Bu kentin kilit yerlerinde görev alan kişiliklerin “Yararsız Duygusal Enerji Harcamasından” bir an önce kurtulması gereğine dikkat çekmek istiyorum.

Fırat ENSARİ yazdı

Kentlerin gelişimi ve ilerleyişi noktasında planlama, günümüz dünyasında olmazsa olmaz bir realite.

Yaşadığımız yerin içinde bulunduğu olanakları daha iyi tespit ederek, maksimum faydayla ileriye yönelik kendi potansiyellerini ortaya çıkarıp verimli kullanabilmesi, elbette çok önemli.

Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının 2024-2028 yıllarını kapsayan “Bölgesel Gelişme ve Ulusal Stratejisi” kapsamında, illerin ortaya konulan performanslarına bakıldığında, rekabet edilebilirliğin artırılması, kalkınma sürecinin hızlandırılması bakımından da önem taşıyor.

Böylesine önem taşıyan bu çalışmada Niğde’mizin yer bulamaması ise bir üzüntü yaratmasının dışında, enine boyuna tartışılıp ele alınması gereken bir konu olarak karşımıza çıkıyor.

Sahip olunan potansiyelin etkin şekilde değerlendirildiği,

AR-GE ve yenilik kapasitesinin güçlendirildiği,

Yüksek katma değerli üretimin artırıldığı,

İş ve yaşam koşullarının iyileşmesinin hedeflendiği,

Bölgesel Gelişme ve Ulusal Strateji bağlamındaki bu çalışmada, yaşanabilir ve huzurlu bir kent olmasıyla övündüğümüz Niğde’nin olmaması, bu konuda yetki sahibi olan Başta Siyaseti bağlıyor. Bununla beraber kamu ve sanayi dahil bir çok kesimin elini taşın altına koyarak, üzerinde düşünmesi gereken üzücü bir olgu olarak önümüze dikiliyor.

Rekabet edebilirlik ve buna mukabil rekabetçi güce sahip olduğu için sosyal teknik altyapılarının destekleneceği iller arasında olmamamız, bir Niğde klasiği olmaktan artık çıkmalı.

“Rekabetçi” 15 İl, “Potansiyel Rekabetçi” 13 İl ve “Rekabet Nüvesi” 14 İl arasına giremememizi geçtim, bizden çıkan ve gelişmesini tamamlayan komşu illerimizin bir çoğunun bu kategorilere girip kendilerine stratejik yaşam alanları açmaları, Niğde’nin makus talihi olmamalı.

Bu kentin tüm aklı başındaki önde gelenleri; sivil toplum kuruluşlarıyla, sanayi ve ticaret ile esnaf odalarıyla, kamu kuruluşları ve dinamik özel sektörüyle bir araya gelmeli.

Sanayi ve Hizmetler sektörü, gelir düzeyi, girişimcilik kapasitesi ve insan kaynaklarının niteliği, ihracat seviyesi ve üretim düzeyi gibi başlıklar Niğde‘nin şiarı ve pusulası olmalı.

Tüm bu kriterlerin kentin faydasına nasıl kullanılabileceğinin muhasebesi, enine boyuna sadece konuşulmakla kalmamalı, uygulanmasına yönelik adımlar atılmalı.

Küçük olsun benim olsun zihniyetinden sıyrılıp, ortak akıl eşliğinde kişisel faydanın değil genelin yararı düşünülerek hareket edilmeli.

Nihayetinde genelin yararına yapılacak her eylemin kişisel faydaya da dönüşeceğinin genel doğruluğu da tabii ki unutulmamalı.

Nasıl ki dünya eğitimi, bilgi çağından insan zihninin yöneticisi olan benlik çağına geçiyorsa…

Bilgi çağının bilim alanında yenilikler yaratan durumunu elbette gözeterek…

Bu kentin kilit yerlerinde görev alan kişiliklerin “Yararsız Duygusal Enerji Harcamasından” bir an önce kurtulması gereğine dikkat çekmek istiyorum.

Ve burada yaşayan insan kalitemizin günümüz benlik çağı diyebileceğimiz insan profilinin genel kalitesine uyarlanmasıyla bu döngüyü kırabileceğini hatırlatıyorum.

Yani;

Hangi kesimden olursa olsun,

Anlaşılır, Tutarlı ve Fedakar,

İnsan profilimizi artırarak,

Nal toplayan değil,

Nal toplatan bir Niğde kültürü oluşturarak,

Başarabileceğimizi hayal ediyorum.