İçindeki oylar çalınmasın diye o Meclis’te sandığın “kapak ve kilidi” üzerinde duruldu…
Rıza Bey:
“Bilhassa menteşesinin kavi olmasının nazar-ı dikkate alınması” dedi…
İçine milletin iradesi gireceğine göre…
Muhalefet “demir köşebentleri de olsun” talebinde bulundu…
Vidalı…
Dahiliye vekili “kutru” üzerinde söz aldı…
Muhalefet sıra kapaklarına vurarak açık izahat istedi:
“Çitalarını da söyle, çitalarını da söyle…”
*
Sandık sağlamdı…
Ama sandığı olduğu gibi çaldılar…
Bu kez sandığın “sabit durması” mesele oldu…
“Sandık başkanının bileğine zincirle bağlayalım, kilidi ilçe seçim kurulu başkanında olsun”dediler…
Sandık çalındığında görevli de birlikte gideceğine göre…
Zonguldak mebusu itiraz etti:
“Sandık başkanı sıkışıp da kenefe gittiğinde milli iradenin de kenefe gitmesi kabul edilemez” dedi…
Jandarma sayısı arttırıldı…
*
Olmadı…
Oyları, daha seçmenin zihnindeyken çalmaya başladılar…
Bir aday ayakkabıların sağ tekini verdi, sol teki sandık açıldıktan sonra… Diğeri düdüklü tencere dağıttı, kapağı kazanırsa…
*
Bu arkadaşlar nihayet kurumsallaştırdılar:
Kömürü vali, nohudu belediye başkanı götürüyor…
*
Durup durup “sandık” demesinin nedenidir…
Güvencesi o çünkü…
Demokrasiye inandığından değil, içeride olsun, yurtdışında olsun başka sığınacak yeri kalmadı bademin…
Nohut kafa kaldı…
*
Ki onun “sandığı” başka:
“İyi olur sandık…”
“Düzgün bi şey sandık…”
“Adam sandık…”
*
Sanma!..