Siyasal iktidar dayatılan “devlette transformasyon” sürecinin bir parçası olarak yeni  liberal çalışma rejimi yönündeki düzenlemeleri hızla hayata geçirmeye başladı. Ulusal İstihdam Stratejisi bu yönde atılan adımları belirledi. Sistematik esnekleştirme ve güvencesizleştirme üzerine kurulu strateji, finans kapitalin işçi sınıfına yönelik açık bir saldırısını ifade etti.
 
 
      Finans kapital yeni saldırı stratejisiyle bir yandan sömürüyü derinleştirmeyi, öte yandan işçi sınıfını enkaz haline getirerek, tahakkümünü sürekli kılmayı hedefliyor.2010 OECD çalışma raporunda, bu hedeflerin realizasyonunun “önemi” üzerinde duruldu. Özellikle çalışma yaşamının radikal bir şekilde esnekleştirilmesi, raporun ana yönelimini belirledi. Ve raporda kıdem ihbar tazminatının “revize”/ tasfiye edilmesi ve asgari ücretin yeniden düzenlenmesinin gerekliliğini vurgulandı.
 
 
      Ulusal İstihdam Stratejisi’yle OECD raporu bütünüyle uyumluluk gösterdi. Finans kapitalin gündeminde ayrıca özel istihdam bürolarının kurulması, bir insanlık suçu olan işçi simsarlığının “legalleştirilmesi”, taşeronlaşmanın üretimin temel faktörü haline getirilmesi ve asgari ücretin bölgeselleştirilmesi var. Bu düzenlemelerin bütünü, Anadolu topraklarının küresel sermayenin yeni üslerinden biri haline dönüştürülmesini içeriyor. Bir “Çinleştirme”, (işçi cehennemine dönüştürme) stratejisi olan bu adımlar yine Anadolu’nun, emperyalizmin askeri operasyonlarının ana üslerinden biri haline getirilmesi süreciyle paralellik gösteriyor. (İzmir’in NATO’nun yeni saldırı üssü olması ve füze kalkanı projesi gibi).
 
 
        Kapitalist sistem 1970’lerin başlarında, kar oranlarının dünya ölçeğinde düşmesine bağlı olarak yapısal bir kriz içine girdi. Bu süreç kapitalizmin yeniden yapılanması olarak biçimlendi ve kapitalist sistem yeni sermaye birikim rejimini hayata geçirmeye başladı.“Esneklik” sermayenin kar oranlarını arttırma stratejisi olarak şekillendi. Esneklik, emperyalist egemenliği pekiştiren, uluslararası iş bölümünün bir parçası olarak uygulanmaya başlandı. Çokuluslu şirketlerin aşırı kar elde etme amacıyla uyguladığı stratejilere bağlı olarak belirlenen uluslararası iş bölümünün temelini esnek üretim modelleri oluşturdu.
 
 
         Esneklik işletmelerin yapısını ve işleyişini ve çalışma yaşamının bütününü sermayenin ihtiyaçlarına göre yeniden belirledi. Emek sürecinin yeniden düzenlenmesini içerdi. Bu düzenleme ve adımlar ideolojik operasyonlarla desteklendi. Bütün kurgu ve hedef kar oranlarını arttırma yönündeydi. Çünkü kapitalist üretim tarzının mutlak kanunu artı-değer ya da kar yaratmaktır. Esneklik bu kanunun “aktüel” ifadesi oldu. 
 
 
        Kapitalist işletmede iş günü iki kısma ayrılır. Gerekli çalışma süresi yani gerekli emek süresi; artı çalışma süresi yani artı emek süresi. İş gününün bir parçasında işçi, iş gücünün değerine yani gerekli geçim araçları değerine eşit değer üretir. Buna gerekli emek denir. Kapitalist, gerekli emeği ücret olarak öder. İşçi, iş gününün diğer parçasında ise kapitalistin karşılığını ödemeksizin kendine mal ettiği bir artı-değer üretir. Bu artı-emektir. Artı-emek tarafından yaratılan değer işçilerin ödenmemiş iş gücünün ürünü olan artı-değeri oluşturur.     Artı-çalışma yani artı-emek süresiyle, gerekli çalışma ya da gerek emek süresi arasındaki oran işçinin sömürülme derecesini gösterir.
 
 
       Kısaca esneklik uygulamaları sınıfın kolektif yapısı ve ruhuna yönelik sistematik saldırıları içeriyor. Sermaye çok yönlü ve çok boyutlu esneklik teknikleriyle hareket kabiliyetini engelleyen bütün faktörleri ortadan kaldırmak istiyor. Sınıfın tarihsel kazanımlarına ve haklarına saldırıyor ve sınıfın mutlak sömürüsünü ve itaatini hedefliyor. 
 
       Başta kıdem ve ihbar tazminatının gaspı, asgari ücretin bölgeselleştirilmesi, taşeronlaştırma ve özel istihdam büroları gibi çok yönlü ve çok boyutlu esneklik ve güvencesizleştirme programı işçi sınıfına yönelik karşı devrimci taktiklerdir. Ve sınıfa karşı açıkça bir savaş ilanıdır. Sermaye bu saldırılarıyla sınıfın kolektif varlığına kastediyor. 
 
      Sermayenin çok kapsamlı ve cepheden saldırısına karşı sınıfın yanıtı da aynı şiddetle olmalıdır: Militan Savunma, Militan Direniş, Militan Mücadele!