Ancak çağdaş bir ülkede yolsuzluğun üzerine gidilirken de hukuka ve daha da önemlisi adalete uymak zorundayız.
Günlerdir İzmir Büyükşehir Belediyesi’nde yaşanan “yolsuzluk operasyonunu” izliyoruz.
Polis, özel yetkili savcıların emriyle Büyükşehir Belediyesi’ne ait bazı şirketleri ve merkez binayı bastı, saatlerce süren aramalar yapıldı. Çuval çuval kağıtlar çıkarıldı dışarıya, bilgisayarlara el kondu, birçok kişi gözaltına alındı.
Sonuçta 17 kişinin tutuklanmasına karar verildi.
Eğer ortada bir yolsuzluk varsa yapılanlarda bir terslik var mı?
Yok. Hatta tam tersine alkışlanacak bir tavır.
Ama garip olan, AKP’li birçok belediyede yolsuzluk iddiaları ayyuka çıkarken operasyonun hep CHP’li belediyelere yönelik olması.
Üstelik İzmir’deki özel yetkili savcı ve polis de müthiş çalışmış.
Aylar öncesinden içeri adam sokmuşlar. Elektrik prizlerine video izleme cihazları, ses kayıt aygıtları takılmış. Gireni çıkanı aylarca izlemişler, dinlemişler. Kim rüşvet verdi kim aldı tek tek saptamışlar!
Hepsi harika da, bu tür ince çalışma neden başka belediyelerde uygulanmaz acaba?
Haklarındaki yolsuzluk iddiaları günlerce gazete manşetlerinden ve televizyon haberlerinden inmeyen belediyelere de video alıcıları, ses kayıt cihazları takmak başka savcıların, polis müdürlerinin aklına neden gelmez?
Diyorum ki, keşke her ilde böyle özel yetkili savcılar ve onların talimatıyla müthiş çalışan polis müdürleri olsa, yolsuzlukların önüne nasıl da geçeriz değil mi?
Gani Yıldız’dan
Bu yılki 1 Mayıs, 34 yıl sonra asılan “zincirlerini kıran işçi” pankartıyla beraber, “kafasında cop kırılmayan işçi”yi de görmemiz açısından önemliydi!
ÖSYM Başkanı yarın ekrana çıkıp, “Çıraklık dönemindeyim. Kalfalıkta da hatalar olabilir. Fakat ustalık döneminde her şey çok güzel olacak!” derse şaşırmamalı!
Başbakan, “Her öğrenciye elektronik kitap vereceğiz” demiş. Aslında iktidar bu uygulamayı genişletip kitap yayımlamayı yasaklasa daha rahat eder. Hem insanların ne okuyacağını belirlemek kolaylaşır hem de basımevi basmaya gerek kalmaz!
Ağustos ayında yürürlüğe girecek uygulamayla kimin hangi internet sitesine girebileceğine devlet karar verecek. Çin, İran gibi ülkelerde sansür için kullanılan bu sistemden sonra siteleri “AK siteler” ve “yasaklı siteler” olmak üzere ikiye ayırırız artık!
Başbakan, YGS’deki şifre konusunda, “Yargıdan gelen ilk sinyaller olumlu” demiş. Acaba Başbakan’ın gördüğü sinyal, bozulup kenara çeken “yürütme-yargı ilişkisi”nin dörtlü flaşörü mü?
Maliye Bakanı, 4.5 liraya yaklaşan benzin fiyatıyla birlikte akaryakıt istasyonlarından fedakârlık istemiş. Konunun zam olmasına rağmen, fedakârlığın vatandaştan istenmemesi oldukça şaşırtıcı bir durum!
Toplumdaki gerginlik artarken insan, “Acaba gerçek ‘Çılgın Proje’, bir türlü sonuç vermeyen ‘Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi’ mi?” diye sormadan edemiyor!