“Müdahale rejimi bıraktırma noktasına getirmeli”
“1-2 günlük vur-çık olmaz”
“24 saatte uğra çekil bu olmaz”
Hristiyan koalisyonun Suriye müdahalesi için söylüyor bütün bunları Usta..
Çırağı dış ilişkilerden sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Mevlüt Çavuşoğlu da yandaş medyasına verdiği röportajda “Beklenen müdahalenin ne şekilde yapılacağından çok, sonuç itibarıyla Esad’ın gidişine sebep olmayacaksa müdahalenin bir anlamının kalmayacağını” ifade ediyor.
Ustası-çırağı, kusuyor AKP zihniyeti..
Masum Müslümanların hayat damarları kesilsin.Üzerlerine binlerce ton bomba yağdırılsın. Irak’ta olduğu gibi Müslüman kadınlara tecavüz, erkeklerine işkenceler edilsin..
Bir ay, iki ay, hatta bir yıl, hatta daha da fazla sürsün savaş. Müslümanlar inim inim inlesin.
Önemi yok onlar için!..
Ne olursa olsun, ama mutlaka Esad gitsin.
Siyasi ömrünü Esad’a angaje etmiş büyük Usta!..
Zannediyor ki; Hristiyan dostları Esad’ın kellesini getirip önüne koyacaklar.
“Buyur Usta! Sana kelleyi getirdik sen de artık bahşettiğimiz koltukta rahat rahat otur. Esad öldü sen yaşayacaksın. Ortadoğu’nun en büyüğü ve en haşmetli Sultanı seni yaptık. Allah işini gücünü rast getirsin” diyecekler.
Gözleri kör, kulakları sağır olmuş Usta’nın..
Eylül sendromundan dolayı dizleri tir tir titriyor ama görmüyor İngiliz’in ve paralı askerlerinin kirli oyununu..
Esad’a kurulan aynı tezgahtan kendisinin de geçebileceğini hiç mi hiç hissetmiyor..
“Kurdurdum mu Büyük İsrail’i, Büyük Ortadoğu Kralı olarak geçerim tahta” diye hayaller kuruyor..
Ortadoğu’nun yeni Suud’u olmak için canını dişini takmış 7/24 mesai yapıyor Usta.
Mursi de benzer hayaller içindeydi.
Mübarek’e hasta yatağında nasıl tecavüz ettiklerini tekrar mı anlatalım?
Saddam’ı hatırlatmaya gerek mi var?
“Usta’nın Hikayesi”..
Yüksek katılımlarıyla(!) 3 Eylül Salı günü Beyaz Ti Vi’de..
Yaklaşan mahalli seçimlerin telaşıyla çok acele etti Melih Gökçek’in oğlu Osman Gökçek..
Biraz daha sabretseydi büyük bir gazetecilik başarısına imza atardı..
Usta’nın sonunu görmeden müthiş belgeseli(!) yayına sokuverdiler.
Olsun, varsın!..
Bunun adına aceleci gazetecilik diyelim.
Ama çaresi var..
Kaçınılmaz son gerçekleşince bir program daha yapıverirler.
“Usta’nın Hikayesi Özel”..