Çocuklarına bayram armağan etmiş olmak, onlara bayram armağan edecek kadar değer vermek övünülecek bir durumdur. Fakat gerçekler ne yazık ki 23 Nisan'ın bu ruhuyla uyuşmamaktadır. Çocuklara verilen değer bir günle ve törenlerle sınırlı kalmakta, çocuklarımızın hayatına gereken değer verilmemektedir. Bu yıl 23 Nisan'ı “inek” otlatan ilköğretim öğrencilerinin askeri mühimmat ile “oyun oynamaları” sonucu parçalanarak yaşamlarını yitirmelerinin derin acısı ile karşılıyoruz.
 
          Bu yıl da 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı nedeniyle Türkiye'nin dört bir yanında resmi törenler ve kutlamalar yapılacak. Ülkemizin geleceği olan çocuklarımızı yine yılda bir kez hatırladığımızı gösterecek ve yapılan göstermelik törenlerle vicdanımızı rahatlatacağız.
 
          Türkiye çocuklarını, öğretmenlerini, annelerini, gençlerini bir günle sınırlı olarak hatırlamayı ve daha sonra unutmayı alışkanlık haline getirmiştir. Yıllardır yönetenlerin sırası gelince savdığı, bu anlamda siyasi iktidarların süslü cümleler kurarak, "suya sabuna dokunmadığı" genel geçer günler olarak kabul edilmiştir. Yönetenlerin bu yolla vicdanlarını rahatlattığı açıktır. Her 23 Nisan günü koltuklar çocuklara devredilmekte, objektifler karşısında yalancı gülümseyişler ve hamasi nutuklarla yılda bir kez tekrarlanan "rutin görev" tamamlanmaktadır.
 
          Bugünün Türkiye'sinde yaşayan çocuklar, göstermelik törenlerden çok geleceklerinden umutlu olmak ve geleceğe güvenle bakmak, nitelikli bir eğitim ve sağlıklı bir yaşam istiyorlar. Çocuklarımız eğitim tamamen paralı hale getirildiği için sokakta mendil satmak istemiyorlar. Aileleri yoksul olduğu için eğitim hakkından mahrum bırakılmak istemiyorlar. Daha on iki yaşında bir ilköğretim öğrencisi iken 13 kurşunla öldürülmek istemiyorlar. Çocuklarımız daha adil, daha demokratik, insanların etnik, dinsel, mezhepsel kimliklerinden dolayı birbirine düşmanlaştırılmadığı, kardeşçe yaşadığı bir ülkede yaşamayı hak ediyorlar.
 
        Oysa bugünkü tablonun çocuklarımıza vaat ettiği gelecek çok farklı görünüyor. Siyasi iktidar sosyal devletin tümüyle ortadan kalktığı, eğitimin, sağlığın özelleştirildiği, toplumun büyük çoğunluğunun açlık sınırının altında yaşadığı bir gelecek vaat ediyor.
 
          Öte yandan insanların birbirine farklılıklarından ötürü düşmanca baktığı bir ülke yaratmak isteyenler var. Çocuklarımızın geleceğine yönelik en büyük tehlikelerden birisi de budur. Okullarda her geçen gün artan şiddet de bu ortamdan beslenmektedir. Siyasi iktidar bu konuda gereken kararlılığı göstermediği takdirde 23 Nisan'da koltuklarını çocuklara bırakmalarının hiçbir anlamı olmayacaktır.
 
          Siyasi iktidarlar çocuklarımıza daha iyi bir gelecek hazırlamak için gerekli düzenlemeleri yapmak yerine, uyguladıkları yoksulluk politikaları nedeniyle her yıl binlerce çocuğu eğitimden kopararak, çalışmak zorunda bırakmaktadır. Çocuk işçiliğinin her geçen yıl artması, eğitim alması gereken binlerce çocuğun eğitim hakkının dışına zorla itilmiş olmasının en açık göstergesidir.
 
          Okulöncesi, ilköğretim ve ortaöğretimde 5 milyonun üzerinde çocuk ve gencimiz, çağ nüfusu içinde olmasına rağmen eğitim hakkından yoksundur. Türkiye'de çocuk işgücü her geçen gün artmakta, eğitim çağındaki milyonlarca çocuk okumak yerine, çalışmaya zorlanmaktadır.
 
           Bugün milyonlarca çocuk ve gencimizin eğitim hakkından yoksun bırakılmasına neden olanlar, eğitim hakkı gibi temel bir insan hakkını "serbest piyasa"nın insafına bırakmak için gece-gündüz demeden çalışan, meydanlarda eğitimin özelleştirilmesini savunup, bunun için peş peşe yasal düzenlemeler yapanlardır. Eğitimin içinde bulunduğu sorunların ve sayıları milyonları bulan çocuk ve gencimizin eğitim hakkından mahrum bırakılma nedenlerini ortadan kaldırmak yerine, göstermelik törenler ve kutlamalarla onların bir günlük "bayramını kutlamak" ne kadar gerçekçi olabilir.
 
             Türkiye, Dünyada çocuklara bayram hediye eden tek ülke olmakla övünebilir. Ancak çocukların yaşadıkları sorunlara çözüm üretmeden, onlara sağlıklı bir gelecek hazırlamak için gerekli adımları atmadan kutlanacak olan "23 Nisan Çocuk Bayramı", çoğumuz için göstermelik bir tören olmaktan öte gitmeyecektir.
 
           Tüm olumsuzluklara rağmen 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramımızı Kutlu olması dileklerimi paylaşır, dokuz yıl sonra “ulusal egemenliğin” 100. yaşını da hep birlikte sağlık ve mutluluk içerisinde kutlama temennisinde bulunurum.