Artan terör olayları karşısında dik bir duruş sergileyen ve özveriyle memleket toprağının korunması yönünde çaba sarf eden Niğde, ülke genelinde bir kez daha takdir topluyordu.

Kentimizin imar planını bozup insan dokusunu yıpratmak emelini güden bazı canlı bombaların yakalanması, Niğdelilerin yekvücut nasıl da özveriyle mücadele ettiklerinin kanıtı olarak, karşımıza çıkıyordu.

İlk canlı bombaya reklam olmaması amacıyla ismini veremediğimiz bir ilkokulda rastlanıyordu. Halep de eğitim gördüğü ilkokul 3. sınıftan ayrılarak gayri- yasal yollardan Niğde’de ki bir ilkokula giriş yapan Yusuf El Toraman kod adlı çocuk, okulda bulunan diğer çocukları “güreş oynuyooz” bahanesiyle ezip düzineye yakınını paralıyordu. Isıra ısıra diğer çocuklara yönelirken öğretmenlerinin üstün dikkati sayesinde 24. vatan çocuğunu dişlerken, güvenlik güçlerinin müdahalesiyle yakalanıyor ve bir canlı bomba olayının önüne geçiliyordu.

İkinci canlı bomba olayına İsmet Sayın caddesinde hastane yolu üzerinde rastlanıyordu. Bindiği son model motosikletiyle egzozunu patlata patlata hız yapıp etrafa ses bombası atıyor hissiyatını veren cafcaflı kask giymiş şahsın canlı bomba değil sonradan görme bir şahıs olduğu mobese kameralarına yansıyor, gereksiz bir telaşın önüne, motosiklet sürücüsünün ağır vasıta tır ehliyetine el konularak geçiliyordu.

Üçüncü canlı bomba olayına yeni çarşı şadırvan civarında rastlanılıyordu. Üzerine giydiği gocuğundaki şişkinlikleri göstererek canlı bomba olduğunu iddia eden şahsın bulunduğu çevre boşaltılarak güvenlik tedbiri alınıyordu. Uzun süreli görüşmelerin sonucunda kendini patlatmayan şahsın, üzerini Niğde patatesiyle doldurduğu anlaşılıyordu. Patates fiyatlarında ki düşme kaynaklı kısmi akli denge bozukluğu yaşayan şahıs Sungurbey polis karakoluna götürülüyordu. Birkaç tokatlık kısa sorgusunda itirafçı olmak istediğini beyan eden şahsın; el bombası süsü verdiği patatesleri en azından el bombası fiyatlarından satma ihtimalini değerlendirmek isteyen bir hemşerimiz olduğu ortaya çıkıyordu. Olayın akabinde, daha ne ile ilgili meclis soru önergesi verebilirim diye sıra bekleyen milletvekili Ömer Fethi Gürer her bir elindeki birer poşet patates ve elma eşliğinde “ El bombası yapımında sadece Niğde patatesinin değil Niğde elmasının da kullanılabileceği entegre tesisin Niğde’ye ne zaman kazandırılacağı” yönündeki önergeyi, hemencecik meclis kürsüsünden seslendiriyordu.


Dördüncü canlı bomba olayına ise Bor TOKİ civarındaki bir halı sahada rastlanıyordu. Bir kilo baklava iddiasına oynanan maçta Kasap Hıdır kod adlı kişinin, rakip takımın 5 oyuncusundan sonra, maçı hatıra binaen yöneten emekli öğretmen olan hakeminde bacağını kırınca canlı bomba olduğu anlaşılıyordu. Şüpheli canlı bomba, tepe bağları civarında el yapımı Niğde boğma rakısıyla kendini teskin ederken, güvenlik güçlerinin gerçekleştirdiği operasyon sonucu etkisiz hale getiriliyordu.


Beşinci canlı bomba vakasına ise Bor’da rastlanıyordu. Bor kent merkezinde Sultanım kuruyemiş önünde toplanan kalabalık bir topluluk Niğde’nin canlı bombaları oluyor da neden bizim canlı bombamız olmuyor, zaten en son Tıp Fakültesini de Niğde’ye kaptırdık bari canlı bombamızı kaptırmayalım diyerekten kuruyemiş dükkanını yağmalıyorlardı. Toplum huzurunu kısmi bozma iddiasıyla gözaltına alınan kişiler ifadelerinde, Sultanım kuruyemişi özellikle seçtiklerini belirtiyorlardı. Sultanım kuruyemişten yiyenlerin bomba gibi olduğunu ve bu yüzden buradan aldıkları kuruyemişleri yiyerek bomba kıvamına geldiklerinde kendilerini patlatacaklarını belirten şüpheliler, olmayan akıl hastanemize nazire yaparcasına kafalarını bir yere çarptılar mı zannıyla Bor Fizik Tedavi hastanesine sevk ediliyorlardı.


Birden fazla sayıda canlı bombaya ise Niğde Üniversitesi yerleşkesinde rastlanıyordu. Üniversite Rektörlük seçimlerine yaklaşık bir yıl süre kalmasını bahane eden gizli rektör adayları, üniversite-kent işbirliği çerçevesinde bomba gibi projeler üretiyorlardı. En büyük  bombayı ise ticaret odasıyla işbirliği içerisinde “Bobi-Gel” adlı capcanlı projesiyle ismini burada açıklayamadığımız rektör adayı bir yardımcı doçent patlatmak üzereyken, rektörlük için Profesör olma şartının su yüzüne çıkmasıyla, canlı bomba güvenlik güçlerimiz tarafından etkisiz hale getiriliyordu.

Şahsım adına ise; toplumu yıldırma adına canlı bombaları kullanan tüm terör örgütlerine, hepinizin mizahi anlayışına ve hoşgörüsüne sığınarak onları lanetleyip, önce Niğde’yi sonra da tüm ülkemi kucaklayarak, gülümseme eşliğinde, bu yazıyı kaleme almak düşüyordu.