Eğitiminin piyasalaştırılması süreci 2012-2014 eğitim öğretim yılının sonunda yeni bir evreye giriyor. Temeli 1995 yılında GAST antlaşmasıyla atılan ve kamu hizmetlerinin piyasa koşullarına devrini amaçlayan genel yaklaşıma uygun olarak ülkemiz siyasi iktidarlarınca peyder pey yürürlüğe koyulan uygulamalara eğitim öğretim hizmetlerinde bir yenisi ekleniyor.
Şubat ayında Meclis'ten geçirilen Milli Eğitim Temel Kanunu'ndaki maddeler şimdi Milli Eğitim Bakanlığı'nca hazırlanan yönetmeliklerle hayata geçirilmeye başlanıyor. Dershanelerin kapatılmasını da içeren bu kanunun bir tarafını eğitimin karlı bir sektör olarak tamamen sermayeye açılması oluştururken, diğer tarafını da örgün eğitim kurumlarının tüm yöneticilerinin katı bir merkeziyetçilikle yürütme erkine bağlanması, kapsamlı bir kadrolaşmaya gidilmesi oluşturuyordu.
 Bunlarla da birleşik olarak aynı zamanda eğitim, sermayenin işgücü ihtiyaçları temelinde yeni bir anlayışla organize edildiğini 4+4+4 politikası ile somut bir şekilde görmüştük. Eğitim emekçilerini de güvencesiz-esnek çalışma koşullarıyla vahşice sömürmeyi içeren bu kanunun çıplak yüzü şimdi yapılan yönetmeliklerle iyice sırıtmış oldu. 
Kanun temelinde hazırlanan ilk yönetmeliklerden biri, devlet okullarının dershane patronlarına satılarak özel okula dönüştürülmesi oldu. Bu düzenlemeden sonra dershane sahipleri devlet okullarını 10 yıllığına kiralayıp işletebilecek! Devlet okullarının her açıdan ciddi bir tasfiyeye uğradığı günümüz koşullarında bu düzenlemeyle devlet okullarının haraç mezat nasıl elden çıkarılacağını, bunun eğitimin özelleştirilmesinde nasıl bir sıçrama yaşanacağı ortadadır. 
Diğer bir düzenleme de okul müdürlerinin ve müdür yardımcılarının belirlenmesine ilişkin... Mevcut yasaya göre okul müdürleri “yazılı ve sözlü”, müdür yardımcılıkları da “yazılı” sınavlarla belirleniyordu. Mili Eğitim Bakanlığı'nın, Milli Eğitim Temel Kanunu'ndaki maddelere dayanarak hazırladığı belirtilen yönetmeliğe göre bu uygulama, tamamen değiştiriliyor. 
Milli Eğitim Bakanlığı (MEB)'nın yaklaşık 1 aydır üzerinde çalıştığı “MEB Eğitim Kurumları Yöneticilerinin Atama ve Yer Değiştirmelerine İlişkin Yönetmeliği” resmi gazetede yayınlandığı andan itibaren müdürler, il milli eğitim müdürünün önereceği isimler arasından valinin kararı doğrultusunda atanacak! Müdür yardımcılıklarına atama ise okul müdürünün resmi yazısı il milli eğitim müdürünün önerisi valinin kararıyla olacak. 
     2013-2014 eğitim öğretim yılı sonunda yani Haziran ayında  Resmi Gazete’ de yayınlanarak yürürlüğe girecek yönetmeliğe göre il milli eğitim müdürlerinin önereceği, valilerin atayacağı müdürler için en az 5 yıllık öğretmen olma şartı aranıyor. Yazılı olmayan şartlarsa belli! Yüksek lisans ve doktora yapmışlar “öncelikli” tercihler olacakmış. Müdür yardımcıları da hangi kıstaslarla atanacakları belli olan okul müdürlerinin tavsiyesiyle yapılacak! 
Bu arada "katılım", "demokrasi" cilası da unutulmamış! Elbette ki müdürlerin ilk ataması için değil, bir müdürün ikinci kez atanması için... Buna göre aynı kişinin 4 yıl sonra tekrar okul müdürü olarak atanabilmesi, okul ve okul çevresinin de görüşleri alınarak yapılacak. Yönetmelikte aynı kişinin aynı okulda bir dönem daha müdürlük yapabilmesine karar verilirken aranacak şartlar da sıralanacak. Buna göre “okuldaki en kıdemli ve en kıdemsiz öğretmenin görüşü”, “okul aile birliği temsilcisinin görüşü”, “öğrenci temsilcisinin görüşü” ve “muhtarın görüşü” de okul müdürünün atanmasında etkili olacak. 
İlçe ve il milli eğitim müdürünün de yapacağı değerlendirmenin ardından valinin kararı doğrultusunda aynı kişi müdürlüğü devam edebilecek. Bir okul müdürü aynı okulda 4 yıllık sürelerden oluşan en fazla iki dönem görev yapabilecek. Üçüncü dönemde de müdürlük yapacaksa bu dönemi başka bir okulda olacak.
 
Bu yasaya göre yaklaşık 100 bin müdürün tasfiye edilmesi bekleniyor. Gerçi Milli Eğitim Bakanı bu rakamın 40 bin civarında olduğunu söyledi, ama...Torbaya konulacak idareci kadrosu 100 binin üzerinde. Bu cümleden olarak okullarda iki tür idarecilik uygulaması içinde alt yapı oluşturma yoluna gidilmiş oluyor. İşletme idarecileri / Akademik idareciler olmak üzere okulların akçeli işleri işletme müdürlerine, eğitim öğretim işleri akademik müdürler eliyle yönetilmesi planlanmakta. 
Bakanlığın son düzenlemesi, devlet örgütlenmesindeki diğer düzenlemelerle birlikte düşünüldüğünde (valilerden il milli eğitim müdürlüklerine kadar yaşanan devasa kadrolaşmayla birlikte!) eğitimde tarihte eşine az rastlanır bir piyasalaştırma programının başlatılmakta olduğunu söyleye biliriz.