Bor’da Otomobil yapan ustanın uçak denemesi yarım kaldı.
Bor ilçesi ilginç bir merkezdir. Bor Şehri kitabında detayları ile anlattım.
Bor ilçesi farklı kılan özelliği el sanatlarının çokluğudur. Dericilik ile dabaklık, Keçecilik, ip boyacılığı, el dokuma halıcılık, bıçakçılık, demircilik, marangozluk, tahta kaşıkçılık gibi el sanatları ile farklı ürünlerin üretim merkezidir. Salı günü, Hayvan Pazarı, Buğday Pazarı, Peynir Pazarı, Halı Pazarı, Sebze Pazarı ayrı yerlerde açılırdı. Niğde ili dışındanda Bor ilçesi pazarına gelenler olurdu. Bor’da çok sayıda ünlü ustada bilinirdi.
Terzi, Ayakkabı, berber gibi sanatlarda da yetenekli isimlerde vardı. Çan çıngırak saç kapı ve pencere demiri, bebelere beşik ile baltadan kazmaya demirden olan her şeyi yapan ustaların yeteneklerine göre müşteri grupları vardı. O ustalar içinde değişik arayışlarda olanların yaptığı ilginç üretimlerde oldu.
Yakın dönem ustaları içinde Tüfekçi Mustafa’nın ayrı bir yeri vardı. Tüfekçi Mustafa olanakları ile otomobil yapmış, uçakyapımında son aşamaya kadar işi ilerletmişti. Yıl 1966- Bor İstasyon Caddesinde Bor’da ilk imal edilen otomobil yola çıkmıştı. İlkokul öğrencisi idim. Her meraklı gibi gidip yapılan otomobili gördüm. O otomobili yapan Bor’da Mustafa Akalın ile yıllar sonra Harım Mahallesinde Nuri Güngör kahvesinde rastladım. Yaşı seksen yediye ermişti ama dinçti. Önce Otomobil yapılış hikâyesini anlattı. – Cevoğlu Nail ve Bıçakçı Mahmut ustaların yanında mesleğe çırak olarak başladım. Önce bıçak yapımını öğrendim. Ramazan Usta yanında ise demirciliği öğrendim. Bu arada tüfek yapımına da merak sardım. Sonra askerlik bitince iş yerimi açtım. Tüfek yapmaya başladım Tüfekçilik zor işti. Zeyneloğlu Hayrettin’e de bir toplu tabanca yaptım. Otomobil yapma düşüncem önce çocuklar içinde sonra baktım olacak kendiminde kullanacağı bir araç yapama karar verdim. Bir ahbabım motor sattığını öğrendim onun motoru aldım zindap marka bir motordu. Araba yapmaya karar verdim. O zaman Murat marka arabalar var onları inceledim. Şaşesi lastikleri kaportası derken otomobili ürettim. Bir gün kulübe gittim. Kapı önünde trafik polisi ceza yazacak ama ne yapacağını bilmiyor. Çıkışınca alda bir git dedi. 1968 yılında on sekiz bin liraya sattım. Bor’da ilk otomobili böylece yapmış oldum. Sonra uçak yapmayı kafama koydum. Uçak her şeyini başardım Şimdi evin damında pervaneleri söktüm duruyor” dedi. Bor’da su motorundan tüfeğe birçok ilginç üretim ve tamiri yapan usta çok mesleğin yok olmasına üzüldüğün anlatı artık mesleğini arayışla yapan yok gibi.
” dedi.
El sanatlarının teknoloji karşısında yenik düştüğünü buna rağmen ilginç arayışların olabileceğini vurguladı. Çocukluğumda Bor caddelerinde giden o ilginç otomobili anımsayarak onu üreten usta ile yıllar sonra sohbet etmenin güzelliği yaşamıştım ve Ömer Fethi Gürer olarak oradan veda vakti geldiğini düşündüm.
El sanatlarının teknoloji karşısında yenik düştüğünü buna rağmen ilginç arayışların olabileceğini vurguladı. Çocukluğumda Bor caddelerinde giden o ilginç otomobili anımsayarak onu üreten usta ile yıllar sonra sohbet etmenin güzelliği yaşamıştım ve Ömer Fethi Gürer olarak oradan veda vakti geldiğini düşündüm.
Tam kalkıyordum ki Mustafa Akalın “birde uçak yapmıştım ama yarım kaldı” demez mi. O sözü duyunca Nasıl Uçak mı? Diye sordum. Evet yanıtını verip anlattı.-“ 36 yıllık meslek birikimim vardı. Neden uçak yapmamayıyım diye düşündüm. Yine çocuk ve gençlere yönelik bir model üzerinde çalışmaya başladım. Önce bir model yaptım hoşuma gitti. Aliyer bölgesinde (Bor’da bağ bahçelerin sonunda ekilen tarla alanları bulunan bölge) tarla yıllığı 250 liraya tutuluyordu. Bir geniş tarla 40 metre genişliğinde bir pist yapacaktım. Bu piste inip kalkacak uçak için çalışmalara başladım ana gövde kanatlar pervane motor derken ortaya bir çalışma çıktı. Uçak yapmak çok basit. Eksen etrafında belli bir alanda belli yükseklikte uçacak ilgi duyanlarda binecekti ama tamamlama şansım olmadı. Çocukların merakı yoktu. Evin damında duruyor”dedi.
Gidelim bakalım istedim. Eve yola çıktık. Yanımızda Erdal Gevrekçi ile Harım eski evlerinden birine girdik. Avlu da tahta merdiven var. 87 yaşına rağmen o merdivene Mustafa Akalın tırmanmaya başladı. Benim çıkmamı istediğinde bir an düşündüm ama merak ile çıktım. Dama ulaştığımızda hanım kim söktü bunun kanatlarını diye seslendi. Yıllardır damda duran uçak bölümleri sökülmüş parçalanmış iskelet kalmıştı. Anladığım kadarı ile o da uzun süredir oraya tırmanmamıştı. Biraz üzüldü. Damdan indik atölyede motor pervane gibi parçaları gösterdi. Çocuklarım mesleğe ilgisi olmadı daha doğrusu bu işlere gönüllü kalmadı. Onun içinde kimi zaman atölyede küçük işlerle uğraşsam da benden sonra bunlarında sonu gelecek”dedi. Kapıdan çıkarken “kızımı Bor Şehri kitabına yazmışın sağ ol “dediğinde kim diye sordum. Ressam Prof. Dr Güler Akalın diye yanıtladı. Güler Hanım mesleğinde başarılı bir değerdi. Babası mesleğinde olmasa da sanatın bir dalında oldukça başarılı idi. Mustafa Akalın’dan vedalaşıp Harım eski evleri arasında geçmişi düşleyerek ayrıldım.