“An” itibariyle birinden önemli konular gündemden düşmekte! Lice bayrak indirme provokasyonu gündemi Musul konsolosluk baskını ve başkonsolosun ailesiyle birlikte “rehin” alınması ile gündemden düşerken IŞİD’ın “önlenemez” ilerleyişi başkonsolosluk baskınını dahi gölgede bırakmışken “muhalefetin” cumhurbaşkanı adayını açıklaması ile ülke gündemini bir kez daha değişiverdi.
Tüm bu bir birinden öncelikli gündemlerden uzak baba ocağı Bahçeli toprağında annemle birlikte (annemin sağlık sorunlarından kaynaklı) “gün dönümü olmadan” yapılacak takvimli işlerin hay huyuna kendimizi bıraktık. Bıraktık bırakmasına da ülkemiz, bölgemiz ve dünya gündemine ilişkin görüş ve düşüncelerimizin neler olduğunu “hazır yakalamışken” soran sorana. İşten arta kalan veya mola vakitlerinde yapılan sohbet tadında tartışmalar öğretici olduğu kadar onlarca yazınında konusunu oluşturacak zenginlikte olduğu belirterek IŞİD gündemiyle ilişkin birkaç hususun altını çizmek isterim.
Irak ordusu ve polisi içinde yer alan ancak IŞİD çeteleriyle işbirliği yapan bir kesim olduğu biliniyordu. Musul’un cihatçılara terk edilmesi, bu kesimin oldukça etkili olduğunu kanıtlıyor. Yolları kontrol noktalarıyla dolu olmasına rağmen, Irak’ta intihar saldırılarının bir türlü önlenememesi, cihatçıların devlet içinde güçlü dayanaklara sahip olmalarıyla izah ediliyordu. Musul olayı, bu durumun sanılandan da vahim olduğunu gözler önüne serdi.
Siyonist İsrail’le birlikte bölgenin en Amerikancı rejimleri olan Suudi Arabistan, Türkiye, Katar üçlüsü, cihatçı çetelerin baş destekçileridir aynı zamanda. Suriye’de Beşar Esad yönetimini devirmek için gayretli bir şekilde faaliyet yürüten bu trio, IŞİD’in gelişip güçlenmesinde uğursuz bir rol oynamıştır. Elbette ABD emperyalizmi ve batılı ortaklarının de onay ve desteği ile oynadılar uğursuz rollerini.
Katar-Suudi Arabistan ikilisi petro-dolar ve uydu kanallarından yaydıkları iğrenç propaganda ile cihatçı çeteleri tahkim ederken, ülkemiz de ise AKP iktidarı için şu iddalar sıralanmakta. Yüzlerce kilometrelik sınırı açama, eğitim kampları oluşturma, silah sevkiyatını gerçekleştirme, tetikçi cihatçıları taşıma vb.vb..
Hem Suriye hem Irak’ta savaşan bu cihatçı çetenin Irak’taki kanlı faaliyetleri de şüpheniz olmasın bu trio tarafından desteklenmekte. IŞİD çatısı altında toplanan cihatçı çeteler, Suriye’deki petrol bölgelerinin bir kısmının kontrolünü ele geçirmek için diğer cihatçı çete El Nusra Cephesi ile savaştı; Suriye’nin Irak sınırına yakın bölgelerinde bu çatışmalar devam ediyor. El Nusra’yı gerileten IŞİD, Suriye petrollerinin bir kısmını ele geçirdi. Petrolün denetimini ele geçiren bu cihatçı çetenin aylık gelirinin 700 milyon dolara ulaştığı tahmin ediliyor.
Ortadoğu halklarının başına bela edilen cihatçı çetelerin bu kadar güçlenmesi ABD, Fransa, İngiltere emperyalistleri ile Türkiye, Suudi Arabistan, Katar gibi gerici Amerikancı rejimlerin çok yönlü desteği sayesinde mümkün olmuştur. Askeri, mali, siyasi, medya, diplomasi ve diğer alanlarda sağlanan çok yönlü destek, cihatçı çeteleri güçlendirmiş, sınıra yakın olan.
Cihatçı tetikçilerin 70’i aşkın ülkeden devşirilip Suriye ve Irak’a taşınmaları, silahlanmaları, eğitilmeleri, finanse edilmeleri ve bu sayede halklara karşı ağır suçlar işlemeleri, adı geçen devletlerin çok yönlü desteğinin bir sonucudur.
Bu emperyalist ve gerici devletler, bölgesel çıkarları için cihatçıları tetikçi olarak kullanırken, devam eden çatışmaların ağır bedelini ise halklar ödüyor. Besleyip silahlandırdıkları çeteleri kullanan ABD ile işbirlikçileri, tetikçilerini “terör örgütleri listesi ”ne ekliyorlar, ama öte yandan da destek ve işbirliği devam ediyor. Zira bu destekler olmadan IŞİD’in bu kadar pervasız bir saldırıya girişmesi söz konusu bile olmazdı.
Bu belayı savuşturmak, yazık ki, bölge halkları için kolay olmayacak. Irak ve orta doğuda yeni bir eşiğe evriliyoruz. Mezhep çatışmaları görünümünde yeni bir emperyalist müdahale söz konusu halklar ve orta doğu emekçileri birleşik devrimci bir mücadele öremez ve direnemezler ise cihatçı çetelere boyun eğerek kölece bir yaşama mahkûm olacakları kesindir. Ülke, bölge ve dünya gündemi iç içe geçerek ve birbirlerinin tetikleyerek yürümekte. Resmin bütününü görenler gelecek mücadele dolu günlere şimdiden kendini hazırlamalı birleşik mücadele için cumhurbaşkanlığı seçimi dahil kollarını açabildiği kadar açıp kapsayıcı ve kucaklayıcı olmalıdır. Gün ayrışa değil birleşe birleşe kazanma günüdür.