Tarihte Osmanlı Türkleri neden başarılıydı? Çükü onlar fethettiği yerlerde sadece toprağı değil, gönülleri de fethetmeyi başarmış, gittikleri her yere inancının gereği barış ve huzuru getirmiştir. Kur’an-ı Kerimde,
“Ey iman edenler adil şahitler olarak Allah için adaleti ayakta tutun. Bir topluluğa olan kininiz sizi adaletten alıkoymasın. Allah'tan korkup sakının. Şüphesiz Allah yapmakta olduklarınızdan haberi olandır” (Maide Suresi, 8)
İyilikle kötülük eşit olmaz. Sen en güzel olan bir tarzda (kötülüğü) uzaklaştır, o zaman (görürsün ki) seninle onun arasında düşmanlık bulunan kimse, sanki sıcak bir dost(un) oluvermiştir. (Fussilet Suresi, 34)
Osmanlı Devleti İlahi emirlere uygun hizmet etmenin, süper devlet olarak karşılığını almıştır. Bu inanç sisteminin istismar edildiği dönemlerde Balkanlar ve Ortadoğu'daki çalkantılar, isyanlar başlamıştır.
Ünlü tarihçi Jason Goodwin, New York Times gazetesinde "Osmanlı'dan Öğreneceklerimiz vardır” diye yazdığı bir makalesinde;” Osmanlı'nın Balkanlar'da, din, dil ve etnik farklılıkların çok fazla olmasına rağmen, hüküm sürdüğü 14. yüzyıldan 19. yüzyıla kadar hiçbir zaman kısıtlama yapmadığını ve bu şekilde istikrarı ve düzeni sağlamıştır” diye ifade etmektedir.
Bu gün Osmanlı İmparatorluğunun enkazı üzeride 36 devlet kurulmuş ama bunların hiç birisi huzurlu olmamıştır. Osmanlı İmparatorluğunun yıkılmasıyla birlikte Atatürk, Genç Türkiye Cumhuriyetinin temelini atmış, politikasını, Türk kültür ve medeniyetiyle birlikte, Osmanlı geleneğini çağın ihtiyaçlarına uygun hale getirerek 20. yüzyıla taşımıştır.
Bugün huzurun sağlanmasını vesile eden ve bölgeye askeri güç yığmaktan ibaret gören Batılı güçler İstiklal ve Çanakkale savaşlarından ders almamışa benziyorlar.
Son 50 yıldan beri dünyanın kalbi, enerji ve petrol kaynağı olan Ortadoğu’da atmaktadır. Türkiye Cumhuriyeti'ni de bu süreçte bataklığa çekme çabası vardır.
Türk Milleti; sabrı, imanı ve güzel ahlakı ile mazlumun yanında, zalimin karşısında yer almayı prensip edinmiştir. Farklı kültürlerden ve kökenlerden gelen insanları adalet ve merhametiyle “Yurtta sulh, Cihanda sulh” düşüncesini hâkim kılmıştır.
Unutmayalım, Kürtler, Çerkezler, Boşnaklar, Lazlar vs. azınlık statüsünde değildir. Onlar Türk milletinin asli parçasıdır. Lozan Antlaşması’na göre ülkemizdeki azınlıklar yalnızca gayrimüslim Ermeni, Rum ve Yahudi topluluklarıdır. Onlara azınlık statüsündeki hakları, gereğince verilmektedir. Ancak AB ve ABD, Bölücü terör hortlatarak Türkleri hem Avrupa’da hem kendi topraklarımızda asimile etmek istemektedir.
ABD PKK’yı kullanarak Irak’a girdi sonuç ortada. İran ve Suriye’de kendi kuklası Kürt örgütlerini kullandı. Suriye’nin Kamışlı kazasındaki isyan doğrudan ABD ajanlarınca idare edildi. Kürtler, “Canımız, kanımız sana feda Bush” diye bağırmadılar mı?
Bugün Kuzey Irak’ta fiili olarak bir Kürt devleti var. Bu devlet ABD’nin himayesinde ve Barzani’nin kontrolündedir. ABD kendi çıkarları için PKK, PYD ve İşid’i karşı karşıya getirmiş Müslüman kanı akıtmaktadır. Obama göreve geldikten sonra Haçlı ordularının intikamından bahsetmedi mi?
Bilinmelidir ki, Türk milletinin kendini koruyacak güçlü bir ordusu, köklü bir devlet geleneği vardır. Bu konuda dışarıdan gelebilecek baskılara asla boyun eğmeyecek ve onların aklına da ihtiyacı olmayacaktır.