Dostları ya da danışmanları düşman olan ve kendi milletine zulmeden yöneticiler iflah olmazlar !
Bir hususu size arzedeceğim. Ben mütevazi bir şekilde 14 yaşımdan beri genellikle şiir ve yazılarımı rüyalarımdan aldığım işaretlerle yazıyor, bunları desenlerime de aksettiriyorum. Meselâ 1975 yılında yazdığım aşağıda başlıkları geçen :
«SEN SUÇLU DEĞİLSİN ARKADAŞ» başlıklı şiirim
30.11.1976 KELEBEK GAZETESİ
31.08.1977 GÜNAYDIN GAZETESİ
00.11.1977 KÖK DERGİSİ (TURQUIE)
20.01.1978 YENI KIROBA GAZETESİ
00.02.1978 ŞIK MECMUASI (TURQUIE)
30.06.1978 KIRKLARELİ GERÇEK GAZETESİ
«YARGILANIŞIM» başlıklı şiirim
00.00.1975 AKŞAMLARIN DURAĞI
17.08.1976 KELEBEK GAZETESİ
02.06.1978 YENİ BOR GAZETESİ
«HÜCRE» başlıklı şiirim
21.10.1976 KELEBEK GAZETESİ
02.08.1977 SİİRT’TE SON SÖZ GAZETESİ
13.08.1977 YENİ BOR GAZETESİ
22.09.1977 AFYON EMİRDAĞ GAZETESİ
02.01.1978 YENİ KIROBA GAZETESİ
gibi yayın organlarında belirtilen tarihlerde yer aldılar. Şiirlerimi yazdığım 1975’ten 3 yıl sonra yani 08.08.1978 tarihinde ise «suçlu olmadığım» halde «yargılandım» ve «hücreye» atılarak işkence gördüm. Ve bugüne kadar kendime «SEN SUÇLU DEĞİLSİN ARKADAŞ» diye seslendim.
Tabii beni ihbar edenlerin, bana iftira edenlerin, işkence çektirenlerin her biri Hüda’nın mahkemesinden geçirilerek cezalandırıldılar. Ben onlar için manevi bir imtihan ve ceza vasıtası olmuş oldum.
Evet masumiyet karşısında hiçbir güç, hiçbir kabadayı duramaz... Yıkılırlar yani...
Deprem oluşturan makineler
2005 yılından önce üst üste gördüğüm rüyalar sonrasında Amerika tarafından üst düzey teknolojiyle oluşturulan üç ayaklı deprem makinelerinden bahsetmiştim.
Olacak ya bir rüya gördüm. Aynı rüya farklı günlerde 2 kez tekrarlandı. 10.08.2005 tarihinde yazdığım «DEMOKRASİ ÇARKI» ve «TİYATRO : A99 ÜLKESİ» başlıklı yazılarımla bu rüyalarımdan da değişik konular içerisinde bahsettim.
¤ 10.08.2005 tarihli «DEMOKRASI ÇARKI» başlıklı yazımın bir bölümünde : «Zamanımızda deprem oluşturan, bulutlara yön veren uzay teknolojilerinin varlığını biliyorsunuz. Bunu hadiselerin yaşandığı bölgelerden ve ülkelerden de anlayabiliyoruz. Günümüzde İstanbul gibi büyük şehirlerden insanların uzaklaştırılmaları için emperyalist güçlerin organize ettiği ya yapay planlanmış olaylar ya da depremle ilgili haberler sık sık gündeme getiriliyor. Bizim hazır olmadığımız, dış güçlerin aylarca hazırlık yaparak körüklediği olaylarla sıkıntılarımız arttıkça artıyor. Dünyanın bozulan dengesi üzerinde yapılan hesaplar sadece insanlar ve ülkeler üzerinedir. Bu sebeple akıllı ve güçlü olanlar söz sahibi oluyorlar. Her şey şimdi uzaydan takip ediliyor. Biz bir yerlerde zaman öldürürken onlar çeşitli şekillerle ülkeleri işgal ediyorlar. Ülkenizdeki herhangi bir yöneticiyi dahi etkileri altına alarak hedeflerine ulaşmaya çalışıyorlar. Zamanımızda paranın köleleri ve kukla insanlar çoğaldılar.»
¤ 05.07.2007 tarihli A99 Ülkesi başlıklı Tiyatro türü yazımda da «İçinde yaşadığınız ülkeyi özünden sarsacak psikolojik sarsıntılar, elektronik saptırma cihazlarıyla şifre ve kodları sizde de bulunan uçakların düşürülmesi, görünmez sistem içerisinde mağma uzantılı üç ayaklı deprem oluşturan nükleer ışın bombaları, manyetik çekirdekler ve cinayet metodlarının uygulama safhasında olduğu, üçüncü kişiler tarafından kesinlikle anlaşılmamalı. Gerekirse bazı olaylar kaza görüntüsü şeklinde ya da tesadüflerden ibaret gibi ön plana çıkarılıp medyanın desteğiyle farklı yönlere çekilmelidir» şeklinde aynı konudan bahsetmiştim.
¤ 02.07.2011 tarihli «Tertip Siyaseti» isimli yazımda «Gelişmelere bakarak bilinçlenmeyi biçimlendirmek zorundayız» başlığı altında «Türk Milleti AKP’yi mi iktidara getirdi yoksa problemleri mi iktidar yaptı? Bir başka soru AKP’yi tekrar iktidar yapmakla onlara ya da Türk Milletine iyilik mi yaptınız, yoksa kötülük mü yaptınız? Bunları düşünmek zorundasınız! Ben ne demek istiyorum? Bunun cevabını yaşayacaklarınızla yine siz vereceksiniz! Yani AKP yöneticileri emperyalist örgülemelerle dolu dönülemeyecek sorunlu, engebeli bir yola girmişlerdir. Ne yazık ki AKP yöneticilerine yapılan uyarılar da etkili olamamaktadır. Türkiye’nin sorunu sadece Anayasa değişikliği değil, özden kopma, inançlardan uzaklaşma, millî birlik ve beraberliği sağlayacak asil duygulardan ya da adaletten uzaklaşmadır. » demiştim. Bu ifadelerimi 18.07.2011 tarihli «Sezgiler» başlıklı yazımda da tekrarlamıştım.
Bu şeklinde bahsettiğim konu 2008 yılı içinde Belçika’da görev yapan İstanbul’lu Yorgo isimli bir Doktor vatandaşımız eşiyle, şiirlerimi Fransızca’ya tercüme eden Brüksel Adliyesi Yeminli Tercümanlarından Yakup YURT’un evinde benim gibi misafir idi. Ben hiçbir şey bahsetmeden o şu şekilde açıklamalarda bulundu : « Brüksel’de Nato’da görev yapan üst rütbeli bir Amerikan subayı gelişmemiş veya fakir ülkelerde üç ayaklı elektronik deprem makineleriyle yani nükleer ışınlarla depremi dahi bizim ülkemiz oluşturuyor, insancıl olmayan bu duruma çok üzülüyorum dediğini» açıkladı. Yakup YURT da bu konuyu rüyalarımdan etkilenerek yıllar önce benim dile getirdiğimi ve yazdığımı duyurdu. Doktor Yorgo ise «inanılmaz bir durum» diyerek, buna oldukça şaşırdı.
«Her felaketi ALLAH’tan geliyor, diye sinenize çekerseniz, şirke girmiş olursunuz. AKP ile çağın ve dünyanın şartlarını takip etmeniz, sorunlarınızı göğüslemeniz mümkün değil... Ancak gününüzü kurtarma adına günahlarınızı katmerleştiriyorsunuz.»
İzmir, İncirlik gibi ülkenizin bir çok bölgesinde Amerikan askeri üsleri varken, AKP gibi Emperyalizme ve BOP’a eşbaşkanlık yapanlara desteğiniz sürerken, yabancı gemiler Karadeniz’de, Ege’de, Akdeniz’de yani bölgenizde cirit atarken acılara, felaketlere hazırlıklı olun!
Van depreminin açtığı felaketlerden, terör hadiselerinden, insanlarımızın ölümlerinden ve şehadetlerinden, açılımcı AKP yöneticileri ve destekçileri sorumludur.
«Allahüekber» nidalarıyla Müslümanları Müslümanlara öldürtüyorlar!
AKP’nin Libya muhaliflerine Kaddafi’nin kafasını koparttırmak ve cesetini tekmelettirmek için 300 milyon dolar gönderdiğini her halde unutmadınız ? Nihayet Kaddafi’nin kafası Allahüekber nidalarıyla ezildi ve ceseti tekmelendi… Yani göz göre göre hunharca cinayet işlendi.
Bu işlenilen cinayetin ortaklarından biri de Kaddafi’den ödül alan Recep Tayyip Erdoğan’dır.
Bir de diktatör diye yaygarayı basan din maskelilere Kaddafi’nin ülkesine ve milletine sunduklarına bakın…
«KADDAFİ'NİN LİBYA'SI BÖYLEYDİ : "Dünya bir diktatörden kurtuldu", "Tiran'ın sonu", "Diktatörün ölümü" , "Kaddafi, son", "Ateş etmeyin diye yalvardı", "Bir diktatörün sonu"...
Atlantik medyasının Türkiye ayağı yandaş medya, Libya lideri Kaddafi'nin ölümünün ardından bu başlıkları attı.
Peki Kaddafi nasıl bir "diktatördü"?
Gazetelerde kanlı fotoğrafları boy boy gösterilen, sunucuların ölüm haberini sevinçle verdikleri Kaddafi, ülkesine 42 yıl boyunca "zulmetti".
"Diktatörün" 42 yıllık "zulüm" tablosunu, NATO'nun iktidar yaptığı UGK'nın Libya'sı ile karşılaştırmak için veriyoruz:
¤ Libya'da evlerde kullanılan elektrik bedava.
¤ Su ve doğalgaz zorunlu ihtiyaç kapsamında olduğu için bedava.
¤ Libya'da eğitim ve sağlık hizmetleri bedava.
¤ Libya devleti, tüm hastalara ilacı hiçbir ücret talep etmeden
veriyor.
¤ Benzinin litresi 0.08 Euro, yani bir Libyalı'nm bir litre benzine ödediği para Türk Lirası'yla yaklaşık 20 kuruş.
¤ Libya ulusal bankaları faiz almıyor.
¤ Libya vatandaşları hiçbir şekilde vergi ödemiyor.
¤ Libya hem Afrika'da hem de tüm dünyada en borçsuz ülke.
¤ Libya'da araçlar fabrika çıkış fiyatına satılıyor, nakliye bedellerini ise devlet karşılıyor.
¤ Yurt dışında burslu okuyan öğrencilere Libya Devleti iadesiz olarak aylık bin 650 Euro burs veriyor.
¤ Libya'da tüm üniversite mezunları bir iş bulana kadar maaşa bağlanıyor.
¤ Libya'da evlenmek isteyen tüm çiftlere devlet 150 metrekarelik daire veriyor.
¤ Libya'da istisnasız olarak her aile aylık 300 Euro, yaklaşık 760 Türk Lirası yardım alıyor.
¤ Petrol gelirlerinin yüzde 90'ı Libya halkına gidiyor.» (1)
Cenab- ı ALLAH’ın (C.C.) indinde bunların işledikleri suçlar, günahlar, ihmaller, cinayetler ise inşallah cevapsız kalmayacak, bunu hepimiz çok yakında göreceğiz.
300 milyon dolarla Van’da, deprem bölgelerinde daha önceden neler yapılabilirdi, bunu hiç düşündünüz mü ?
Problem üreten AKP yöneticileri 12 yılda 33 – 35 milyar lira deprem yardımı adı altında vatandaşlarımızdan toplanan parayı nerede kullandı?
Bu paralar farklı alanlarda harcandı. Ülke, fakir halk, hizmet, sadakat, millet, verilen söz ve para toplamak için yaptıkları vaatler hiç düşünülmedi !
Son Deniz Feneri sanıklarına verilen üç aylık tutukluluğu cezaya dönüştürmeme hassasiyetiyle serbest bırakan mahkemeler terörle mücadele eden kahramanların 3 yıllık tutukluluklarını hiçe saymaları adalet mekanizmasının ne hale düşürüldüğünü gayet açık bir şekilde teşhir etmektedir.
Sözde «Ya Adlü’ye» bağlı olduklarını söyleyen cemaatler ve din maskeliler neden adaleti gözetmiyorlar ?
Kahraman Maraş’ta 10 maden işçisi 6 Şubat 2011 tarihinde göçük altında kaldı. 10 ay geçti, AKP yöneticileri cesetleri göçük altından çıkartmayı dahi aklından geçirmediler. Ama Suriye’yi tehdit etmekten, Libya’da Kaddafi’yi ortadan kaldırma fikirlerinden hiç vazgeçmediler…
Gözlerini vatan savunmasında kaybeden gaziyi dahi terörist diye tutuklatan, yargılatan, acılar içerisinde bırakan iktidar mensupları acaba bu mağdur, masum, vatansever gazinin avukatının savunmasını engellemek için ölümle tehdit edildiği bozuk bir düzeni nasıl tesis ettiklerini bize açıklayabilecekler mi ?
Neden dinleme mekanizması mağdurlar lehine işletilmiyor, buna cevap verebilecekler mi?
Recep Tayyip Erdoğan sanki muhalefet partisi lideri gibi bir çok konuda içi boş ve anlamsız eleştiriler yapmayı daha uygun gördü. İktidar olarak 10 yılı nasıl hiç ettiklerini, hizmeti, kardeşliği, sevgiyi, adaleti, hukuku canlandırmak yerine ne şekilde katlettiklerini dünyaya duyurdular.
Dün akşam Fransız TF1 Televizyonu Türkiye’deki deprem bölgesinden Fransız kamuoyuna ve dünyaya tesbitlerini ve izlenimlerini nakletti. 279 kişinin hayatını kaybettiği, 24 saat geçmesine rağmen hiç kimsenin gelmediği şeklinde açıklamalar içeren vatandaşlarımızın sözleri Fransızca’ya çevrilerek, Türkiye Cumhuriyeti Devletini yönetenlerin kendi vatandaşlarıyla hiç ilgilenmedikleri dünyaya duyuruldu. Yani Libya, Suriye gibi Müslüman ülkelerde yöneticileri devirrmek için at koşturan AKP yöneticilerinin emperyalistlerin güdümünde kendi insanlarına karşı nasıl bir görüntü sundukları batılıların kalplerinde de tescillendi. Biz Avrupa’da AKP’nin Türkiye’yi, Türk Ordusunu, Türk Milletini, İslâm’ı, Türk’ün asil duruşunu nasıl aşağıladıklarını bizzat iliklerimizde hissediyoruz.
Ortak noktalar bir gün sizi de çaresiz bırakacak !
AKP ile menfaat ilişkileri içerisinde olmadığımız için bildiklarimizi korkusuzca yazıyor, ALLAH (C.C.) rızası için de uyarılarımızı sürdürüyoruz.
AKP yöneticileri kendilerine karşı olanları, eleştirenleri, hatalarını dile düşürenleri bildiğiniz gibi iftiralarla, tertiplerle, devlet gücünü kullanarak birer birer acımasızca, insaf dışı yöntemlerle şimdilik cezalandıyor. Şimdilik diyorum, çünkü ALLAH’ı unutan bunlar ve bunların destekçileri sebeplere nasıl takılacaklarını, heveslerinin balon gibi nasıl söneceğini hırs kargaşası içerisinde farkedemiyorlar. Bir kaç sene sonrasının hesaplarını yaparlarken, kendilerine hazırlayacakları saltanat rüyalarının etkisinde kalarak ALLAH’ın da bir hesabının olduğunu hiç akıllarından geçirmiyorlar.
Türk Bayrağı’na «bez parçası» diyenlerin türediği bir dönemin sorumluları asla sizi yönetemezler !
Gerek Kaddafi’nin ölümü, gerekse Suriye’deki karışıklıklar, Prof. Dr. Mehmet Haberal gibi vatansever insanları terörist suçlamalarıyla Türk Milletine hizmetten alıkoymaları, Türk Ordusu’nu emperyalistlerin direktifleri doğrultusunda sindirme faaliyetleri, Türkiye’de meydana gelen depremler, afetleri yönetemeyecek siyasi kişilikleri, Irak’ta 2 milyon Müslümanı katleden ABD askerlerinin ülkelerine sağ selim dönmeleri için yaptıkları dualar, bana iki yıldır hakettiğim emekli maaşımı vermemeleri kendilerine nasıl ve ne şekilde geri dönecek ?
Bugün dünya sağlık günü… Sağlık sistemimiz can çekişiyor. Devleti ticarethane gibi gören AKP zihniyeti adeta kurumları problem fabrikaları haline dönüştürdüler! Para üzerinde dans ederlerken yoksulları, yoksullukları hiç umursamıyorlar. Doğudan, batıya; kuzeyden güneye ülkemizin her yöresine ve insanlarımıza ayırım yapmadan kucak açmaları gerekenler adeta, nefreti, şiddeti, hiddeti ve kargaşalığı körüklüyorlar.
Yani işledikleri günahlar, ihmaller, suçlar gelecekte karşılaşacaklarına sebep olacak. Bunu bir kenara kaydedin ve unutmayın!
AKP’ye destek olarak, kızım - oğlum işe girecek diye... ya da dünyevî hevesler için ve kişisel çıkarlar uğruna acılara, olumsuzluklara seyirci kalma, sizi de yaşanılan felaketlerin ortağı olarak bu sebeplerin içerisine alacak.
AKP yöneticilerinin ve destekçilerinin Hak yolunda olmadıklarına dair milyonlarca hadise var… Yani Türk Milletine hizmetten uzaklaşan AKP yöneticileri ve yandaşları bugün ALLAH’sız, Peygamber’siz, Kuran’sız, gayesiz bir düzen içerisinde kaybolmuşlardır.
Van, 26.10.2011
° Esra ATALAY, Aydınlık Gazetesi, 24.10.2011 (1)
Selam ve sevgilerimle.
Üzeyir Lokman ÇAYCI
İç Mimar – Endüstri Tasarımcısı
55, rue Louise Michel
78711 Mantes la Ville
FRANCE
----------------------------------------------------------------------------------------------
http://www.artmajeur.com/serap/
http://fr-fr.facebook.com/people/Uzeyir-Lokman-%C3%87ayci/100002998118127
--------------------------------------------------------------------------------------------------
Resim : Üzeyir Lokman ÇAYCI