Geçen sene bu vakitler kararname imzalanmış, Niğde’ye atanmıştım. Kuşkusuz bu atamayı duyunca en mutlu olacakların başında Refik Aslan Öztürk valimiz geliyordu. Niğde’de valilik yaptığı yıllardan beri sıkça telefonlaşır, Niğde’yi konuşurduk. Hele ki Göncü Konaklarının Üniversitemiz tarafından kamulaştırılıp butik otel olarak hizmete açılması onu ziyadesiyle memnun etmişti. Zira konakların bulunduğu Cullaz sokakta iyileştirme yapılıp asırlık taş evlere fonksiyon kazandırılması, Niğde’de vali olarak görev yapmaya başladığı günden beri onun hayaliydi. Burası başta olmak üzere Niğde’nin tarihi yapılarının çoğunda restorasyon çalışmaları onun zamanında başlamıştı. Öyle günler olmuştu ki; makam arabasının bagajında taş taşımış, elini taşın altına ve üstüne koymuştu.
11 Kasım sabahı haberi vermek için valimizi aradım; telefonu, epey çaldıktan sonra eşi Necla Hanımefendi açtı. Kendimi tanıttıktan sonra duraksadı; “Vali bey müsaitler mi?” diye sormama kalmadan:
“Alper bey, Valimiz şu anda yoğun bakımda umutsuz yatıyor” dediğinde ne diyeceğimi bilemedim, tıkandım kaldım. Esasında olağanüstü bir durum olduğunu, beni de bir süredir aramadığından tahmin etmeliydim. Dünya telaşından birkaç aydır benim de elim telefona gitmemişti.
Necla Hocanım’a Niğde’ye atandığımı söyledim. Ağlamaklı bir ses tonuyla ; “Hayırlı olsun, vali bey duysaydı ne kadar sevinirdi” dedi. Ben de hürmet ve şifa dileklerimi ileterek görüşmemizi sonlandırdım.
Birkaç gün sonra Niğde’ye gidip göreve başladım. İlk günlerin hoş geldin beş gittin karmaşası sürüp giderken Refik Aslan valimizin vefat haberini aldık.
Takvimler 14 Kasım 2020’yi gösteriyordu… Asude bahar ülkesine yolculadığımız rindmeşrep valimiz, halkın gönlünde yer bulmuş, Niğde’nin unutulmazları arasına girmişti.
Bilecik valisiyken yıllık izninde İzmir-Çeşme arasında minibüsü polis çevirmiş, ayaktaki yolcunun kimliğine bakıp vali olduğunu görünce çok şaşıran memur; “ Sizi ekip arabasıyla biz bırakalım sayın valim” dediyse de “yıllık izindeyim kardeşim teşekkür ederim demişti” Bu durum basına yansıdığında büyük ses getirmiş, Öztürk valimiz tüm Türkiye’den sempati toplamıştı.
Görev yaptığı her il ve ilçede derin izler bırakarak devletin şefkatli yüzünün temsilcisi olmuştu. Makamının ona sağladığı olanakları mümkün mertebe kullanmamasıyla ün yapmıştı. Vilâyete yürüyerek gelir, Ankara’daki toplantılara otobüsle giderdi. Hafta sonları da kat’iyyen devletin arabasını kullanmazdı. Daimi tasarrufu şiâr edinmiş olup Ahmet Necdet Sezer ekolündendi.
İdareciler içinde tamamen kendisi kalanlardandı. Neyse oydu, içi dışı birdi. Tevazu abidesi, hizmet ve hürmet ehliydi. Vazife yeri değiştiğinde, halkın ve maiyetinin gözyaşlarıyla uğurlanmış
kurduğu dostlukları yıllarca sürdürmüştü.
Niğde’ye 99 senesinde tayin olduğunda yurtdışındaydım. Bir yıl sonra memlekete izinli geldiğimde Kayseri Havaalanında ayaküstü tanışmıştık. Yirmi senelik dostluğumuz böyle başladı.
Göncü konaklarının kamulaştırılması dolayısıyla sıkça görüşür olduk.
Niğdemiz dergisinde yazmaya başladığımda ondan da yazı istedim. Pek çok defa yazının yanında karikatür de gönderir, usta işi çizgileriyle güzel mesajlar verirdi.
Türkiye’ye kesin dönüş yapıp İzmir’e yerleştiğimizde Refik Aslan valimiz de Manisa Valiliğine atandı. Bu atamaya en çok sevinenler arasındaydım. Zira çalıştığım fabrika Manisa’da faaliyet gösteriyordu. Bu dönemde valimiz by pass operasyonu geçirdiğinden bir süre görevinden uzak kalması gerekmişti. Bizim de oldukça hareketli bir çalışma tempomuz vardı. Nihayetinde göreve başladı ve randevu alıp ziyaretine gittim. Muhteşem bir karşılama, sıcacık bir sohbet olmuştu. Görüşmemiz boyunca hep “değerli kardeşim” diye hitap etti.
Niğdemiz Dergisi için yaptığımız söyleşide son derece kibar bir üslupla samimî cevaplar verdi, kâh güldük, kâh hüzünlendik, Niğde’yi kurtardık! Koruma almadan Kayardı’ya gidişlerini, kendini deşifre etmeden vatandaşla sohbetlerini, elinde değnekle sabah yürüyüşlerini, çok uzaklaştıysa bir mobiletin terkisinde veya beygir arabasında konağa döndüğünü, şehrin sokaklarını tarihi taş yapıları inceleyerek gezmesini, bu binaların onarılıp nasıl bir işlev kazandırılabileceğine kafa yormasını konuştuk. İnatla çözüm üretir, aksayan noktaları harekete geçirir, mesai mefhumu gözetmeksizin çalışırdı. Adeta şehrin türbedârı olmuştu.
Manisa Valisi bulunduğu dönemde yaz başında Kuşadası Davutlar’daki yazlıklarına davet ettiler. Ailecek gittik. Epeyce Niğde konuştuktan sonra eşim Şenay kulağıma fısıldadı: “ Emin misin vali beylerin Yozgatlı olduğuna?” Ben de kendimden emin şekilde “evet” cevabı verdim. Tekrar eğildi ve şöyle dedi: “ Yozgatlı değiller, kesin Karslılar” Ben de “nereden çıkardın? Sen Karslısın diye herkes Karslı mı olacak” diye hafiften çıkıştım. Şenay; “Necla Hocanım’a soracağım” dedi ve sordu:
-Siz aslen Karslı mısınız Necla Hocam?
Her ikisi de şaşkınlıklarını gizleyemedi. “ Köken olarak Ardahan Göle Serinçayır köyündeniz. Yozgat’a göç etmişiz. Nasıl bildiniz Şenay hanım?”
- Evinizin tertip düzeni ve mobilyalarınızın konumundan…
Hepimiz hayretler içinde kalmıştık…Şenay Karslıların evlerine gide gele o bölge insanının evini nasıl döşediğini biliyordu…
Değerli Valimizin İstanbul’daki evine gittiğimizde de aynı sistem tefriş edildiğini ve pırıl pırıl olduğunu gördük. Demek ki geleneksel ev dekorasyonunda, adı konulmamış bir “Kars ekolü”
vardı ve hanımlar bunu hissedebiliyorlardı.
Sayın valimizi son görüşüm tesadüf eseri İstanbul Beylikdüzü’ndeki Seramik Fuarında oldu. Kapıdan aynı anda yan yana girerken karşılaştık. Bilecik valiliği sırasında ahbap olduğu seramik ve fayans firmalarının patronları davet etmiş. Hemen bizim firmanın standına davet ettim. Çay kahve eşliğinde yine Niğde konusunda derinlere daldık…Bu onu son görüşümdü…
“Ah vah, ne valiydi! otobüse, minibüse binerdi, elinde değnekle sabah yürüyüşüne çıkardı, halkın içine girer sohbet ederdi” demekle olmaz. Niğde’de birçok tarihi eser onun döneminde restore edildi, yıkılmaktan kurtuldu, şehre büyük emeği geçti. Adı efsane valiler arasında telaffuz edilmeye başlandı. Ona olan vefamızı Niğdeliler olarak ismini bir caddeye vererek gösterebiliriz.
Örneğin sabahları yürüyüş yaptığı “Yeni Vali Konağı Caddesi” Belediye Meclisimizin kararıyla “Refik Aslan Öztürk caddesi” olabilir.
Halk üzerinde makbul bir sıfat kazanmış olan kıymetli valimizi 1.ölüm yıldönümünde rahmet ve minnetle anıyorum.