toplantı yaparak bir yıl geçerli olacak asgari ücreti “belirliyor.” Oysa asgari ücret artışı, henüz komisyon toplantıları başlamadan çok önce sermayedarlar tarafından belirlenip hükümetleri aracılığıyla deklere edildiğini artık çok iyi biliyoruz.
2013 yılı için geçerli olacak asgari ücret zammı da aslında aylar öncesinden belirlenmiş durumda. Hükümet programının 2013 yılı Sosyal Güvenlik bölümünde “Asgari ücretin yüzde 3 oranında artırılması öngörülmüştür.” ifadesi her şeyi anlatıyor. Artık komisyonun göstermelik olduğu, orada sermaye sınıfının çıkarlarına göre kararların alınacağı o kadar ayyuka çıkmış ki, hükümet komisyon toplantılarına gerek bile duymadan asgari ücret zammını “öngörüyor.”
Ekmeğini, ailesinin geçimini “iş gücünü satmak zorunda bırakılarak” sağlaya bilen emekçi kardeşlerim. Sendikalarımızın açıkladığına göre, 4 kişilik bir ailenin açlık sınırı 1000TL’nin, yoksulluk sınırı ise 3000 TL’nin üzerindedir. Açıklanan bu rakamlar gözetildiğinde, milyonlarca işçinin açlık sınırının bile çok altında kalan asgari ücretle yaşamlarını sürdürdüğü görülüyor. Asgari ücret, bırakalım dört kişilik bir aileyi, bir kişinin aylık giderlerini bile karşılamaya yetmiyor. Bugün yaşamsal ihtiyaçlarımızı göz önünde bulundurduğumuzda, geçerli olan ücretin hiçbir şeye yetmediği ortadadır. Asgari ücret 2013 yılı için 1680TL olmalı ve her ne ad altın da olursa olsun hiçbir kesinti yapılmamalıdır.
Bize reva görünen azami sefalet ücretini kabul etmemek için İlimiz Niğde de olduğu gibi tüm şehirlerde yapılacak eylem ve etkinliklere katılarak demokratik tepkini göster. Gösterki “uysal koyun” olmadığını dost düşman herkes bilsin. Unutma her geçen gün biz işçi ve emekçiler için açlık ve yoksulluk derinleşirken, bir avuç patronun elinde zenginlik ve bolluk sürekli birikiyor. Her daim ekonominin büyüdüğünden dem vuranlar sıra biz işçilere, emekçilere geldiğinde ekonominin “hassas” dengelerinden bahsetmeye koro halinde başlıyorlar.
Elbette silahlanmaya ve savaş harcamalarına çok büyük miktarlar ayrılıyor fakat sıra işçilere geldiğinde açlık sınırının üzerinde bir ücret dahi çok görülüyor. savaş politikalarına hizmet için bir kalemde milyar dolarlar tutarında ödeme yapmaktan çekinmeyenler sıra biz emekçilere gelince kırıntı ile yetinmemizi söylüyorlar.
İşçi ve emekçiler tüm tarihsel zamanlarda ve elbette günümüzde de sadaka değil emeğinin karşılığını istemiştir. Onun için insan onuruna yakışan asgari ücret talebini yükseltmeliyiz. İnsanca bir yaşam ve ücret istiyoruz diye alanlarda haykırmalıyız. Bizler çalışan, üreten milyonlarca işçiyiz. Sabahın köründen gece karanlığına kadar fabrikalarda, atölyelerde, okul ve hastanelerde çalışıyor, üretiyoruz. Hayatı yaratıyoruz.
Sermayedarların daha fazla kâr elde etmesi için, işçilerin emeğinin üzerinden daha fazla kazanması için oynanan bu oyuna seyirci kalmamalıyız. Bizler sadaka değil emeğimizin karşılığını istiyoruz! Bunun için fiili meşru ve demokratik mücadele mevziinden ayrılmadan mücadele ederek bizleri açlığa ve sefalete mahkûm etmelerine izin vermemeliyiz.
“İnsanca yaşamaya yeten vergiden muaf bir asgari ücret” talebini dillendirmek için Pazar günü saat 13’te alanlara çıkanların yanında yanı başında ol! Geleceğine ve kaderine sahip çık.