Kurbağalar eski çağlarda, sessiz, sakin, yaşarlardı. Onların oymağında sinek vızıldasa duyulurdu. Ne oldu ise bir gün bir terslik oldu. O günden sora seslerini sürekli yükselttiler.
Bir akşamüstü idi, kurbağa, yakın dostu olan kunduz ile suda yüzüyor, sinek avlıyordu. Kunduz, kurbağa dostuna müzik dersinden zayıf aldığını söylüyordu. Kurbağa ise gözlerini uzak bir noktaya dikip dikkatle bakıyordu. İlerde bir karartı gördü. Hızla O yöne doğru yöneldi. Gördüğü şey garip bir yaratıktı. Bu güne kadar böyle bir balık türü görmüş değildi. Hayret etti. Balığın pulları yılan derisine, yüzgeçleri timsah ağzına benziyordu.
Kurbağa, balığa yaklaştı, onunla tanışmak istedi Yavaş bir sesle ona;
-Bayan balık! Siz meltem gibi esiyor, mis gibi kokuyorsunuz, Melek gibi de görünüyorsunuz dedi. Balıkbu sözlere hiç aldırmadan yoluna devam etti
Kurbağa alaylı bir ifade ile
-Balık hanım siz bu cilveyi, Marmara denizine dökülecekmiş gibi hareket eden, sonra dönüp kara denize dökülen Sakarya ırmağından mı öğrendiniz? Dedi
Balık bu sözlere de kulak asmadı. Duymamış gibi davrandı. Kurbağa, balığa iyice yaklaştı. Ön ayaklarından birini, balığın kuyruğuna dokundurdu. Balık birden geriye döndü;
Kurbağa, balığa;
-Af edersiniz, acaba size bir şey sorabilir miyim?
-Bataklığa, alış-verişe gidiyorum, ne soracaksan çabuk sor
-Acaba sizin babanız tatlı su balığı mıdır?
-Hayır, hamsi
-Ya! Ama siz çok tatlısınız ( demeğe kalmadı, balık elindeki alış, veriş çantasını, kurbağanın kafasına geçirdi. Sonra);
-Hadi oradan maymun suratlı kurbağa, dedi ve hemen oradan uzaklaştı.
Olanları yakından izleyen Kunduz, darbeden serseme dönen arkadaşının imdadına yetişti, koluna girdi, zar, zor derenin kenarına çıkardı ve;
-Bak kurbağa kardeş, her balığın pulu yenmez dedi.
İşte o günden sonra, kurbağalar, gece gündüz ağlayarak, hicaz makamında. Müzikal ses çıkarır oldular
Yalınız, Dünyada tek örneği, olan Toroslar’daki Kara gölde yaşayan kurbağalar hariç. Onlar yine sessiz, sedasız ve olanlardan habersizdir...
Bunu bilen, gidip gören var mıdır? Bilmem ama merak edenler, Niğde İli, Ulukışla ilçesine bağlı, Darboğaz Kasabası zirvesinde, 3600 rakım da ki, kara göle gitsinler, bu harika kurbağaları orada görsünler. Bu kurbağaların dünya literatüründe, bir benzeri yoktur.
Kara göl tabiat harikası bir yerdir. Ulaşım kolaylığı olan bu yere gittim, gördüm. Son baharda, ilkbaharın çiçekleri, yem yeşil, zümrüt gibi çimenlerin arasında insanın yüzüne adeta gülüyor ve hoş geldiniz diyordu. Burada renk renk kelebeklerin danslarını izledim. Kaya bülbüllerinin ötüşü, adeta sihirli bir melodi gibiydi. Göl kenarında, kıl çadırdan kurulan aşiret obası, koyun ve kuzular, bu bölgeye ayrıca renk katıyordu Orada yerli, yabancı turistleri, sessiz, dertsiz, mutlu, huzurlu, aşk hayatı yaşayan bu kurbağaları hayranlıkla izlerken buldum.