Tabi burada esas olan ülkülere kaynaklık yapan değerler ve o değerlerin doğru bir şekilde toplumla buluşturulması büyük önem arz etmektedir.
Türk milletinin bünyesinde barındırdığı ülkücü anlayışa, Türk milliyetçiliği ideolojisine baktığımızda iki temel kaynaktan beslendiği aşikardır. Bunlardan biri İslam inancı diğeri de Türk töresidir.
Nurettin Topçu’nun “Siyaset ve Mesuliyet, Vazife Adamı- Kalp Adamı” başlıklı yazısındaki şu ifade ülkülerimizin kaynağını gayet güzel belirtmektedir:
“Alem nizamı içinde enginleşen, ferdiyetimizin sınırlarını çok aşan bir mesuliyet davası, mesul olmak iradesi, bizi kurtuluşumuza eriştiren ve insanlığa asıl manasını bağışlayan bir ülkü, belki de bütün ülkülerimizin kaynağıdır.
Evet, mihenk noktası burası. İnsanlığa asıl manasını bağışlayan bir ülkü…
Bugün milletimize istikamet belirlemeye çalışanlara baktığımız zaman şu tavırlar ve görüntülerle karşılaşıyoruz:
“Kürsüde konuşan hatip, kalbinin sirayet kuvvetinden ziyade jestleri ve görünüşü ile etrafında hayret uyandırmaya çalışıyor.” ifadesinde olduğu gibi cemiyet hayatını şekillendirmeye çalışanlar, milletin mazisinden sıyrılıp atisini menfaat ağları ile örmeye çalışmaktadırlar.
Bir kısım siyaset adamı fitneler peşinde koşarken medya da bu fitne tohumlarını milletin dimağına saçmaktadır.
İnsanımızı ülkülerine yabancı bir hale getiren irade, onu ya ikbal ya da bir servet kudretinin esiri haline sokmaktadır.
Şimdi çağrı ülkücüleredir:
Öncelikle, Ülkücü şuur un bir mesuliyet hareketi olduğunu hatırlayarak, ülkücü iradenin toplumla bütünleşmesi sağlanmalıdır. Bunun ilk adımı da ülküleri hayata değil, hayatı ülkülere göre şekillendirerek başlamak ilk adım olmalıdır.
Ardından “adalet ve ahlak aşkı” diyebileceğimiz bir hareket ahlakı, mefkureye kaynaklık yapan bütün mesuliyet sahiplerini sarmalıdır.
Gerisi çorap söküğü gibi gelecektir.
Sonrası, yaşatma ideali için, millet ruhunun muzaffer olması için, milli ruhun hakimiyeti davasını, bayrak yaparak beklentisiz bir koşu başlayacak.
Ülkücüler!
· Tarih, millet ve ati ülkücüye büyük bir mesuliyet yüklemektedir. Allah’a olan imanı ve imanına olan vefasından dolayı, yok edilmek istenen milletimizin bekası ülkücünün gönül seferberliğinde dirilecektir.
· Türk milletinin beka problemi varken Türk milliyetçilerinin ikbal beklentisi olmayacağı düşüncesinden hareket ile ferdiyetçi bütün yaklaşımları öteleyecek ve ülke menfaatleri adına beklentisiz bir koşu başlatacaksın.
· Kendini aldatmamak için başkalarına kalp gözü ile bakacak, gönüllerin fethine çıkacaksın.
· Milletin iradesine suikast yapıldığını görecek, millet ruhunun selamete kavuşması namına, onu asli cevheri ile buluşturmak için hak ve hakikat aşkı ile yollara düşeceksin.
· Hakim iradelerin tutumu neticesinde riyanın, dalkavukluğun şahsiyetçiliğe taarruzu milli enkaza dönüşmüştür. Bu enkazın onarımının ancak ilim-ahlak çizgisinde insani, İslami, milli bir yapılanmayı millet idaresine hakim kılmakla mümkün olacağı bilinci ile samimi bir sevda ile elini millete uzatacaksın.
· Bin yılı aşan kardeşliğin daha nice bin yıllara ulaşması için bölücülüğe, ayrıştırıcılığa çanak tutanların iki yüzlülüğünü ifşa edip kardeşlik köprülerini, yıkılmamacasına inşa etme gayesi ile ülkücü iradeyi söz sahibi yapacaksın.
Buna neden mecbursun?
Çünkü:
“ Yarınki Türkiye’nin kurucuları, yaşama zevkini bırakıp yaşatma aşkına gönül verecek, sabırlı ve azimli, lakin gösterişsiz ve nümayişsiz çalışan, ruh cephesinin maden işçileri olacaktır.”