Türkiye’de oynanan emperyalist oyunlara «dur» denilmelidir !
¤ Kimyâ-yı Saadet isimli eserinin 477. sayfasında İmam-ı Gazâli, Peygamberimiz (S.A.) ‘in bir sözünü nakleder : «Makam ve mal kalpteki nifâkı, suyun tere otunu büyüttüğü gibi büyütür.»
¤ «Cahil bir toplum, özgür bırakılıp kendine seçim hakkı verilse dahi, hiçbir zaman özgür bir seçim yapamaz. Sadece seçim yaptığını zanneder. Cahil toplumla seçim yapmak, okuma yazma bilmeyen adama hangi kitabı okuyacağını sormak kadar ahmaklıktır! Böyle bir seçimle iktidara gelenler, düzenledikleri tiyatro ile halkın egemenliğini çalan zalim ve madrabaz hainlerdir!» (Friedrich Wilhelm Nietzsche)
¤ Bir ulus kendi içindeki aptal ve hatta muhteris olanlarla baş edebilir. Fakat içersindeki satılmış ve hainlerle yaşayabilmesi olanaksızdır. Sınırları zorlayan düşman silah ve alemlerini açıkta taşıdığı için daha az tehlikelidir. Fakat bir hain, hain gibi görünmez, Kurbanları ile aynı aksanda konuşur, onların çehresine bürünür ve onların argümanlarını kullanarak ulusun politik yapısına nüfuz eder, bütün kapılardan serbestçe geçer, sesi en üst düzey hükümet koridorlarında duyulur, ulusun ruhunu çürütür. Politik yapıya her türlü hastalık bulaştırarak yaşam gücünü elinden alır. Bir katil daha az korkuludur. (Marcus Tullius Cicero)
¤ Basri Gocul «Özlü Sözler» isimli kitapçığının 15. sayfasında Tûslu Firdevsî’nin sözünü «Deniz yüzme bilmeyeni boğar» başlığıyla nakleder : «Boğulsak inci için girdiğimiz denizde, Denizin suçu nedir? Kabahat elbet bizde!»
«Bazı insanların sezgilerine, sözlerine, görüşlerine, yaşanan vahim olaylara kulak vermeliydiniz !» «Bakıyorsunuz göremiyorsunuz... İşitiyorsunuz anlamıyorsunuz...» Nefisleriniz def çalıyor döne döne yoruyorsunuz. Para tutkusu, servet aşkı, makam düşkünlüğü, apartman ve ev sevdası ayaklarınızın altından kayan ilâhî ve millî dayanakları size farkettirmiyor!
İhtiraslarınız galeyana geliyor, köy köy, kasaba kasaba gezerek, evinizden, yurdunuzdan, sevdiklerinizden koparak yaşatılacak felaketlere insanların destek olmalarını istiyorsunuz!
Bir çok kişi icraatlarıyla, verdikleri tavizlerle, «ilâhî kurallara göre» dinlerinden çıkmış durumdalar! Vatanseverliklerin rafa kaldırıldığı ise günümüzde hiç farkedilmiyor.
Kahramanlar terörist, teröristler kahraman gibi karşılandığı sürece daha çok gözyaşı dökeceğiz!
02.07.2011 tarihli «Tertip Siyaseti» isimli yazımda «Gelişmelere bakarak bilinçlenmeyi biçimlendirmek zorundayız» başlığı altında
«Türk Milleti AKP’yi mi iktidara getirdi yoksa problemleri mi iktidar yaptı? Bir başka soru AKP’yi tekrar iktidar yapmakla onlara ya da Türk Milletine iyilik mi yaptınız, yoksa kötülük mü yaptınız? Bunları düşünmek zorundasınız! Ben ne demek istiyorum? Bunun cevabını yaşayacaklarınızla yine siz vereceksiniz! Yani AKP yöneticileri emperyalist örgülemelerle dolu dönülemeyecek sorunlu, engebeli bir yola girmişlerdir. Ne yazık ki AKP yöneticilerine yapılan uyarılar da etkili olamamaktadır. Türkiye’nin sorunu sadece Anayasa değişikliği değil, özden kopma, inançlardan uzaklaşma, millî birlik ve beraberliği sağlayacak asil duygulardan ya da adaletten uzaklaşmadır. » demiştim.
Şimdi önünüze gelenlere bakın! 13 vatan evlâdının şehadetini irdeleyin, şehit polislerimizin itildikleri alanları inceleyin... Size gösterilen can acıtan resimler, açılım adı altında felaket üreten emperyalist projeler, üstü örtülü teslimiyetçilikler, suskunluklar, görev ihmalleri, korkular, tertipler sinsice karşınıza çıkarılıyor...
«Şehitlerin kanları yerde kalmayacak» sloganları, «terörü lanetlediler» söylemleri karşımıza çıkarılacak acılara, yaşanacak olaylara karşı alınan tedbirleri işaret etmiyor. Aksine günü kurtarma, durumu idare etme, felaketleri önemsememe, ihanetleri gizleme gibi hafıza tırmalayan sinsi duruşları, millî hassasiyetleri hiçe sayan umursamazlıkları önümüze seriyor!
Her taşın altından emperyalistler çıkıyor!
12.01.2007 tarihinde Milliyet Gazetesi’nde yer alan bir haberden bahsedeceğim : Janine Huard adlı Kanadalı kadın, CİA’nın soğuk savaş döneminde finanse ettiği beyin yıkama deneylerinde kobay olarak kullanıldığı nedeniyle hem kendisi, hem de diğer kurbanlar için tazminat davası açmaya çalışıyor.»
Bugün bize sunulan eğitim programları, sinema filmleri, televizyon yayınları neslimizi nereye sürüklüyor, diye hiç düşündünüz mü? Olaylara, intiharlara, cinayetlere alıştırılmak, yozlaştırılmalara boyun eğmek, olumsuzluklara tepkisizleştirilmek bize, kültürümüze, hiç yakışıyor mu?
CIA’ya dokunan yanıyor! Polonya’nın önde gelen siyasi gazetelerinden Gazeta Wyborcza’ya ulaşan belgelere göre, Varşova Başsavcılığı’nın iki savcısı ülkedeki CIA faaliyetleriyle ilgili iddianame hazırlıkları aşamasında görevden alındılar. Savcılar tarafından 2008 yılından bu yana sürdürülen soruşturma, Polonya’nın kuzey doğusundaki Kiejkuty askeri üssünde oluşturulan “gizli CIA hapishanesinde Afganistan ile Pakistan başta olmak üzere, bazı başka ülkelerden getirilen İslamcı terör zanlılarının işkence altında sorguya çekildiği” iddiası üzerinde odaklanıyordu. (Yeniçağ Gazetesi, 01.06.2011)
ABD’nin Ankara Büyükelçisi görünümündeki CIA ajanı Ross Wilson, Cumhuriyet ve Milliyet’e açıklama yaparken şok bir itirafta bulundu. Başbakan Tayyip Erdoğan’ın 5 Kasım’daki ABD ziyaretine atıfta bulunan Wilson, “Biz, bizim değerlerimizi ve dünyadaki amaçlarımızı paylaşan ülkelerle birlikte çalışmak isteriz ve Türkiye bu ülkelerden biri” diyerek Türkiye’nin Amerikan politikaları doğrultusunda yol aldığını ileri sürdü. (Yeniçağ Gazetesi, 10.05.2008)
ABD Dışişleri Bakanlığı yetkilisi Matt Bryza’nın “AKP kapatılırsa bu, bizim ulusal çıkarlarımıza zarar verir” sözü size ne düşündürüyor? (Hürriyet Gazetesi, 25.06.2008)
Rauf Denktaş, CIA tarafından tehdit edildiğini açıkladı. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin eski Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, 1981 seçimlerinde CIA tarafından tehdit edildiğini açıkladı. (NTV, 10.04.2009)
CHP'ye küstah tehdit! «İktidarın Kürt açılımının arkasındaki isimlerden birisi olan sözde Türkiye uzmanı ABD’li Prof.Dr. Henri Barkey, ana muhalefet partisine gözdağı verdi» : «Destek vermezseniz bitersiniz» (Yeniçağ Gazetesi, 08.09.2009)
Enerji kaynaklarına el koymak isteyen ABD’nin, “Afganistan’a demokrasi, “Irak’a özgürlük” yalanıyla başlattığı kanlı işgallerde, çoğu kadın ve çocuk 3.5 milyon sivil hayatını kaybetti. Direnenler cezaevlerinde işkencelerden geçirildi. (Yeniçağ Gazetesi, 29.08.2009)
Köle gibi çalıştırılan Türk çıldırdı : ABD’ye “Work and Travel” ile giden Türk öğrencilerin dramına her gün bir yenisi ekleniyor... Alaska’da köle gibi çalıştırılan bir Türk öğrencinin akıl hastanesine kaldırıldığı, üç gün müşahade altında tutulduktan sonar şizofrenik paranoya teşhisi konduğu ve çok zor koşullar altında Türkiye’ye gönderilip tedavi altına alındığı öğrenildi. (Vatan Gazetesi, 26.07.2009)
Türkiye, AKP iktidarının aymazlığı yüzünden büyük bir tehlikeyle daha yüz yüze geldi. ABD’nin Avrupa’daki nükleer silahlarının yüzde 33’ünü İncirlik Üssü’nde depoladığı ortaya çıktı. Pentagon’dan tık yok! ABD’nin nükleer silah ağırlığını İngiltere’den Türkiye’ye kaydırdığını belgeleyen rapor, ne Pentagon ne İngiltere tarafından yalanlandı. CHP, konuyu soru önergesiyle Meclis gündemine taşıdı. (Yeniçağ Gazetesi, 30.06.2008)
İtalya Napoli'deki Nato üssü İzmir Urla'ya taşınıyor… 4000 Amerikan askeri Urla'da ev tutmaya başladı bile… (Yeni Mesaj Gazetesi, 12.04.2005)
Amerika’da yabancılarla yabancıları, Müslümanlarla Müslümanları savaştırmak için yabancı nüfus artırılıyor
Emperyalistler hedef ülkerde iç düşmanlar ürettirerek ülkelerin iç dengelerini bozuyorlar. Birbirleriyle çatışan gruplar, topluluklar, siyasi teşekküller, iftiralarla tertipler oluşturuyorlar! Onların «önce parçala, sonra yut» taktiğine alet olanlar, ister istemez kendi ülkelerine ihanet ediyorlar!
Amerika’da yabancıların nüfusu 1970’de 9 milyon iken, 1988’de 17 milyon oldu. 2010 yılında ise 36,5 milyon olması tahmin ediliyor.
(Ekim 1988, Ça m’intéresse)
Olumsuzlukları kimler, neden körüklüyorlar?
Amerikalı yazar Jennifer Eaton, ''Türkiye hakkında olumlu haber yapan yabancı gazetecilerin görev yeri değiştiriliyor. Olumlu yapılan haberler editörler tarafından kullanılmıyor'' dedi. (Milliyet Gazetesi, 05.11.2006)
Fransa’da yayınlanan «Choc Mecmuası (Temmuz 2011)» birkaç gün önce kapak konusu olarak Amerikan gizli servisi CIA’yı gündeme taşıdı : «Complot! DSK (Straus Kahn) piégé par la CIA?» (Komplo! Straus Kahn’a tuzak CIA tarafından mı kuruldu?) şeklinde bir haber başlığıyla Fransız kamuoyunun ortak kanaatini dile getirdi.
«Straus Kahn’a yüklenilen suçların, tertiplerin ve iftiraların yalan olduğu, tertiplere dayandığı Fransa’da yankılandı. Oynanan oyunlar birer birer açığa çıkmaya başladı. Temizlikçi kadının üç önemli konuda yalan söylediği belirlendi.» diye yine aynı yazımda, yani 02.07.2011 tarihinde dile getirdiğim konu bugün açık açık CIA tarafından gerçekleştirildiği ifade ediliyor! Ki ben bu konuyu 16.05.2011 tarihinde Deniz Baykal’a, Devlet Bahçeli’ye, CHP ve MHP milletvekillerine gönderdiğim mesajlarla da duyurmuştum.
ABD İslâm karşıtı mücadeleler için yılda 3 milyar dolar harcıyor!
Eleştiri ve hakarette sınır tanımayan ABD çizgi dizisi South Park, bir rezalete daha imza attı! Dizinin 200. bölümündeki rezaletin konusu şöyle: ABD’li ünlü aktör Tom Cruise, diziye dava açmaya kalkar. Davadan vazgeçme şartı olarak Hz. Muhammed’in getirilmesini ister. Bu dalga geçme ortamında da Hz. Muhammed, «oyuncak ayı» kostümü içinde tasvir edilir! (Yeniçağ Gazetesi, 16.04.2010)
ABD’de Amerikan Federal Soruşturma Bürosu’nun (FBI) camilere "muhbir" yerleştirmesi ve camilerin "dinlenmesi" tepkilere yol açtı. (Kanal Biz, 09.06.2009)
AKP Balıkesir Milletvekili Turhan Çömez, ABD'nin PKK'ya destek verdiğini öne sürerek, "Bu adamlar PKK'lılarla iletişimlerini çok rahatlıkla sağlıyorlar. Teröristlerin kamplarına rahatlıkla para, silah, gıda ve çeşitli mühimmat yardımı yapıyorlar. Müttefik olduğunu kabul ettiğimiz ABD'nin, Kandil Dağı'ndaki teröristlerle görüşmediğini mi sanıyorsunuz?'' dedi. (Ortadoğu Gazetesi, 29.05.2007)
Üç ABD helikopterleri, İran sınırındaki köye halılara sarılı halde uçaklara karşı kullanılan 2 adet strella füzesi ve 18 paket C-4 patlayıcısı bıraktı. Silahlara peşmergeler el koydu (Haber 7, 18.08.2006)
Yıllar önce Güneydoğu vilayetlerimizde görev yapan iki valimizle bizzat Paris bölgesinde görüşmüştüm. Onlar Amerika’lılar tarafından İncirlik’ten kalkan helikopterlerle teröristlere silah, mühimmat ve yiyecek yardımı yapıldığının kendileri tarafından tespit edildiğini, bunu devletin istihbarat birimlerine ve üst kademelere duyurulduğunu söylediklerini bir gazete de duyurmuştum.
Gazetelerde yer alan Amerikan askerlerinin itirafları ve vahşete bakış
Çavuş Aidan Delgado : Iraklı mahkûmların cesetleri kamyonda duruyordu. Biri ceset torbasını açıp başına ateş etti. Bir asker, eline kaşık aldı ve adamın beynini çıkardı. Yiyormuş gibi yaparak gülümseyip fotoğraf çektirdi. Üstüne "Bu pislikle resmimi çekin. Seni gerçekten s...tiler değil mi?" dedi. İğrençti.
Gözcü Joe Hatcher: Yanlışlıkla öldürdüğümüz sivillerin yanlarına Kalaşnikof AK47 silahları bırakıyorduk ki bizimle çatışmaya girip öldükleri sanılsın... Bazen bomba için kazıyormuş gibi göstermek için kürek bile gömdük.
Çavuş Kelly Dougherty: Konvoya verilen tek emir asla durmamasıdır. Önümüze 3 eşeğiyle yürüyen bir çocuk çıktı. 10 yaşındaydı. Hiç durmadan çocuğu ve 3 eşeğini dümdüz ettik.
Uzman Çavuş Patrick Resta: Irak'a gelişimizden bu yana "uyarı ateşi" yoktur şeklinde eğitildik. Onları yaralamak veya canlı ele geçirmek yerine öldürmemiz istendi hep.
Teğmen Morgenstein : Ailesiyle çatışma hattında kalan bir adamın frenleri patladı. Ateş ettik, adam paramparça oldu...
(Sabah Gazetesi, 13.07.2007)
2006 yılında 14 yaşındaki Iraklı bir kız çocuğuna tecavüz ettikten sonra hem kızı hem de bütün ailesini öldüren Amerikalı asker Steven Green, suçunu hafifletmek için "Bu insanlardan ne kadar nefret ettiğimi anlatabilecek bir kelime bulamıyorum. O zamanlar Iraklıları insan olarak görmüyordum" dedi.
Afganistan'da görev yapan Amerikalı askeri çavuş Jeremy Morlock, 3 sivili zevk için öldürdüklerini kabul etti. (CNN TÜRK, 24.03.2011)
Rolling Stone, askerlerin ‘hacı’ diye adlandırdıkları Müslümanları öldürüp, cinayeti Taliban saldırısına uğradıkları için işlemiş gibi görünmek üzere masum sivillerin yanına silah yerleştirdiklerini yazdı. (Yazete, 29.03.2011)
6 Türkmen çocuğunu tankla ezdiler
ABD askerleri, Ramadi’de öldürdükleri direnişçilerin cesetlerini, iplerle yerlerde sürükledikten sonra tanklarla ezerek paramparça ettiler.
Musul’un Mithak bölgesinde önceki gün direnişçilerin ABD konvoyuna saldırmasını bahane eden Amerikan askerleri rastgele sağa sola ateş açarak Kur’an kursundan çıkan 6 Türkmen çocuğu öldürdü
ABD’li askerler Ramadi kentinde de öldürdükleri sivillerin üzerinden tank ile geçerek cesetleri daha sonra sakladı. ABD’li askerlerin yaptıklarına ise bölge halkından büyük tepki geldiği bildirildi. Irak’ta meydana gelen çatışmaların ve saldırıların bilançosu ise her geçen gün ağırlaşıyor. ABD askerlerinin ve peşmergelerin gerçekleştirdikleri saldırılarda ise 9 bin Irak subayının ve askerinin hayatını kaybettiği açıklandı. Irakta meydana çatışmalarda ve saldırılarda 150 tane gazeteci hayatını kaybederken, 700 din adamı, 3 bin 200 bilim adamı (Tıp-Fizik-Kimya-Astronomi- Arkeolog akademisyen), 50 sporcu, 328 tüccar öldü. (Yeniçağ Gazetesi)
Amerikan işgali Irak için kaos, çatışma, ölüm, acı ve göz yaşından başka bir şey getirmedi. İşgal ile birlikte 2 milyon Iraklı katledildi. Ülkede 5 milyonu aşkın yetim çocuk ve yaklaşık 2 milyon kadın dul kaldı. Halkın yüzde 75’i fakirlik sınırında bulunuyor. 6 milyondan fazla insan açlık sorunu çekiyor. İşgal nedeniyle yaklaşık 3 milyon Iraklı vatanlarını terk etmek zorunda kaldı. 14 yaş altındaki çocukların yüzde 15’inin ise çocuk işçi. 10 bin kişiye 6 doktorun düştüğü Irak’ta canlı doğan her bin çocuktan 107’si yetersizlik sebebiyle ölüyor. Ülkedeki 34 bin doktordan 2 bini öldürülürken, 20 bini ülkeyi terk etti. (Yeniçağ Gazetesi, 02.01.2010)
“Öldürmek eğlencelidir” diyen ABD’li komutan, Irak ve Afganistan operasyonlarını yöneten ABD Merkez Kuvvetler Komutanlığı’na aday gösterildi. Adaylığının onaylanması durumunda James Mattis, Afganistan’taki Amerikan güçlerinin yeni komutanı olarak atanan General David Petraeus’tan boşalan yeri dolduracak. (Ulusal Kanal, 10.07.2010)
Müslümanları hunharca katledenlere dua edenler ise kendilerini gizlemiyorlar
«Zâlime duâ edip Allahü Teâlâ sana uzun ömürler versin, sizi bize bağışlasın» gibi sözler söylenmesi konuşmadaki günahlardandır. Peygamberimiz (S.A.) «Zâlime, Allah sana uzun ömürler versin diyen, yeryüzünde Allahü Teâlâ’nın yasak ettiği şeyleri yapmak isteyen bir kimsenin dâima bulunmasını ister» (İmam-ı Gazâli, Kimyâ-yı Saadet, sayfa : 254)
Erzurumlu İbrahim Hakkı Hazretleri «Marifetname» isimli eserinin birinci cildinin, 110. sayfasında Peygamberimizin (S.A.) sözünü naklediyor : «Zalime yardım edene, muhakkak Allah, o zalimi ona musallat eder.»
Erzurumlu İbrahim Hakkı Hazretleri «Marifetname» isimli eserinin birinci cildinin, 110. sayfasında Peygamberimiz S.A. sözünü naklediyor : «Devlet başkanlarının yalanlarını tasdik eden ve zulümlerine yardımcı olan benden değildir.»
Turgut Özal Herkes tarafından bilinmektedir ki Özal bütün tercihlerini Bush'tan yana koymuş ve O'nun başarısı için «DUA » ettiğini açıkça söylemiştir. (Milli Gazete, 09/10.02.1991)
Recep Tayyip Erdoğan ise Irak'ta savaşan ABD'li kahraman bay ve bayan askerlere, en az zayiatla ülkelerine mümkün olan en kısa zamanda dönmeleri arzusuyla dua ediyoruz."
Bugünlerde Türkiye’de konuşulanlara dikkatlerinizi çekiyorum :
«Amerikalıyı değil Mehmetçiği koru!» «Amerika’nın istediği kalkan projesine boyun eğen AKP iktidarına böyle seslendi!» Bu söz emniyet teşkilatında şerefle görev yapmış, önceki içişleri bakanlarımızdan Yurt Partisi Genel Başkanı Sadettin Tantan’a ait... (Yeniçağ Gazetesi, 13.07.2011)
Terörle mücadele konusunda AKP’ye sert eleştiriler yönelten MHP Genel Başkan Yardımcısı Reşat Doğru, «AKP önlem alsa bu kadar şehidimiz olmazdı. Terörden sorumlu olan AKP’dir» dedi. (Yeniçağ Gazetesi, 13.07.2011)
Choc Mecmuasının ifadesine benzer bir haberi de Yeniçağ Gazetesi yansıttı : Gerçek fail ABD! Türk Silahlı Kuvvetleri’nin K. Irak’a girip bataklığı kurutmasına Kandil’deki terör yuvasının hamiliğini yaparak engel oluyor... (15.07.2011)
MHP Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Semih Yalçın, AKP hükümetinin sonunda çürük tezlerinden çark etmeye başladığını belirterek, «Açılım projesinin bir yıkım projesi olduğu ortaya çıktı. Başbakan da aczini itiraf etti» dedi. (Yeniçağ Gazetesi, 16.07.2011)
Seçim öncesi, 16.04.2011 tarihli «Kaybettiklerimizi arıyoruz» başlıklı yazımda da adeta bugünkü yaşananlara işaret etmiştim :
“Tehlikeli bir döneme giriyoruz. Ülkemizi, ülkemizin bütünlüğünü, millî birliğimizi, başşehrimiz Ankara’yı, İstiklâl Marşımızı, camilerimizi, türbelerimizi, mezarlarımızı, huzurumuzu, dinimize ait değerleri, tarihimizi, tarihi değerlerimizi kaybetmek üzereyiz... Siyasi şartlanmışlık, menfaat suskunlukları adeta gözlerimizin önlerinde yelpazeleniyor...Türkiye için 9 yılda hiçbir şey yapamayanlar 9 yıldan sonra size bir şeyler yapacaklarını vaat ediyorlar. Bizim zekamızla oynayanlara,Türkiye’yi kargaşalıklar içerisine düşürmek isteyen eşgüdüm başkanlarına, emperyalist ülkelerden icazet alanlara, «Müslüman ülkelere bomba yağdıranlara destek olanlara», milyonlarca Müslümanı katledenlere dua edenlere bir cevabınız olsun!“ demiştim.
Sorunlar, problemler, sıkıntılar partizanlık yapılarak, particiliği körükleyerek, özel yetkili mahkemelerin, icra kurumlarının, karakolların, emniyet mensuplarının ve hapishanelerin sayılarını artırarak değil, adaleti, sevgiyi, dostluğu, kardeşliği, inanç değerlerini, birliği, vatanseverliği tesis ederek, tarihi bağları, ahlâki değerleri güçlendirerek, millî eğitimi sorunsuz hâle getirerek giderilebilir.
Birbirleriyle mücadeleye itilen toplumlar, geleceklerini, huzurlarını, ülkelerini, millî değerlerini, dinlerini, hayatlarını ve güvenliklerini kaybederler!
Böyle anlarda fakirleştirilerek köleleştirilenlerle, zenginleştirilerek körleştirilenlerin idrak kayıplarını zamanın hangi yüzüne koyacaksınız? Günümüzde zorluklar, hatalar, kayıplar, tehlikeler, sorunlar, olaylar, tertipler emperyalist projelerle, zamana yayılarak toplumlara sunulmaktadır.
Problemleri göğüslemek ; maşa olmayanların, şartlanmayanların, kullanılmayanların, bilgi sahibi ve inançlı olanların, akıllıların, hayatı ve olayları okuyanların işidir!
«Bazı insanların sezgilerine, sözlerine, görüşlerine, yaşanan vahim olaylara kulak vermeliydiniz !» «Bakıyorsunuz göremiyorsunuz... İşitiyorsunuz anlamıyorsunuz...» Nefisleriniz def çalıyor döne döne yoruyorsunuz. Para tutkusu, servet aşkı, makam düşkünlüğü, apartman ve ev sevdası ayaklarınızın altından kayan ilâhî ve millî dayanakları size farkettirmiyor!
İhtiraslarınız galeyana geliyor, köy köy, kasaba kasaba gezerek, evinizden, yurdunuzdan, sevdiklerinizden koparak yaşatılacak felaketlere insanların destek olmalarını istiyorsunuz!
Bir çok kişi icraatlarıyla, verdikleri tavizlerle, «ilâhî kurallara göre» dinlerinden çıkmış durumdalar! Vatanseverliklerin rafa kaldırıldığı ise günümüzde hiç farkedilmiyor.
Ankara, 18.07.2011
Açıklama : Yukarıdaki yazımı daha önce yazmıştım. Kahramanlar tutuklanarak sindirilemezler! Asil ve vatansever insanları iftiralarla, tertiplerle, devlet gücü kullanılarak yıpratmak isteyenler hedeflerine asla ulaşamayacaklardır! Bugün genel kurmay başkanımız ve kuvvet komutanlarımız, istifa ettiler. Önümüzdeki günlerde istenmeyen olaylarla, endişe verecek uygulamalarla, bizi üzecek gelişmelerle karşı karşıya gelmemiz söz konusudur! Ben bugünlere gelineceğini daha önceden bir çok yazımla ifade etmiştim. Ülkemizi emperyalist güdümünde bu hale getiren ve tek sorumlu olan AKP yöneticileri derhal istifa etmelidirler. AKP’ye destek veren kendilerinin inançlı olduklarını ilân eden din tüccarları da, Türk Silahlı Kuvvetleri aleyhinde ahkâm kesen sözde gazeteciler de başlarını önlerine eğerek derin derin düşünmelidirler. (29.07.2011)
Selam ve sevgilerimle.
Üzeyir Lokman ÇAYCI
İç Mimar – Endüstri Tasarımcısı
55, rue Louise Michel
78711 Mantes la Ville
FRANCE
------------------------------------------------------------
http://www.artmajeur.com/serap/
http://www.haberevet.com/haber/20110412/312336/siir-sevenlerin-cok-yakindan-tanidigi-dev-bir-isim-uzeyir-lokman-cayci.html